MERHABA CANLARIM. BU BENİM İLK YAZDIĞIM KİTABIM OLDUĞU İÇİN SAYGI ÇERÇEVESİNDE ELEŞTİRİLERE VE ÖNERİLERE AÇIĞIM. OY ATARSANIZ VE YORUM YAPARSANIZ ÇOK SEVİNİRİM. O ZAMAN SERÜVENİMİZE BAŞLAYALIM. İYİ OKUMALAR...
************************************************
Yine bir pazar günü ben nöbetteyim. Ahh çok uykum var bir türlü alışamadım uykusuzluğa ama alışıcaz artık napalım. Odamda uzanırken içeri bodoslama dalan defne hemşireye baktım.
"Hocam bir aşiret kavgası olmuş ve 5'i ağır 22 yaralı var. 5 dakika içinde burada olurlar" dedi. İçimden şu aşiretlere ne kadar küfür biliyorsam sövüyorum şuan her neyse hemen ambulansı beklemeye başladık. İçeri tam 22 hasta geldi ve kayrayla hastalara bakmaya başladık. Hafif yaralanmaları olan hastalara hızlı bir şekilde bakıp defne hemşireye neler yapılacağını söyleyip durumu ağır olan hastaya bakmaya başladım.
Hasta 70 yaşlarında ve omurga ile kurşunun arasında sadece 1 cm var. Hasta yaşlı olduğu için neredeyse imkansız bir ameliyat ama ameliyatını yapmaya karar verdim. Adamın omurgasına dokunduğum an ya tüm vücudu felç olur yada bitkisel hayata yani komaya girer. Ameliyata kayra ile birlikte girdik ve yaklaşık 7 saatlik bir ameliyattan sonra hastayı yoğun bakıma aldık. Nöbetin bitmesine çok az kala hastalarımın durumunu kontrol etmek için hastalarımı ziyaret ettim. Nöbetim bittikten sonra odama gidip üstümü giyindim. Hastaneden çıkmak için arabama giderken yine her zamanki rutinim herkes bana bakmaya başladı ve ardından fısıltılar olmaya başladı. Bunun sebebi ünlü bir cerrah, zengin ve güzel bir kadın olsamda hakkımda hiç kimsenin bir şey bilmemesi çünkü insanlara karşı hep soğuk olmuşumdur. İnsanlara karşı neden soğuk olduğumu söyleyemem ama hakkımda kimsenin bir şey bilmemesi hem insanlara karşı soğukluğum hemde asker olmam.
Ah sanırım kendimi tanıtmayı unuttum. Adım Dora, Dora Arsel. Bu sırada bir intörn doktor koşarak gelip, nefes nefese kalmış bir şekilde "Dora hocam en son ameliyat ettiğiniz hasta uyandı ve sizi görmek istiyor." dedi. Bende hangi hasta diye düşünürken aklıma rahmi bey geldi. Madem beni istiyor, gidelim bakalım. Yoğun bakıma girmeden önce gerekli şeyleri yapıp yoğun bakım ünitesine girdim. Rahmi bey bana gülerek bakıyordu. Sempatik bir dedeydi açıkçası, sevdim ben bu dedeyi ya. "Merhaba kızım, hemşireler konuşurken duydum ameliyatım imkansız bir ameliyatmış ama sen yinede beni ameliyat edip kurtardın. Allah senden razı olsun. Sana teşekkür etmek için çağırmıştım seni birde bir şey sorucaktım kızım. Acaba benim toruna haber verdinizmi?"
"Bu konulara ben bakmıyorum, hemşireye bir sorayım"dedim. Ben o sırada haber verip vermediğimizi öğrenmek için defne hemşireyi arıyacakken annemden bir çağrı geldiğini gördüm. Hemen müsade alıp annemi geri aradım.Telefon çaldı, çaldı ve açıldı;
"Kızım nasılsın, hastanede misin hâlâ?" diye sordu.
"Hastaneden şimdi çıkıcam anne, nöbetim yeni bitti"
"Çıkacaksan direk bizim kafede buluşalım mı? Hem anne-kız vakit geçirmeyeli çok oldu."
Aslında nöbetten yeni çıktığım için çok yorgundum ama gerçekten anneli kızlı vakit geçirmeyeli çok olmuştu. Annemin her zaman vakti olmadığı için olan zaman da benim işlerimle çatıştığı için aradan çok vakit geçti.
"Tamam anne ben direk kafeye geçeyim o zaman"
Telefonu kapattıktan sonra defne hemşireyi arayıp rahmi dedenin torununa bilgi verilip verilmediğini öğrendim. Torununa haber verilmesi için defne hemşire bir çok kez aramış ama telefonu kapalıymış. Bunu söylemek için içeri girip rahmi dedenin yanına gittim.
"Rahmi dede torununa haber verilmesi için hemşire aramış ama torununun telefonu kapalıymış o yüzden bu durumda olduğundan haberi yok" dedim. Rahmi dede;
"Teşekkür ederim kızım, benim torun askerde, operasyondaydı, belki telefonu açmıştır diye ne olur ne olmaz sorayım dedim." Torununu acaba tanıyor muyum? Gerçi buradaki tüm askerleri tanımıyorum.
"Rahmi dede ben gidiyorum, bir ihtiyacın olursa yanındaki hemşirelere söyle onlar bana haber verir" dedim.
Rahmi dedenin yanından çıkıp bebeğime (arabama) doğru gitmeye başladım. Sizle tanıştırmadım ama benim bebeğim canım arabam black matte audie R8 mükemmel bir araba, hani derler ya kimileri eve yatırım yapar, kimileri arabaya ben seçimimi arabadan yana kullandım.
Arabama binip 1 saatten sonra kafeye vardım. İçeri girip annemi beklemeye başladım. O sırada dikkatimi iki masa önümde oturan adamlar çekti. Karşımdaki adam etrafa gülümsese bile korku dolu bir suratla konuşuyordu. Aslında korktuklarını belli etmiyorlardı ama ben bir bordo bereli olduğum için mimikleri okuyabilirim.O sırada annemden şirkette acil bir iş çıktığı ve gelemeyeceğine dair bir mesaj aldım. Sonra tekrar karşı masaya baktım. Onlarda bir şeyler olduğunu hissettiğim için dikkatle ve çaktırmadan mimiklerini ve ağzını okumaya başladım.
Diğer adamın arkası bana dönük olduğu için ne dediğini bilmiyordum ama gördüğüm adamın dedikleri ne olduğunu anlamama yetti. Bu ikisi birer asker kaçağı idi ve teröristlere yardım etmişlerdi. Bunu anladığımda biraz daha bilgi edinmek için mimiklerini okumaya devam ettim. Belki yardım ettikleri teröristlerle ilgili bir şeyler konuşabilirlerdi ve bizde orayı basabilirdik.
Çoğu şeyi öğrendikten sonra kafeye askerler daldı. Herkes çığlık atmaya başlamıştı bile, her neyse o zaman bana gerek kalmadı. Kalktım ve hesabı ödemeye giderken arkası dönük olan çocuk beni rehin aldı.
İstesem ona engel olabilirdim ama her yerde insanlar telefonlarıyla video çekiyorlardı ve benim bir şey yapmam kimliğimi ifşa edebilirdi. Beni rehin alan çocuk;
"Bana biraz bile yaklaşırsanız onun beynini patlatırım"dediği sırada kafama silahı bastırdığını farkettim." Cidden niye her şey gelip beni bulur anlamıyorum. O sırada önümdeki asker ;
"Ya tıpış tıpış teslim olursun yada ben seni zorla götürürüm. Eğer teslim olup bizle işbirliği yaparsan cezan biraz da olsa hafifler". Konuşan askeri gördüğüm an gözlerinde kitlendim. Lal olmuştum. İlk defa böyle bir şey hissetmiştim. Herneyse, kendime gelmeliyim. Tekrar ona bakmaya devam ettim.
Sanırım yüzbaşıydı ve insanların görmemesi içi arkamdaki teröriste vuramıyordu. Her ne kadar kitlensemde kendime geldim. Aradan 4 dakika geçti ve kafe boşaltıldı. Boşaltıldığına göre kendimi koruyabirim.
Arkamdaki teröristin kolundan tutup ters çevirdim. O sırada onun arkasında olan silahlı diğer teröristi unutmuştum. O sırada bir silah sesi duyuldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA PANDORA
Teen Fiction"KARA PANDORA adlı ilk kitaptır" . . İki bordo bereli, biri geçmişi acı çektiği anlarla dolu olan inatçı ve güçlü bir kadın, bir diğeri ise gözlerinin önünde annesi ve babasının ölümünü izlemiş, yaralarla dolu ama güçlü bir adam... Biz bu kitapta ik...