Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"ama changbin felix'e bağırdı. en kötüsünü o yaşadı." hyunjin, minho ve felix'in arasında kendini adeta bir bebek gibi yapışarak sabitlerken söyledi.
"evet. merak etmeyin. buna alışacaksınız. han'ın beni itmesine alışkınım. onun söyledikleri artık beni fazla incitmiyor." minho, hyunjin'in saçlarıyla oynarken söyledi.
"felix hala devam etmeye çalışıyor, hyung sen denemiyorsun bile!" dedi hyunjin.
"deneyeceğim. bir kez daha. bir kez daha incitici bir şey söylerse ona yapışmayı bırakacağım, söz veriyorum." ne yazık ki minho sadece kıkırdayabildi.
"felix konuş, bu kadar üzülme, changbin hyung seungmin'den çok daha iyi!" hyunjin şakayla gence vurdu.
"evet iyi biri. bugün çok zor bir gündü."
"her gün öyle." minho iç çekti.
"seungmin'e hiçbir şey yapmadım. ona hiç bir şey söylemedim. ona her zaman çok fazla sevgi veriyorum, ama bunu tüm üyelere yapıyorum, böylece ondan hoşlandığımı fark etmiyor. bana neden bu kadar kaba davrandığını bilmiyorum." hyunjin gözyaşlarını tutmak için elinden geleni yaptı.
"çünkü çirkinsin." minho güldü.
"doğru." hyunjin de onunla birlikte güldü.
"çocuklar böyle yapmayın. sadece düzler, bu yüzden bizi sevmiyorlar. kendiniz hakkında kötü konuşmayın."
"felix sen değiştin."
"henüz değil hyung. deniyorum."
"yani çirkin olduğunu mu düşünüyorsun?" hyunjin gülerek sordu.
"evet." felix de ona katılınca hepsi güldü.
"lanet, yüksek sesli çocuklar oluyoruz." minho fısıldadı.
"seungmin için deliyim. ne zaman anlayacak?"
"anlıyor. sadece umursamıyor, aynı hissetmiyor." felix hüzünle hyunjin'e gülümsedi.
"aynısı changbin için de geçerli." minho felix'e bakarak ekledi.
"han da." hyunjin de minho'ya bakarak söyledi.
"tamam hadi uyuyalım." felix esnedi ve hyunjin'i kucakladı.
kısa süre sonra uykuya daldılar, bazıları gözyaşı lekeli yanaklarla.
*
"röportaj erken bittiği için mutluyum." chan arabadan indiğinde söyledi.
"evet!! buraya gelmek istiyordum!! eğlence parkı!!" jeongin sıçrayarak atladı ve chan'ın elini tuttu.
"tamam!! ben roller coaster'a binmek istiyorum, seungmin benimle binmek ister misin?" hyunjin diğer çocuğa yaklaşmayı istedi.
"lanet olsun seungmin, hyunjin benimle gel, roller coaster'a gideceğiz." changbin, hyunjin'in elinden tutup çekerken söyledi.
hyunjin korkunç hissetti, felix de öyle.
"hyung onlarla gidelim! ben de oraya gitmek istiyorum."
chan başını jeongin'e doğru salladı ve seungmin, felix, minho ve han'ı geride bırakarak diğer ikisinin arkasında yürümeye başladılar.
"ne yapmak istiyorsunuz? ben roller coaster'dan korkuyorum. bu yüzden gitmiyorum." minho onlara baktığında söyledi.
"aslında oraya gitmek istiyorum, felix gelmek ister misin?" seungmin, felix'e duygusuz bir yüzle sordu.
"tabii."
konuşmanın hemen ardından onlar da ayrıldılar, şimdiyse minho ve han'ı geride kalmıştı.
"neden hep seninle takılıyorum?" han iç çekti.
"bunda sorun ne? sen de benim gibi korkuyorsun! hadi oraya gidelim! senin için bir oyuncak ayı kazanacağım." minho heyecanla söyledi.
"hayır. onları bekleyelim."
"neden? benimle takılmayı sevmiyor musun?"
"öyle bir şey değil."
"sorun ne?"
"bir şey yok. sadece istemiyorum."
"bana güvenmiyor musun?"
"güveniyorum!!" han kendini kızgın hissediyordu.
"o zaman?"
"aman tanrım hyung! bu yüzden seninle olmaktan hoşlanmıyorum, beni çok kızdırıyorsun. şimdilik benimle konuşmayı keser misin? sadece bekleyelim tamam mı? çok sinir bozucu." han neredeyse bağırmıştı, neyse ki etraflarındaki diğer insanlar duymadı.
minho ise başını sallayıp onayladıktan sonra yere baktı.
