Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
seungmin bugüne kadar hyunjin'e olan kötü davranışlarından asla pişman olmadı.
yanında bir koltuk olmasına rağmen, büyüğün kanepenin arkasında durmayı nasıl tercih ettiğini gördü.
'hastaydı, yanımda oturabilirdi, değil mi? zararı olmaz.' diye düşündü seungmin.
ama hyunjin, seungmin'in mutluluğunu onun yerine tercih ederdi. kesinlikle diğerine dayanılmaz hissettirecek bir şey yapmazdı.
ne de olsa, büyüğün uzak durmasını isteyen oydu.
seungmin bunu biliyordu, seungmin hyunjin'in kendisi için her şeyi feda edeceğini de biliyordu.
sadece bu değil, hyunjin bugün jeongin dışında kimseye sarılmamıştı ve bu anlamlıydı.
hyunjin'in değiştiğini seungmin fark etmişti.
*
"hyunjin şimdi daha iyi hissediyor musun?" chan yurdu temizlerken sordu.
"ben tamamen iyiyim." hyunjin, televizyonu izlerken söyledi ama açıkça televizyon izlemediği belliydi.
changbin bunu fark ettiği gibi uzun boylu çocuğun yanına oturdu.
"sorun nedir?" hyunjin'in elini tuttu.
"hiçbir şey hyung."
"bir şey olduğunu biliyorum." changbin usulca hyunjin'in kafasını kendi omzuna çekti.
uzun boylu pes ederek diğerinin elini geri tuttu.
"teşekkürler ama hiçbir sorun yok."
felix ise her şeyi arkadan görüyordu.
dudağını ısırdı, yüksek hıçkırıkları geri tutmak için elinden geleni yaptı. felix 'kazara öpüşmelerinden' şüphelendi.
gerçekten bir kaza mıydı?
gözyaşları dökülüyordu, omzunda bir el hissettiğinde ürktü.
"seungmin..." diye fısıldadı.
"ben sadece mutfağa gitmek istedim-" diye ekledi.
"su mu? senin için alacağım. odanın içine gir."
felix ikisini yalnız bırakarak başını salladı, 'iyi fark etmemişler.'
seungmin de onları görmekten hoşlanmadı, hyunjin'e karşı hisleri olduğu için değil.
en iyi arkadaşının acı çekmesinden hoşlanmıyordu.
mutfağa gitti, suyu aldı.
diğer ikisi onu fark ettiler ama yine de birbirlerine sarılmayı seçtiler.
'her zaman sarılırlardı, neden aniden beni bu kadar sinirlendirdi?' seungmin onlara iğrenç bir yüzle baktı.
changbin'in dikkatini çekti. "ne?"
"hiçbir şey. sadece böyle şeyler yapmak için burada oturmayın. bu evde yaşayan başka insanlar olduğunu bilmelisiniz."
"neden seni bu kadar rahatsız ediyor seungmin?" hyunjin'in sesi alçaktı, sesinde incinmişlik vardı.
"kıskanç olduğumu düşünüyorsan, kesinlikle yanılıyorsun, senden hoşlanmıyorum. sadece ikinize buradan kalkmanızı söylüyorum, kendi odanıza gidin!" seungmin bakışlarını onlara dikti.
"ne oldu?" felix oturma odasına, diğerlerinin, çoğu seungmin'e ait olan yüksek sesleri duyarak girdi.
"felix sen karışmazsan daha iyi olacak." changbin ayağa kalkarken söyledi.
felix avuçlarını kaşıyarak başını salladı.
"neden?" seungmin, changbin'e bakarak sordu.
"işin içinde değil yani-"
"bu evde yaşayan ve aynı oturma odasını paylaşan herkes müdahale edebilir." seungmin su şişesini felix'e uzattarak söyledi.
"dur! duralım. çocuklar üzgünüm. seungmin üzgünüm, hepsi benim hatam. bu evde her zaman sorun yaratıyorum, changbin hyung ve felix arasında her zaman sorunlara neden oluyorum, hatta minho hyung ve han arasında bile sorun yarattım. ve son olarak, sizi rahatsız, sinirli ve mide bulandırıcı hissettiriyorum! menajer hyungla konuşup başka bir yerde yaşarsam daha iyi olur." hyunjin herkesin önünde ağladı ve ana kapıya doğru yürüdü.
"nereye gidiyorsun?" felix bağırdı.
"çatıya. lütfen beni bir süre yalnız bırakın. çocuklar bağırdığım için özür dilerim."
hyunjin gittikten sonra, seungmin odasına yürüdü.
changbin ve felix oldukları yerde durdular.
büyük olan bakışlarını yerden kaldırdı ve felix'e baktı.
gözleri nefret dolu muydu?
kısa süre sonra, televizyonu kapatmadan, öfkeyle oturma odasından uzaklaştı.