6. Deli Cesaretiyle Sevişenler Yarışamaz Ölülerle

1.9K 189 137
                                    

Bu bölümü Timuçin'in gözünden okuyacağız, kafanız karışmasın cicozlarım. Keyifli okumalar dilerim.

-----------

Flashback, birkaç gün önce.

"Hah, geldin mi yavru? Geç bakalım içeri." Kapı açılıp kızıl saçlı kadını ortaya çıkardığında Timuçin endişeyle evin içine doğru baktı.

"Kubilay nerede Feryal abla, uyuyor mu?" Timuçin esmer olanı görüş açısında bulamayınca yeşillerini Feryal'e çevirerek kısık bir sesle sordu.

"Odasında yavru, uyuyor. Ateşi çıkmış salağın, hep laf dinlemediği için oluyor bunlar bak. İlaç verdim, yemeğini de yaptım. Uyandığı zaman ben burada olmam herhâlde, sen yedirirsin."

Timuçin başını salladı ve kaygılı çıkmasına engel olamadığı bir sesle sorarken sesi gibi kaygılı bakışlarını Kubilay'ın yattığı odadan tarafa çevirdi. "Çok mu çıkmış ateşi? Hastaneye götürsem mi?"

Feryal, onun bu olduğu yere sığamayan hâlini mavi gözlerini hafifçe kısarak izlerken yanıtladı. "Yok, o kadar ağır değil. Donuna kadar ıslanmış, bir de camlarını açıp yatmış tüm gece de ondan üşütmüş işte, bir iki gün yatıp dinlenince geçer."

Timuçin onu hiç duymamış gibi sabırsız ayaklarını Kubilay'ın odasına doğru yöneltirken mırıldanır gibi yanıtladı. "Ben bir bakayım yine de."

Feryal'in dikkatli bakışlarının farkında bile olmadan seri bir şekilde Kubilay'ın odasına gitti ve esmer genci mışıl mışıl uyurken buldu. Gayriihtiyari üstünü örtmüş, iyice pikeye sarınmıştı Kubilay. Timuçin ona ilerledi ve üstündeki örtüyü karın hizasına indirdikten sonra elini alnına ve boynuna koyarak ateşini kontrol etti. İlaç işe yaramıştı belli ki, sıcaklığı normaldi.

Feryal onu arayıp "Kubilay yatağa düşmüş, akşam ben gidince yerime sen bakıver." dediğinde aklı çıkmıştı oysa. Şimdi ise onun yatağında sakin sakin uyuduğunu görünce derin bir oh çekmekten kendini alamamıştı.

Timuçin, yeşil gözlerinde engel olamadığı bir sevgiyle ve şefkatle uyuyan gence bakarken boynundaki elini yavaşça yanağına çıkarıp kadife gibi yumuşak dokunuşlarla, yavaş yavaş okşadı onu. Kubilay yalnızca uykudayken ona böyle dokunabileceğini bildiğinden her temasın tadını çıkarıyor, acele etmeden seviyordu esmeri.

Kara gözlerini gizleyen kirpikleri belli belirsiz okşarken aklı o gözleri ilk gördüğü güne gitti.

Elindeki kâğıtta yazan adresi okuyanlar, suratlarındaki ifade değişip adresi bilmediklerini söyleyerek yanından uzaklaşırken Kubilay ona yardımcı olmaktan çekinmemişti. Kubilay'ın kâğıdı okurken yukarı kalkan biçimli kara kaşları, şaşkınca ona bakan kara gözleriyle anlam kazandığında ve o sevimli şaşkınlığından hemen sıyrılıp sakin bir tavırla aynı yere gittiklerini söylediğinde ilk görüşte aşkın varlığına inanmıştı Timuçin.

Birlikte bindikleri dolmuş onu oturacağı yeni mahalleye götürürken o kara gözlerde daha önce hiç kimsede hissetmediği bir çekim gizliymiş gibi hissetmekten kendini alamamış, onlara daha çok bakabilmek için kuvvetli bir istek duymuştu içinde. Aynı mahallede oturacaklardı; bir umut, bir yerlerde ona rast gelirdi de bu isteği gerçek olurdu.

İçinden bir ses bu temennisinin gerçeğe dönüşmeyeceğini söylüyordu ona fakat oturacağı apartmanın önünde durup kara gözlerine bakarak ona veda etmeye hazırlanırken Kubilay'ın komşusu olduğunu öğrendiğinde içindeki o ses bir daha konuşmamak üzere susmuştu.

Kalbinde coşkun seller gibi bir sevinç belirmişti; onu içine çeken gözlerini her gün görebilirdi artık, görüyordu da. Koyu kahve bir çift göze her baktığında, yüreğine düşen sevgi de anbean büyüyordu. Gerçi ona bakmazken bile büyüyordu ya.

Sezenler Olmuş | bxb |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin