1. Bölüm

55 7 3
                                    

Günün ilk ışıklarıyla otogardan çıktım. Bilmediğim bu koca şehire ayak basmıştım. Biraz dikilip ne yapacağımı düşündüm. Sırtımda bir çanta, cebimde de birkaç gün idare edecek kadar para vardı. Sonra ne yapacaktım?
İlk önce kalacak bir yer bulmalıydım.

Telefonu açınca bir sürü arama ve mesajla karşılaştım. Hepsini görmezden gelip kalacak yer aramaya başladım. Uygun fiyatlı birkaç apart otel bulmuştum. Gidip dinlenecek ve sakin kafayla ne yapacağımı düşünecektim.

Otogarın önünde bekleyen taksilerden birine binip bir otelin adresini verdim. Takside çalan müzikle beraber geçtiğimiz yolları izliyordum. Her yer kalabalıktı. Kiminin acelesi var gibi, kimi tasasız yürüyor. Sahi ben ne yapıyordum? Acelem mi vardı ya da bir yere mi yetişecektim? Her şeyi bastıran, içimde haykıran sese kulak verdim. Özgürdüm. Evet hesap vereceğim, o ne der şunlar ne söyler diyeceğim kimse yoktu. Dudaklarımın istemsizce kıvrıldığını farkettim. Her şeye rağmen mutluydum.

Arabanın dar sokaklara girdiğini farkedince dikkatimi dışarı verdim. Mahalle arası gibi yerlerden geçiyorduk. Etrafta renkli, bir veya iki katlı evler vardı. Taksi yavaşlayınca geldiğimizi anladım.
"Şuradaki sarı bina" dedi elini sağ tarafa uzatarak. Teşekkür ettikten sonra ücreti ödeyip indim.

Söylediği binanın önüne gelince kafamı kaldırıp binaya baktım. Üç katlı ahşap bir binaydı. Nerdeyse her penceresinin önünde çiçekler vardı. Bahçenin girişinde ise kapıyı saran bir asma. Kapıdan girip girişe doğru ilerledim. Kapının yanında yazan 'Çiçek apart otel' yazısını görünce gülümsedim. Böyle bir yere başka bir isim olamazdı zaten.
İçeri girdiğimde etrafta kimse yoktu. Ben bir resepsiyon ya da bir çalışan bekliyordum ama burası bildiğin evdi. "Bakar mısınız? Kimse yok mu?"
Birkaç saniye sonra yukarıdan gelen ayak seslerini işittim. Orta yaşlı zayıf bir kadın gülümseyerek indi merdivenlerden. "Hoşgeldin kızım,buyur?"
"Merhaba. Ben şey" Kadın yüzüme gülümseyerek baktıkça ne söyleyeceğimi unutuyordum. Giydiği uzun elbiseye ve başındaki örtüye baktım. Güvenilir birine benziyordu.Bende gülümsemeye çalışarak devam ettim. "Boş oda var mıydı acaba?" Kadın beni süzdükten sonra tekrar gülümsedi. "Tek misin?"
"Evet"
"Gel bakalım, ismin neydi?"
Kadın yukarı doğru çıkmaya başlayınca bende peşinden gittim.
"İsmim Ahu"

Merdivenin solunda kalan odanın kapısını açıp içeri girdi. Üç tane daha kapı vardı.
"Gel Ahu. Aslında boş oda yoktu bu katı müşterilerimize vermiyoruz ama seni kırmak istemedim" Odanın pencerelerini açarak konuşmaya devam etti. "Kaç gün kalacaksın, bu arada ismim Nilay"
Çantamı çıkarıp yatağa bıraktım. "Memnun oldum Nilay hanım. Kaç gün kalacağımı bilmiyorum. İş bulana kadar kalırım galiba"
Anladım der gibi başını salladı.
"Peki, sen dinlen ben aşağıdayım bir şeye ihtiyacın olursa çekinmeden gelebilirsin"
Odadan çıkıp kapıyı kapattıktan sonra kendimi yatağa attım. Çok yorgundum.

Gözlerimi açtığımda karanlık odayla karşılaştım. Bunca saat uyumuş muydum?
Yerimde doğrulup telefondan saate baktım. Dokuz olmuştu. Bedenimdeki yorgunluktan çok, kaçmaya çalıştığım düşüncelerden dolayı uyumuştum belkide.
Ayağa kalkıp ışığı yaktım. Odaya dolan ışıkla acıyan gözlerimi kıstım. Yatağın karşısında kalan dolaptaki aynadan kendime baktım. Gözlerim şişmiş, saçlarım dağılmıştı. Elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeyi düşündüm. Lavaboya gitmek için dışarı çıkmıştım ama nerede olduğunu bilmiyordum.

Merdivenden gelen sesle bakışlarımı oraya çevirdim. 16-17 yaşlarında bir kız aynı Nilay hanım gibi gülümseyerek yanıma geldi. "Merhaba bende size geliyordum. Açsınızdır, yemek yiyecek misiniz?"
Ben cevap vermeden midemden gelen bir guruldama benim yerime yanıtlamıştı. Tabiki açtım nerdeyse bir gündür mideme yemek girmemişti. "Evet, iyi olur" dedim çekinerek. İsminin Lale olduğunu öğrendiğim kız tuvaletin yerini gösterip aşağı inmişti.
Bende işimi halledip aşağı indim. Etrafa bakınıp mutfak olduğunu düşündüğüm yere girdim. Lale elindeki tabağı masaya koymuş sepetten ekmek çıkarıyordu. Geldiğimi farkedince "Hoşgeldin Ahu abla" dedi samimi bir şekilde. Sonra birden ciddileşti. "Şey kusura bakmayın. Abla dedim ama eğer rahatsız olduysanız söylemem"

ISSIZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin