Milyarlarca galaksinin, milyarlarca yıldızın ve gezegenin bulunduğu şu evrende, hiçbir yere ait olamamak...
Ben Ahu Saraç.
Kim olduğunu, nereden geldiğini ve nereye gittiğini bilmeyen zavallının biri."Ahu abla"
Kulağımın dibinden gelen sesle irkildim. Gözümü, sildiğim camdan ayırıp Lale'ye baktım.
Lale...
Sanki yıllardır hayatımda varolan, geldiğim günden beri kendimi yabancı hissettirmeyen, sevgi dolu küçük kız kardeşim."On beş dakikadır aynı camı siliyorsun Ahu abla" dedi kıkırdayarak. Dalgınlığımdan sıyrılıp elimdeki bezi kovaya bıraktım.
"Temiz olmuş mu bari?"
Nilay abla kendini koltuğuna bırakıp pencereleri süzdü. "Valla tertemiz olmuşlar, ellerine sağlık kızım"
Nilay abla...
Şefkatli yüreği, temiz kalbiyle dünyadaki herkesi içine sığdırabilecek biri. Yeri geldi mi abla, yeri geldi mi anne...
Beni buraya aitmişim gibi hissettiren, onların sıcaklığı mıydı? Ben ki hayatımda, hiç insan sevgisi görmemiş bir kız. Çıkarsız, plansız, temiz...
Alışıyordum bu sevgiye. Ya onlar gittikten sonra ne yapacaktım? Bulacak mıydım aynı sevgiyi, sıcaklığı başkalarında?"Ahu iyi misin sen?"
Bana tuhaf tuhaf bakan Nilay ablaya kaydı gözlerim. Yüzüme yerleştirdiğim gülümsemeyle "İyiyim" dedim.
"Ne bileyim, dalgın gibisin biraz " dedi düşünceyle.
"Yorulmuştur anne"
Lale saatlerdir yorulduğunu dile getirip, bana da sürekli "yoruldun mu?" Diye sormuştu.
Üç gündür temizlik yapıyorduk. Bütün odaları boşaltmış, müşteri almamıştık. Bütün binayı baştan sona temizleyip, bugün de son işleri bitirmiştik.
Nilay abla elini anlına koyup "Akşam olmuş, yemek de yapmadık" diye yakındı.
Kullandığım bezleri ve kovayı banyoya götürmek için hareketlendim. Kapıdan çıkarken Nilay abla hala söyleniyordu. "Yusuf'ta aç gelir şimdi, biz de acıktık"Yusuf...
Hayatımın neresinde, hangi konumda olduğunu bilmediğim adam. Hayatındaki kişilerin yakınlığı kadar uzak bana. İsterdim sıcaklığını hissetmeyi, sohbet etmeyi, nelerden hoşlandığını bilmeyi, orman yeşillerinde seyre çıkmayı...Düşüncelerimin gidişatı ve saçmalığını farkedince hızla kendime gelip, kovayı banyoya bıraktım. Elimi yıkayıp banyodan çıktığım sırada zil çaldı.
"Ahu kapıya bakıver"
Nilay ablanın sesiyle solda kalan kapıya yöneldim.Açtığımda karşımda Yusuf duruyordu. Az önceki saçma düşünceler aklıma gelince utandığımı hissettim. Kapıyı açtığıma göre gidebilirdim. Hoşgeldin deyip boynuna sarılacak halim yoktu ya. Salona döndüğümde Nilay abla koltukların örtülerini örtüyordu. Bir tarafını serdiği örtünün diğer ucunu tuttum.
"Kim geldi?"
Örtüyü düzeltmekle meşgulken "Yusuf" diye yanıtladım. Sonra acaba abi demem gerekir miydi yanlış mı anlarlar diye düşündüm. Bu sırada odanın girişine yaklaşan adım sesleriyle, Yusuf'un buraya geldiğini anlamıştım. Lale'yle araları hala düzelmediği için, Lale arkasını dönüp masayı silmeye başladı.
"Hoşgeldin oğlum" dedi Nilay abla.
"Hoşbuldum. Kolay gelsin" dedi sakin bir sesle.
Ardından göz ucuyla etrafı tarayıp Lale'ye baktı. Lale masanın sildiği yerlerini tekrar tekrar silerken, arkasını dönmemek için direniyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/235815242-288-k812360.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISSIZ
General FictionYaşadığı hayattan, geçmişinden ve bugününden kaçan bir kız. Gideceği tek yer hiçlik. Kavuşacağı tek kişi kendisi. Fakat öyle olmayacak. Karşısına çıkan kişiler sayesinde daha önce hiç olmamış gibi yeniden varolacak. -ISSIZ-