Yoongi bir haftadır her gün konu başlığı seçiyordu. Benimle konuşmak artık onun için kötü bir şey değildi. Aksine gerçekten beni tanımaya çalışıyor gibiydi. Bu büyük ihtimal kim olduğumu bulmak içindi ama sorun değil. Her gün servisten inmesine yardım ettiği ama neredeyse hiç konuşmadığı bir kızım. Benden şüphelenmez bile.
Okuldan girer girmez el sallayarak bana doğru gelen Hoseok'u gördüm. Bir haftada bir insanı tanımak elbette kolay değil ama Hoseok'u tanımıştım. O kolay bir insandı. Kolay dediysem tanıması kolay anlamında. İçi dışı birdi. Bu yüzden şu anlık tek arkadaşım oydu. Bir arkadaş elbette bana yeterdi ama Yoongi'yle konuşmayı bırakmak istemiyordum.
"Günaydın," diyerek arkama geçti ve "siz yorulmayın hanımefendi, ben sizin için sandalyenizi sürerim." diye devam etti.
Ben de "Günaydın ve teşekkürler." dedim.
Sandalyemi yerine bıraktıktan sonra kendi yerine geçti. Epey arkada oturuyordu çünkü hocaların gözüne batmak istemiyordu. Bence bu durum onu daha da göze batırıyordu ama neyse.
Bir süre sonra hoca da girdi ve derse başladık. Biyolojinin doruklarındayken telefonuma gelen mesaj sesi herkesin dikkatini dağıttı. Secret Garden'dan esinlenerek mesaj sesi seçmek çok da akıllıca değildi.
Hoca arkasını dönerek sert bir bakış attı. Telefonumu almak için sandalyemin yanındaki çantama uzanırken Yoongi ile göz göze geldim. Dikkatli ve sorgulayıcı bir şekilde bakıyordu. Birkaç saniye içinde telefonumu aldım ve sessize almak için ekranı açtım.
*mygif'ten bir mesajınız var*
Neden bu saatte mesaj atma gereği duydu ki şimdi bu? Şüpheli konumuna düşmüş oldum. Kafamı tekrar hocaya döndüm ve "Özür dilerim." dedim.
●●●
Öğle arası Hoseok ile yemekhanede yemek yiyorduk. Yoongi ise arkamdaki masada oturmuştu. Büyük ihtimal beni gözlemlemek için yapıyordu.
Aklıma gelen fikirle Hoseok'a "Annem de mesaj atacak vakti buldu. Umarım biyolojici kanaat notu kırmaz." dedim.
Hoseok kahkaha attı ve "Mesajınız var, mesajınız var." diyerek bildirim sesini taklit etti.
Yaklaşık beş dakika kahkaha attıktan sonra "Cidden bu sesi çok aradın mı?" diye sordu.
"Genelde pek mesaj atan olmuyor. Annem ve babam dışında kimse daha doğrusu." dedim. Amacım Yoongi'nin şüphesini azaltmaktı. Belki de arttırmıştım...
●●●
Tüm gün gözleri üzerimdeydi. Serviste de arkama oturmuştu. Arada bir telefonuyla bir şeyler yapıyordu. Büyük ihtimal bana mesaj atıyordu ama bildirim sesi gelmiyordu haliyle. İneceğimiz yere geldiğimizde her gün olduğu gibi rampayı yere indirdi. Fakat diğer günlerden farklı olarak orada durarak inmemi beklemedi. Geldi ve sandalyemi arkadan benim için sürdü. İndikten sonra rampayı kaldırdı ve servis oradan ayrıldı.
"Zahmet etmeseydin. Ben kendim inebilirdim. Ve teşekkür ederim."
"Rica ederim." dediğinde konuşmamızın her gün olduğu gibi bitmesi ve benim eve gitmem gerekiyordu fakat öyle olmadı.
"Hiç evden çıktığını görmüyorum. Yanlış anlama durup evini izlemiyorum tabii ama haftalardır buradasın ama bir kere bile denk gelmedim."
"Doğru, evden hiç çıkmıyorum. Zaten gördüğün gibi yapabileceğim pek bir aktivite de yok."
"Şey diyecektim..."