-20.bölüm-

14 5 4
                                    

Annemın evinin önündeydim. Bütün ışıkların yanmasını dikkatimi çekmişti. Etrafa baktım ve polis arabaları olduğunu gördüm. Kaputu hala sıcaktı. Noluyor lan? Bir pencereye tırmanıp içeri bakmaya çalışıyordum. Hiç bir şey gözükmüyordu ama hiç olmasa sesler geliyordu

-sara sizin kızınız mıydı?

+evet.

-onu en son ne zaman gördünüz?

+maalesef hatırlamıyorum.

-emin misiniz?

+Evet.

Neden annemi sorguya çektiklerini bilmiyorum ama şuan gözükmemem gerektiğini biliyorum.

+Ayşe Hanım camı açar mısınız?

Bu soru ile aniden panikleyip ne yapacağımı şaşırmıştım. Aklıma ilk gelen şey olarak alt komşunun balkonuna atlamıştım. Ayşe denilen kadın etrafa baktıktan sonra içeri girdi ve camı açık bıraktı. Zamanım olsa burda durup dinlerdim ama aşırı sert bir iniş yapmış olucam ki ev sahipleri uyanmıştı. Doğal olarak ormana geri dönme kararı aldım...

1 hafta sonra :

Her günüm aynı geçiyordu ve artık yapacak hiç bir şeyim kalmamıştı. Ve zaten saat yavaş yavaş geç olmaya başlıyordu çünkü güneş batmaya başlamıştı. Ama güneşin batışını rağmen sebepsiz bir ışık ve gürültü kirliliği vardı. Yavaş yavaş ormanın dışına doğru yürüdüm ve sınırların orda pusuya yattım. Etrafta bir sürü polis aracı vardı fakat neden? Bir kadın geldi anneme çok benziyordu acaba o mu geldi diye çok heyecanlıydım ama bu kadar kişi ile neden gelsin ki? Polisler silahları ile yerlerine geçtiler ve iki polis öndeki sarı kadına siper olucak şekilde durdular. ne olduğu hakkında en ufak bir bilgim yoktu ve aşırı merak ederek dinliyordum. Öndeki sarı saçlı kadın eline bir mikrofon aldı ve konuşmaya başladı ben ise onu dinlemeye.

Yazarın gözünden :

Ormanın önüne polisler barikat kurmuştu. Saranın annesi bunu görünce ne olduğunu sordu aldığı cevap karşısında şok olmuştu. Oda yakınlarda durup izlemek istediğini söyledi. İlk başta izin vermeseler de sarışın kadın oturup hiç bir şeye müdahale etmiycekse bir sıkıntı olmadığını söyledi. Bulduğu ilk boş koltuğa oturdu ve olan biteni izleyip anlamaya çalıştı. Sarışın kadın eline bir mikrafon aldı ve konuşmaya başladı.

-ŞEYTAN BU ORMANDA OLDUĞUNU BİLİYORUZ. VE EĞER Kİ KENDİN TESLİM OLMAZSAN SENİ BULUP BİZZAT BİZ ÖLDÜRÜCEZ.

Bu sözleri duyunca saranın annesinin tüyleri diken diken olmuştu. O kötü biri değil diye savunmak istedi ama kimsenin onu dinlemiyceğini biliyordu. O yüzden susmayı ve izlemeyi tercih etti. O sırada sara da annesinin ne kadar çaresiz olduğunu görmüştü. Sadece izledi istese çıkardı ama çıkmak geçmedi içinden. Sarışın kadın kimsenin çıkmadığını fark edince mikrofonu alıp aynı şeyleri bir daha söyledi. Ve bir daha. Ve bir daha. Sara ne kadar söylerse söylesin sadece annesine bakıyordu. En son kadının konuşmaları çok sinir bozucu olmuştu ve yağmur çisilemeye başlamıştı. Kadın tekrar o cırtlak sesi ile anons yapınca sara dayanamadı ve ayağa kalktı. Ormandan çıktı ve kadın ile göz göze geldi. O kadar kişiye rağmen tek başına ayakta dik durabiliyordu. Annesi saraya doğru koşmaya başladığı gibi kadın sarayı işaret edip vurun emri vermişti. Fakat kurşunlar saraya değil annesine gelmişti. Annesi saranın ellerinde bir su gibi akmaya başlamıştı. Yağmur artık çisilemekten çok sağanak olmaya başlamıştı. Saranın elleri bir kan oluyor bir yağmur sayesinde o kandan temizleniyordu. Sara dona kalmıştı annesi ile birlikte oda yere yığılmıştı. Ağzından sadece titrek bir sesle anne lafı çıkabilmişti. Sarışın kadın hiç istifini bozmadan konuştu.

-sakin olun eğer ki ona anne diyorsa başka bir haini de öldürdükleri demektir.

Saranın gözleri gene sim siyah olmuştu ama bu sefer bir gariplik vardı. Sara artık o gücü kullana biliyordu. Sara annesinin ölü bedenini yavaşça yere bıraktı ve ayağa kalktı. Sağanak yağmur sanki onun için yağıyor gidiydi sara kendini dikleştirdiği gibi arkasından x şeklinde 2 şimşek çakmıştı. Polisler şaşkınlıkla ona bakıyordu polislerden biri saraya ateş etti sonra diğeri sonra diğeri ama kurşunlar saraya değmeden yere düşüyordu. Sara hafif bir sırıtıp yürümeye devam etti. Sara yürüdükçe daha çok ateş ettiler mermiler bittiği zaman herkes bir birine bakıyordu. Ne yapıcaklarını düşünüyorlardı. Sara ise ilk hangisini öldüreceğini. Hepsi için farklı bir öldürme tekniği kullanmıştı. Bazıları kaçmıştı bazıları ise savaşmıştı. Rn son sarışın kadın kaldı. Ona bu dünyadaki en acılı ölümü yaşatmak istiyordu. Öyle yaptı. Onu yakmıştı arkada bir ceset sürü vardı ama umrunda değildi. Annesinin ölü bedenini kucağına aldı ve ormana doğru yürümeye başladı. Ormanda kendisinin bile bilmediği bu yere bir göz attı. Gerçekten inanılmayacak kadar güzel bir yerdi. Sanki sanki cennetten bir bahçe gibiydi. Annesinin ölü bedenini yere bıraktıktan sonra bir mezar kazmaya başladı. Bunu küçükken annesi ile ölen hayvanlar için yapardı. Annesi ona her zaman ben ölürsem üzülme ölüm de hayatın bir parçasıdır derdi. Ama sara her zaman ya ölümden sonra hayat yoksa diye düşünürdü. Şuan biliyor ölümden sonra hayat var. Ve biliyor ki annesi iyi bir yerde. Mezarı açtıktan sonra annesini mezarın içine bıraktı ve toprağı üstüne atmaya başladı. Küçükken bunu hep saçma bulurdu insanların ağlamalarını ah çekmelerini çok iyi birisiydi demesini. Öldükten 5 gün sonra ise onu kimse sevmiyor bak cenazesine bile 5 kişi gitmişti demelerini. İnsanlar her zaman bir şeyi eleştiriler çünkü kendi eksiklerini bu şekilde kapatırlar. Evet annesinin bir sürü dostu vardı belki. Ama mezarında şuan sadece sara vardı ağlamıyordu. Güçlü durmaya çalışıyordu çünkü biliyordu onu yukarıdan izlediğini. Ama birisi dokunsa ağliycaktı. Mezarı tamamen kapattıktan sonra biraz mezarın başında oturdu ve düşünmeye başladı acaba ben ölsem haberi olucak birileri var mı?

Evet okuduğunuz için teşekkür ederim 20. Bölümü tamamladık herkes kendini bir alkışlasın lütfen. Oylayan herkese teşekkür ederim berrecime de selam olsun öptüm kendinize iyi bakın

Ops, Devil? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin