2. Acımaz Vurur Anılar, Gülüp Geçmeyi Öğrenmeli

2.7K 226 82
                                    

"Hadisene Kubilay!"

Feryal'in yukarıdan gelen sesini duyduğunda bakışlarını yeni komşudan ayırıp yukarı çevirdi ve başını belli belirsiz sallayarak sırtını onlara döndü. Fiko'nun, aynı zamanda kendisinin de çalıştığı, marangoz dükkânına gitmek için geldiği yolu geri dönüp sağa saptı. Bir yandan adımlıyor, diğer yandan düşünüyordu.

Feryal'in, iki lafın belini kırarız, derken kastettiği bu yeni komşu muydu acaba? Kız diyerek konuşmasına bakacak olursa çocuğu tanıyor gibi bir hâli vardı. Gerçi Feryal'in huyu öyleydi; apartmana ilk taşındığı zamanlarda onunla da böyle konuşuyordu. Sonra zamanla kız seviyesinden yavru seviyesine atlamıştı.

Hızlı adımları onu iş yerine ulaştırdığında kapıyı açıp içeri girdi. Görünürde kimseyi bulamayınca Fikret'in yazıhane ve dinlenme alanı olarak kullandıkları ufak bölmede olabileceğini tahmin etti ve oraya vardığında başını uzatıp içeri baktı, tahmini doğruydu. Fikret ikili koltukta uzanmış, telefonda konuşuyordu. Adam onu görünce hafifçe kıpırdanıp elini kaldırarak selam verdi ve bir dakika işareti yaparak beklemesini ifade edip konuşmasına devam etti.

"Olur abi, zorlarsak bir haftaya teslim ederiz işi. Yalnız dediğim gibi peşin çalışıyoruz." Adam itiraz ediyor olacaktı ki Fikret koltuktan doğrulurken telefonu kulağından uzaklaştırıp, ya sabır, diye fısıldayarak bıkkınca sakalını sıvazlamıştı. Kubilay onun hâline gülmekle gülmemek arasında kalırken Fikret yeniden söze girdi.

"Valla abi sen bilirsin. İstersen başka marangozlara sor ama bu kadar zahmetli işi benim istediğim fiyatta, hele de bir haftaya çıkaracak marangozu zor bulursun." Karşı hattaki müşterisini dinlerken gülümsediğinde Fiko'nun işi bağladığını anladı Kubilay ve o da gülümsedi.

"Anlaştık abi. Yarın dükkâna gel, hem bir çayımızı içersin hem de ödemeyi halledersin. Oldu abi, hadi hayırlı günler."

Konuşması bittiğinde yerinden kalkıp Kubilay'la başlarını tokuşturarak selamlaştılar. Bu kez söze giren Kubilay oldu. "Hafta yoğun geçecek gibi Fikret abi?"

Fikret eksik azı dişini göstererek sırıttı. "Öyle, yorulacağız biraz ama cebimize de iyi para girecek. Hayırdır, hangi rüzgâr attı seni buraya pazar pazar?"

Telefonda iş bağlarken herhâlde Kubilay'ı kendisinin çağırdığını unutmuştu.

"Sen demişsin ya abi Feryal ablaya, söyle de bana uğrasın diye. Ondan geldim."

Fiko'nun kaşları yüzyılın aydınlanmasını yaşamış gibi yukarı kalkarken ufak masaya doğru ilerledi. "Haa, şimdi hatırladım. Yeni kiracı gelecekti benim diğer daireye, anahtarı Feryal ablana bırakmayı unutmuşum ben. Ondan çağırdım seni. Geldi mi kiracı?"

"Geldi abi. Bekliyor şimdi, anahtarı ver de gideyim ben."

O sırada Fikret çekmeceden anahtarı çıkarıp Kubilay'a doğru atmıştı bile. "Şimdilik bunu alsın da isterse kilidi değiştirir sonra. Hadi sen git, ben de bir saate çıkarım zaten."

Kubilay başıyla onayladı ve Fikret ile vedalaşıp dükkândan ayrıldı. Hafta sonunda bile bir iki saatliğine olsa da dükkâna uğrardı Fikret; makineleri kontrol eder, ortalığı şöyle bir düzenler, hesap kitap işlerine bakar, sonra da çıkar evine dönerdi. Kubilay onu tanıdı tanıyalı Feryal ile birlikte olmasına rağmen yıllardır evlenmemeleri başta onu şaşırtsa da sonra kanıksamıştı bunu. Feryal de Fikret de, bunu hep gülerek söylerlerdi, evliliğin aşkı öldürdüğüne inanan tayfadandı. Kendilerince ölümsüz aşkın formülünü böyle bulmuşlardı, yıllardır da mutlu devam eden bir ilişkileri vardı. Gerçi bugünlerde biraz limoni idiler ama düzelirlerdi.

Sezenler Olmuş | bxb |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin