Ayaklarımın acısıyla parktaki bankın birine oturdum. Sabahtan beri iş ilanlarına bakıyordum fakat hiç biri kabul etmiyordu. Ya üniversite mezunu arıyoruz diyorlardı ya da kadın eleman aramıyoruz. Her türlü işi yapmaya hazırdım ama yoktu işte. Sıkıntıyla iç çektim. Cebimde çok para kalmamıştı. Birde yeni bir hat almıştım, o numarayı kullanamazdım artık.
Vakit akşam olmak üzereydi, gitsem iyi olacaktı. Bütün gün boşuna yorulmuş, elim boş dönüyordum.Otelin önünde taksiden inip, yorgun adımlarla bahçeden girdim.
"Hoşgeldin Ahu abla"
Lalenin sesiyle kafamı kaldırıp masada oturan üçlüye baktım. Lale, Nilay abla ve dün gördüğüm adam vardı. "Yemek yiyorduk kızım gelsene"
Nilay ablanın sıcak gülümsemesiyle yanlarına doğru yürüdüm. Adını bilmediğim adamla göz göze gelmiştik. Özenle kesilmiş sakallarını, üzerine giydiği haki rengi tişörtle gözlerinin belirginleşen yeşilini inceledim. Adam çoktan bakışlarını çekmişti fakat ben hala inceliyordum. En fazla 26 yaşında görünüyordu. Ben adama arsızca bakmaya devam ettiğimden rahatsız olsa gerek, yerinden kalktı ve içeri girdi. Onun boşalan yerine oturdum. Yer vardı neden kalkmıştı ki? 'Sanki yedik' diye geçirdim içimden.Lale önümdeki şeyleri alıp yeni tabak ve kaşık getirmişti. Yemeği servis eden Nilay abla bana döndü. "Ee ne yaptın bakalım, iş bulabildin mi?"
Nefesimi dışarı verip "bulamadım maalesef" dedim dudak bükerek. Anlayışlı bir şekilde kafasını salladı. "Bu koca şehirde biraz zor iş bulursun kızım. Herkes işsiz, üniversite diploması olanlar bile iş arıyor""Ben temizlikçi bile olmaya razıyım Nilay abla. Başımı sokacak bir evim, karnımı doyuracak kadar param olsa yeter"
Nilay abla düşünür gibi masaya baktı."Lale bir bakar mısın?"
Yeşil gözlü adam kapıda dikilmiş Lale'ye bakıyordu.
"Geldim abi" Lale yerinden kalkıp giderken şaşkınlığımı gizleyemedim.
"Oğlun mu Nilay abla?"
"Evet, Lale'nin abisi Yusuf"
"Şey ben şaşırdım, yani genç görünüyorsun Nilay abla" Mutlu olmuş gibi gülümsedi. "Küçük yaşta evlendim. 17 yaşındaydım Yusuf'u kucağıma aldığımda"
"Eşin nerede?" Anında pişman olmuştum sorduğum sorudan. Bana neydi eşinden, belki ölmüştü. Kadını neden üzüyordum ki.
Bu sırada Lale de gelmiş eski yerine oturmuştu.
"Bilmiyorum" dedi Nilay abla.
"Lale daha 2 yaşındaydı, işe diye çıktı bir daha dönmedi"Üzgün mü diye yüzünü incelemiştim ama ne hissettiğini anlayamamıştım. Alışmıştı belki de.
Lale de pek oralı değildi. "Senin ailen nerede Ahu abla" Bende bilmiyordum. Amcam küçükken seni terkedip gittiler diyordu, biraz büyüdüm öldüler demeye başlamıştı. Merak etmiyordum aslında. Bunca zaman onlarsız yaşamıştım, bundan sonra da yaşayacaktım. "Bilmiyorum" dedim bende aynı şekilde.Ortama uzun bir sessizlik hakim oldu. Sanki herkes iç dünyasında birilerini yargılıyordu. Ben kimi yargılıyordum. Hislerini kaybetmiş kendimi mi?
Kapının tekrar açılmasıyla hepimizin bakışları oraya döndü. Yusuf üzerine kapüşonlu bir hırka giymiş ayakkabılarını ayağına geçiriyordu.
"Camiye mi oğlum?"
Yusuf bizim olduluğumuz tarafa bakmadan "evet" diye yanıtlamıştı.
Camiye gidiyor oluşunca oldukça şaşırmıştım. Benim bildiğim sadece yaşlılar giderdi camiye. En azından benim tanıdığım hiçbir arkadaşım gitmiyordu. Birkaç dakika sonra ezan okunmaya başlayınca Nilay abla da yerinden kalktı. "Bende abdestimi tazeliyim. Hadi Lale kalk sende, beraber kılalım" Kendimi ortamda dışlanmış gibi hissetmiştim. İstem dışı kendimi süzdüm. Altımda kot şort, üzerimde omuzlarımı açık bırakan bir tişört vardı. Sonra gözüm Lale'ye kaydı. Nilay abla gibi kapalı değildi, o da ben gibiydi. Ama namaz kılıyordu demek ki. Onlar içeri girdikten sonra bir süre daha oturdum bahçede.
Üşüdüğümü hissedince içeri girmiştim.~~~~~
Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi araladım. Uyuşan vücudumu yatakta esnetip ayağa kalktım. Lavaboya gitmek için odanın kapısını yavaşça açıp çıktım. Sessiz oluyordum çünkü saat henüz erkendi. Burda benim gibi kalan dört müşterinin daha olduğunu öğrenmiştim. Lavaboya girince aynadan kendime baktım. İlk dikkatimi çeken şey yağlı saçlarım olmuştu. Çok bakımsız ve pis görünüyordum. Lavabonun yanında bir banyo vardı ama bu kattakini kullanmam uygun olur muydu bilememiştim. En iyisi sormaktı.İşimi bitirip dışarı çıktım. Odaya giderken hemen karşıdaki odanın kapısının açılmasıyla oraya döndüm. Yusuf uykulu gözleriyle sakallarını kaşıyarak çıktı odadan. Beni farketmesiyle hemen toparladı kendini. Çıktığım lavaboya girecekken aklıma gelen şeyle durdurdum onu. "Şey bakar mısınız?"
Eli kapının kolunda kalmıştı. Bedenini hareket ettirmeden kafasını yana çevirip göz ucuyla baktı.
"Ben banyoyu kullanacaktım da buradakini kullanmamda bir sakınca var mı?" Heyecandan sona doğru sesim titremişti. Niçin heyecanlanıyordum ki. Soğuk hallerinden çekinmiştim belki de. Ondan bir cevap beklerken, düşünmüş gibi yapıp 'cık' sesi çıkardı. Ardından kapıyı açıp içeri girdi. Bu kadar yabani olmak zorunda mıydı? Kibarca soru sormuştum, o da düzgünce yanıtlayabilirdi.
Ayağımı hırsla yerde sürüyerek odaya girdim.Banyodan çıktıktan sonra odadaki temiz havlulardan birini kafama doladım. Giyecek başka kıyafetim olmadığı için dün çıkardıklarımı giymiştim tekrar. Aşağıdan gelen güzel kokularla midem sinyal vermeye başlamıştı. Burada yediklerim hayatımda yediğim en güzel yemeklerdi.
Ama daha fazla kalamazdım burada. Yeterli param kalmamıştı. Bugün hemen bir iş bulmalıydım. Aşağı indiğimde mutfakta tanımadığım iki kişi vardı. Benim gibi burda kaldıklarını düşündüm. Onlar kahvaltısını yapmış kalkıyorlardı, bende onların kalktığı yere oturdum. Masadaki böreklerden ve kurabiyelerden tabağıma alıp yemeye başladım. Tatları gerçekten harikaydı. Yemeğe dalmış bu anın tadını çıkarıyordum. Sonra çok fazla oyalandığımı, daha iş bulmam gerektiğini hatırladım. Cebime sıkıştırdığım paraları ve telefonumu alıp çıkışa doğru yürüdüm. Ayakkabılarımı ayağıma geçirirken yukarıdan inen Nilay ablayı gördüm.
"Gidiyor muydun Ahu bende sana geliyordum"
Kaldığım günlerin ücretini isteyeceğini sanmıştım. Kaçıyor gibi erkenden gidiyordum. Mahçupça yüzüne baktım. "Şey evet iş arayacaktım. Ücreti isteyeceksen hemen vereyim"
Gülümsedi. "Yok başka bir şey konuşacaktım. Gel içeri, içerde konuşalım"
Ne konuşacağını merak edip tekrar içeri girdim.
Mutfağa girip sandalyeye oturdum. Nilay abla da çay koyup karşıma oturdu. Çayından bir yudum alıp direk konuya girdi. "Ben düşündüm ki boşuna iş arama, gel burda çalış" Bir anda söylediği şeyle şok olmuştum. Şaşkınlıkla kekeledim. "N-nasıl yani? Burda mı?""Evet bana yardımcı olursun. Birkaç hafta sonra okullar açılıyor Lale okula gidecek. Tek başıma yorulurum"
Hayattaki bütün şansımı bu insanları tanıyarak kullanmış gibi hissediyordum. Mutlulukla başımı aşağı yukarı salladım.
Konaklamak için geldiğim yer, aradığım işim olmuştu.
Bunca yıldır, belki de ilk kez bir şey geçmişti içimden. "Teşekkür ederim Allahım"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISSIZ
Fiksi UmumYaşadığı hayattan, geçmişinden ve bugününden kaçan bir kız. Gideceği tek yer hiçlik. Kavuşacağı tek kişi kendisi. Fakat öyle olmayacak. Karşısına çıkan kişiler sayesinde daha önce hiç olmamış gibi yeniden varolacak. -ISSIZ-