-8.bölüm-

38 5 0
                                    

O gün uyuyamadım. sadece duvarı izleyip durdum. korkmuyordum. Korkmalı mıydım? Belki. Ama hiç bir şey hissetmiyordum. Korku, sinir, hüzün, mutluluk hiç biri. Ne hissetmeliydim onu da bilmiyordum. Sadece hiçliğin ortasında kaybolmuş gibi hissediyordum. Alarmın çalmasıyla alfalandım. Etrafa bakınıp halsiz bir şekilde kalktım. Evet yeni bir gün ne kadar da güzel. Yavaş yavaş banyoya gittim. Yüzüme çarpan soğuk su ile yavaş yavaş kendime geldim. Dişlerimi fırçaladım ve okul kıyafetlerimi giydim. Ardından saçımı tarayıp üstden bir dağınık topuz yaptım ve çantamı alıp çıktım. Çantamı hazırlamamıştım. İçinde ne var ne yok bilmiyordun. Umrumda da değildi açıkçası. Kulaklığımı taktım ve olanları düşünürek okula gitmeye başladım. Bu gün sebepsiz yere herkes mutsuz görünüyordu. Ama onları takıcak kadar halim yoktu. Okula girdiğim an herkes bana düşmanlarıymışım gibi bakıyordu. Ben ise kafamı aşağı eğmiş yürüyordum. Sınıfa girdim ve o atıştığım kız bana omuz attı. Uykusuzluk ve düşüncelerim ile boğuşurken bu yapılan şey. Pekde akla sığar bir hareket değildi.

+ÖNÜNE BAKSANA BE!

-bakmazsam ne olur?

Cidden artık altan alacak gücüm yoktu. Yumruğu sıkmamla birlikte kızın iki büklüm olması bir oldu. Karnını tutup acı içinde inleyerek yere düştü. Herkes kızı kendine getirmeye çalışırken ben sadece şaşkın bir şekilde baka kaldım. Kızın arkadaşlarından biri bana vurmaya yenteldi fakat bu sefer mey kızı tutup geriye itti. Gece ise bana bakıp iyi olup olmadığımı sordu

- SARA İYİ MİSİN BANA BAK!

bilmiyordum. İyi miyim? Yoksa kötü müyüm? Sadece etrafıma bakıyordum. Etraf kararıyordu ama bilincim kapanmıyordu. Ölmekle yaşam arasında kalmış gibiydim. Araftaydım yani. Ne gidiyordum. Ne geliyordum. Ne ölüyordum. Ne de yaşıyordum. Ne ayıktım. Ne de bayılmıştım. Sadece etraftaki karmaşaya bakıyordum öğretmenler kızın başında gece bana bağırıyor. Mey kızla atışıyor. Çağlayan etrafı sakinleştirmeye çalışıyor. Sallanıyorum deprem? Deprem mi oluyor? Yavaş yavaş kararan görüntünün yerini sosyal hocam almaya başladı.

- SARA! SARA! BANA BAK! SARA!

Neden bana bağırıyordu? Zaten ona bakıyordum.

- SARA CEVAP VER BANA!

cevap... Cevap... Benden yanıt bekliyordu.

+ E-efendim..

- cansele ne yaptın?

+ cansel o kim?

Sanki hafızam silinmiş de yavaş yavaş geliyormuş gibi. Hocam bir anda kolumdan tutup yerde kıvrılan kızı gösterdi.

-ne oldu ona?

+ bilmiyorum gerçekten hiç Bir şey yapmadım.

Hoca geceye baktı ve gece başı ile onayladı. Hoca kolumu bırakıp yüzünü iki elinin arasına aldı ve düşünmeye başladı. Bende yavaş yavaş sırama gittim sarhoş gibiydim. Tüm gün boyunca öyle oturdum. Yemek yemedim. Su içmedim. Sadece boş boş etrafa baktım. Gece ve mey benimle konuşmak istedi fakat hiç konuşucak halim yoktu. Uyumamıştım ama uykum da yoktu. Okul bitmişti. Çantamı aldım kulaklığımı taktım ve eve gitmeye başladım. Hızlı yürüyordum sanki birinden kaçıyormuşum gibi. Aslında evet kaçıyordum. Düşüncelerimden insanlardan hayvanlardan nefes alan her şeyden uzak kalmak istiyordum. En sonunda eve varmıştım. Annem ve babamın bir iş için başka bir yere gitmişlerdi ve 2 hafta yoktular. İşime gelmişti marketten bir şeyler sipariş ettim. 5 dakika sonra geldi siparişimi alıp koltuğun üzerine bıraktım. Ardından duşa girdim yarım saatlik bir duştan sonra kendime geldim. Duştan çıkıp en rahat kıyafetlerimi giyip aşağı indim. Televizyonu YouTube bağlayıp bir şeyler izlemeye başladım. Kafamı dağıtmama yardımı olmuştu herşeyden uzaktım yarın cumartesiydi dershanem vardı fakat hiç gidecek gücüm yoktu. O yüzden programı o günlüğüne iptal ettim. Ardından rahat bir şekilde yayılıp televizyon izlemeye devam ettim. Aynı zamanda saate de bakıyordum. Acaba bu gün gelecek mi? Nedense gelmesini istedim. Çünkü onunla konuşmak istiyordum. Gerçek miydi değil miydi. Yavaş yavaş şizofren olduğumu düşünmeye başlamıştım. Yada delirdiğim. Ama deliler deli olduklarını biliyor muydu acaba. Sadece videomu izlemeye devam etmiştim saat 02:40  öylece koltukta mayışmış tıkınıyordum. O sırada telefonuma mesaj geldi. Telefonu elime aldım mesaj atan canseldi ama numaramı nerden bulmuştu? Mesaj çok uzundu ben size kısa keseceğim

-bir yeni mesaj -
-bak sara tam olarak neyle uğraştığını bilmiyorsun arkadaşlarımdan biri senin gibi böyle şeylerle uğraşıyordu şuan hastanede! Evet sana kötü davrandım farkındayım ama dediğim gibi böyle şeylerle uğraşma sonun iyi bitmiycek...

Peki... Ne diycemi bilemedim. 5 dakika boyunca boş boş telefona baktım. evet delirmiştim bu kesindi. Cevap vermek istemedim ve telefonu kapattım. Saat tam olarak 03:00   dı gelicek mi acaba... Diye düşünmemle beraber elektrikler kesildi. İçimden gelen büyük bir kahkaha patlatmıştım. Evin içinde manyak gibi gülüyordum. Hatta karnım ağırmıştı. O sırada onu gördüm gene öyle dikilmiş bana bakıyordu. Elimi koltuğun boş tarafına vurup gelmesini istedim ve gelmedi.

- hadi ama öldürmem seni korkma

Derin bir nefes aldı ve bana baktı vay be bu gün çok ciddiydi

-noldu bir sıkıntı var anlat dinlerim seni.

Alay etmem onu sinirlendirmiş olaki arkadan sert bir şekilde kanatlarını açtı. Ve sopasını sert bir şekilde yere vurdu. Bir an deprem olduğunu sanıp yerime yerleştim. Ve ona bir soru sordum. Cevabını aslında bildiğim bir soru.

- o şeyi sen yaptın değil mi?

+neyi?

Sesi normalden daha tok ve derin çıkıyordu.

-gayet iyi biliyorsun. cansele olan şeyi kıza daha vurmadan yere yapışması. Sence anlamiycak kadar salak mıyım?!

+ama ben senin hayal ürünün değil miyim?

Sorduğu soru karşısında alfalamıştım. Çünkü cevapı bilmiyordum öyle miydi?

-bilmem öyle misin?

+evet artık gerçekleri konuşucaz sonunda demek.

Ne hangi gerçekler ne saçmalıyordu. hiç bir şey yapmadım ve sakince yerime oturdum. Onu dinlemeye başladım.

+başlıyorum. Belki inanmiycaksın belki inanmak istemiyceksin ama sen benim kızımsın. Fakat insan olduğun için seninle asla tam olarak iletişime geçemedim. Fakat şuan konuşabiliyorum. Artık daha fazla beklemek istemiyorum benimle beraber cehenneme gelmeni istiyorum.

Bu son sözü karşısında ciddi anlamda gülmüştüm.

-ay dur oralar sıcak olur yazlık bir şeyler alim gideriz.

+ben ciddiyim sara. ben senin bir hayal ürünün değilim. ben o çoğu insanın korktuğu tırstığı şeytanın ta kendisiyim!

-benden beklentin ne tam olarak?

+benimle gelmen kızım. Lütfen.

Bilmiyorum bu zamana kadar hiç tam anlamıyla mutlu değildim. evet arkadaşlarımı seviyordum ailemi seviyordum. Ama bu onşaeı bırakacağım anlamına gelmez.

-onlar ne olucak?

+onlar?

-ailem ve arkadaşlarım.

+seni en fazla 3 seneye hatırlıycaklar. İnsanlar çoğu şeye unutmaya mahkumdur sara. Öldükten en fazla 2 sene sonra seni hatırlayan en fazla 1 kişi olur. Sara şunu unutma bu dünyada ki en baskın duygu kibirdir. Nefrettir. Seni seviyorum cümlesinde bile yalan vardır. Kimse kimseyi tam olarak sevmez o yüzden benimle gel. Bu dünya sana zarardan başka bir şey vermez.

Elini uzatıp kanatlarını açtı. söyledikleri doğruydu evet ama bu söylediklerine zaten hayat denirdi. Bilmiyordum. Kabul etmelimiydim. Ani ve fevri kararlar vermeyi sevmem. her seferinde pişman olurum çünkü. Ama bunun benim kafamın içinde olup olmadığını anlamak için kabul ettim.

-tamam sen kazandın seninle gelicem.

Elini tuttum ve artık nereye gidiyorsa beni de götürmesine izin verdim.

Evettttt bu bölümünde sonuna geldik eğer ki kitap hakkında bir düşünceniz fikriniz varsa yazabilirsiniz hikayeyi beğenirseniz çok sevinirim okuyan herkese teşekkür ederim muah 🤭

Ops, Devil? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin