SUÇ

1K 77 18
                                    

İfadesizce çıktığı odada disiplin kurulu hocalarını ardında bırakırken sıkıntıyla saçlarını karıştırarak yürümeye başladı.

Ne üzerindeki meraklı veyahut da yargılayıcı bakışları ne de bu burunları kaf dağına ulaşan, aptal insanların düşüncelerini umursuyordu.

Umursadığı tek şey üniversiteyi bitirmesine bir yıl kala foyasının ortaya çıkmış olmasıydı.

Koridorları aşıp hızla fakülte binasını terk ederken kabullenilmiş bir çaresizlik vardı çehresinde.

Belki de derslerine biraz olsun çaba göstererek yakalanma olasılığını sıfıra indirgeyebilirdi, ancak gelin görün ki bunu yapmamış ve nihayetinde üniversiteden atılmıştı.

Siciline işlenen suçu ise pek umursadığı söylenemezdi.
Sicili üzerinde oynamak onun için çocuk oyuncağıydı.

Düşüncelerine ket vurup zihninin ücra köşelerine itelerken vardığı otobüs durağında beklemeye koyuldu.

Eve gitmek istemiyordu, çünkü biliyordu ki annesi bir şeyler olduğunu anlardı ve o zaman da geçerli bir açıklama yapması gerekirdi.

Ancak anlaşılacağı üzere suçlu ortadaydı ve Kamer'in geçerli bir mazereti yoktu.

Hem bir şeyler uydursa bile asla anlaşamadığı üvey kardeşleri gerçekleri kısa sürede öğrenip annesine, 'Üniversitenin web sitesini hackleyip defalarca kez notlarını değiştirdiğini ve üç yılın sonunda bunu öğrenen disiplin kurulunun onu üniversiteden attıklarını' yetiştirirlerdi.

Kamer onlardan gerçekten nefret ediyordu. Eh nihayetinde duyguları karşılıklıydı.

Kamer'i annesi dahi önemsemiyordu ki, üvey kardeşleri önemsesin.

Annesi Kamer'i aşağılamaktan zevk alan merhamet yoksunu bir kadındı.

Kamer onun hiçbir zaman sevmediği rahmetli kocasından çocuğuydu.

Ona sürekli ölü kocasını anımsatan bu çocuğa karşı asla sevgi ve şefkat besleyememişti.

Sevdiği adamla evli ve bu adamdan iki çocuğu olan kadın için kusursuz bir aile olmanın önündeki tek engel, Kamer idi ki o da bunun farkındaydı.

Bu yüzden annesine beslediği sevgi öleli çok olmuştu.

Bazen üvey babası dahi Kamer'e annesine kıyasla daha iyi davranırdı ancak onun da kendisinden pek haz etmediği ortadaydı.

Kamer adı kadar emindi ki annesi üniversiteden atıldığını öğrendikten sonra hiç tereddütsüz onu evden kovacaktı.

İçindeki nefret bir kez daha harlandı.
Onu asla affetmeyecekti.

Bir gün ayaklarına kapansa dahi umursamayacaktı.

Düşünceleri arasından yaklaşmakta olan otobüsle sıyrılmıştı.

Herzaman tıklım tıklım olan otobüs bugün de öyleydi.

Memnuniyetsizce dolu otobüste ilerlemeye çalışırken oldukça bunalmıştı.

Koca kalçalı bir teyze ve bir öğrencinin dolu çantası arasında şıkışıp kalmıştı adeta.

Yolun bir an önce bitmesi dileğiyle durumuna katlanmaya çalıştı.

Ancak yol ilerledikçe şoförün halihazırda dolu olan otobüse, yarınlar yokmuşçasına yolcu almaya devam etmesi, öfkelenmesine neden olmuştu.

Kimse de çıkıp balık istifi misali üst üste bindirilmelerine tepki göstermemişti.

Kamer dışında...

"Abi burası doldu daha ne kadar alacaksın?!" diye tepkisini ortaya koydu genç oğlan.

Hemen ardından gelen onaylayıcı mırıldanmalar gözlerini devirmesine neden olmuştu.

"Daha var yer,arkalar boş hep, ilerleyelim arkalara..."
diye gevrek gevrek konuşan pişkin adama bakarken çileden çıktığını hissediyordu.

"Arkada yer falan yok! İğne atsan düşmez, hale bak." dedi itiraz edip sonlara doğru homurdanırken.

"İlk kez mi biniyorsun aslanım. Beğenmiyorsan inersin, binersin bir taksiye."

Otobüsün tavanından sallanan tutamaçlara sarılı parmakları sıkılaşırken ters bir cevap vermemek için dişlerini yanağının içine geçirmişti.

Otobüs şoförleri çoğu zaman sıkıntılı tipler olurdu, başına bela almak istemeyen Kamer, bu sebeple tartışmayı uzatmamıştı, aksi takdirde karşısındakine haddini bildirmeden susmazdı.

Sonuç olarak Kamer'in çıkışından sonra şoför başka yolcu almak için durmamıştı.

Bu da yolculuğu bir nebze çekilir kılmıştı...

Oy ve yorum lütfeeen!


BLACK&WHITE HACKER (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin