17

753 73 33
                                    

Blossom toparlanmıştı ama duyduğu ses hala devam ediyordu.

Kendisinden başka kimsenin duymamasıda ayrı bir ironiydi.

Gün boyu neler yaptıklarını anlatmıştı kardeşleri.

Anladığı kadarıyla sıradan bir gündü.

Akşam yemeğinden sonra izin isteyrek odasına çıktı

Kapıyı kitledi ve dolabına yöneldi.

Rahat birşeyler tercih etti.

Sporcu taytı, koyu pembe t-shit ve siyah ayakkabılarını giydi.

Çıkmadan önce de elfenerini almayı da ihmal etmedi.

Yatağını yastıklarla doldurdu.
Böylece uyuduğunu düşüneceklerdi.

Ses kendisini çağırınca pencereye yürüdü.

'buraya gelll....'

Pencereyi açtı ve kendini boşluğa bıraktı.

Sesi tekip ediyordu.
Uçuşunu hızlandırdı ve tekrar göle geldi.

Kıyıda hızlı bir şekilde hazırlıklarını yaptı ve suya daldı.

Sadece derine inmeye  çalışıyordu.
Sarımtırak parıltıyı görünce amacına ulaşmıştı.

Parıltı git gide büyüyordu ve Blossom sonunda durmak zorunda kaldı.

Ellerini kafasına sardı ve kabarcıkların etrafından geçmesine izin verdi.

Gözlerinş açtığında ayakları yere basıyordu.

Taştan yapılmış bir odadaydı.
Daha da ilginci nefes alabiliyordu suyun altında.

Karlısına siyah giyimli bir kadın geçince duraksadı.

Kadın Blossoma yaklaştı ve kalbinin üstüne dokundu.

Blossom,acı hissetmemesine rağmen kalbinden  çıkan kanla irkildi.

Kadın parmağını çekince gözlerine baktı blossom.

"artık çok geç Blossom."

Blossom anlamamıştı. Kadın parmağını Blossom'ın alnına götürdü.

Ve tekrar bir parıltı.
Sonrası ise karanlık...

*****

Blossom gözlerini açtığında odasındaydı.
Kafası karışmıştı dün eve geldiğini hatırlamıyordu.

Odasından çıktı ve kahvaltı yapmak için aşağı indi.

Profesörün telefon konuşmasını duyabiliyordu.

"lütfen onu bulduğunuzda bize de haber verin."

"...."

"teşekkürler"

Profesör Blossom'a doğru döndü.
Blossom sıcak bir gülümsemeyle
"günaydı" desede profesör onı duymamıştı.

Arkadan Buttercup'ın sesini duydu.

"yok profesör, kimse görmemiş"

Blossom, kardeşine yaklaştı. Ama buttercup onu görmüyordu.

Eliyle omzuna dokunmak istedi ama eli Buttercup'ın omzunun içinden geçmişti.

Blossom gözlerini büyüterek eline baktı.

Kimse kendisini görmüyor ve duymuyordu.

Bubbles'ın sesini duyduklarında hepsi tekrar Bubbles'a döndü.

Ağlamaktan kızarmıştı gözleri.

"Blossom yok"

Profesöre baktı Blossom onumda ağladığı çok açıktı. Hatta Buttercup bile ağlamıştı.

Blossom endişeleniyordu.
Kafasına vurdu, o göle hiç gitmemeliydi.

Evden çıktı ve Brick'e doğru uçmaya başladı.

Duvarlardan  geçebiliyordu tıpkı hayaletler gibi.

İçeri girdi.

Başını ellerinin arasına koymuş öylece boşluğa bakan brick içini acıttı Blossom'ın.

Göremeyeceğini bildiği halde önüne geldi diz çöktü ve ellerini tutamasada tutmaya çalıştı.

"Blossom'ı bulacağız Brick"
Bommer'in sesiyle ona döndü Blossom.

Arkasındn da Butch
"aynen öyle gerekirse taş üstünde taş koymayız."

Brick kafasını salladı.

"ne pahasına olursa olsun onu bulucam. Başına birşey gelmiş olmalı."

Kardeşleri yanına oturdu ve ona destek olurcasına ellerini Brick'in omuzlarına koydular.

******

Merak ettiniz dimi. Şdjsks

Arkadaşkar yeni kitap yazım Veliaht Prenses diye o da ppg kitabı. Okuyup oylar ve yorum yaparsanız çok sevinirim.

Yazım hataları için üzgünüm.

(ppg X rrb) En Güzel Kabus  (blossick) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin