never'end'ing

732 96 39
                                    

Yoongi'den

Yine her gün olduğu gibi boş duvarı izliyordum. Orada Mi Soo'nun hayali vardı ve bir yıldır beni asla yalnız bırakmıyordu. Unutmaya çalıştıkça kafama daha çok kazınıyor gibiydi. Her konuda o olsa ne düşünürdü diye kafa yorarken buluyordum kendimi. Onu çok özlüyordum. Bluer hesabına mesaj atmayı denemiştim ama çoktan silinmişti. Mi Soo beni çok kolay silmişti...

Telefonuma gelen bildirim sesi düşüncelerimi dağıtmıştı. Hep o olmasını umuyordum ama o değildi.

hoseok: Yoongi, seninle bir şey konuşmam gerek.

hoseok: Sizin sokağın başındaki kafede seni bekliyorum.

Hoseok yakın olduğum biri değildi. Sadece Mi Soo hakkında bir şeyler sormak için birkaç kere konuşmuştum o kadar.

Başta kâle almasam da birkaç dakika sonra aklıma Mi Soo hakkında bir şeyler söyleyebileceği fikri geldi. Bu yüzden hızla hazırlanıp söylediği yere vardım.

Karşısına oturur oturmaz "Söyle bakalım." dedim.

"Sorduğun için sağol, hiç iyi değilim Yoongi."

"Bu iyi olmama durumunun ucu bana da mı dokunuyor?"

"Evet. Nasıl söylemeliyim bilmiyorum ama fazla gevezelik de etmek istemiyorum. Sakince ve lafımı kesmeden beni dinlemeni istiyorum şimdi."

Kafamla onayladıktan sonra devan etti.

"Biliyorsun, Mi Soo bir yıl kadar önce Japonya'ya taşındı. Bu keyfi bir taşınma değildi.  Orada ameliyat olacaktı ve bu oldukça riskli bir ameliyattı. Bunu sana söylemek istemedi ve bu nedenle teklifini geri çevirdi. O sana aşıktı ama ona alışırsan ve ölürse bunun senin için daha zor olacağını biliyordu... Her neyse, o... öldü. Aylar önce öldü ve ben onu bir nebze atlatmışsındır diye düşünerek sana bugün bunları söylemek istedim."

Duyduklarım beynimin içinde dönüp duruyordu. Sanki kafamın içinde bir oraya bir buraya çarpıyordu. Bu sırada Hoseok önüme bir zarf koydu ve "Bunu sana yazmış." dedi.

Ayağa kalktım ve kafeden dışarı çıktım. Göz yaşlarım görüşümü bulanıklaştırıyordu. Sarhoş gibi bir o yana bir bu yana savruluyordum. Dizlerimin bağı çözüldü ve yere kapaklandım. Kayarak kenara oturdum ve dizlerimi kendime çektim.

Elimdeki zarfa bakıyordum. Onu hem açmak hem de açmamak istiyordum. Derin bir nefes aldım ve kağıdı açarak mektubunu okudum.

Belki sana gerçeği söylemediğim için kızgınsın. Hatta kesinlikle kızgınsın...

Evet Mi Soo, sana çok kızgınım.

...gerçekçi olmak lazım Yoongi, bu halimle beni sonsuza dek çekebilir miydin? Belki evet ama o zaman sana da yük olurdum...

Bana asla yük olmazdın, aptal. Aksine şu hayattaki tüm yükümü sen hafifletirdin.

Mutsuz olmayı bırak ve etrafındaki mutluluğu bul. Mutluluk benimle birlikte ölecek değil ya...

Baktığım her yerde seni görüyorum. Nasıl olur da senin öldüğünü bilerek etrafta mutluluk arayabilirim?

Seni çok sevdim, seviyorum ve seveceğim...

Ben de seni çok sevdim, seviyorum ve seveceğim.

Boğazımı iki el sıkıştırıyor gibiydi, boğuluyor gibiydim. Derin bir nefes aldım ve içimdeki üzüntüyü kusmak istercesine bağırdım. Ayaklanıp koşmaya başladım. Bu sırada bir ses arkamdan "Konu başlığını seçmeden nereye gittiğini sanıyorsun?" diye bağırdı. Bu Mi Soo'nun sesiydi. Ayaklarım yere çivilenmiş gibi öylece kalakaldım. 

Arkamı döndüğümde yaklaşık üç dört metre ötemde ayakta duruyordu. Histerik bir kahkaha attım ve "Şimdi benimle konuşuyor musun? Gerçek bile değilsin, bana artık acı çektirme." dedim.

Koşarak geldi ve bana sarılarak "Ben oldukça gerçeğim Yoongi. Hala beni seviyor musun diye bir şaka yapmak istedim. Çok özür dilerim." dedi.

Onu kendimden uzaklaştırdım ve yüzüne baktım. Gerçekti, güzel gülüşü ile aramda sadece santimler vardı. "Seni nasıl unutabileceğimi düşünürsün? Herkesi unuturum ama seni asla unutamam."

Tekrar sıkıca ona sarıldım ve kokusuna içime çektim.

"Sana koşmak istedim Yoongi. Risk aldım ama buna değdi."

"Evet, bana da hayatımın en korkunç bir yılını yaşattın."

Benden ayrılırken "Çok üzgünüm." dedi. Ben özlediğim yüzüne doymaya çalışırken "Eee, konu başlığı ne olsun?" diye sordu.

"Sonsuza kadar benimle kal. Sensiz bir hayat düşünemiyorum."

"Bu sence de bir konu başlığı olmak için çok uzun değil mi?"

"O zaman özlem olsun konu başlığı."

Bir süre gözü daldıktan sonra "Genel anlamı; Bir kimseyi ya da şeyi bir daha görme, ona kavuşma isteği ve duygusu. Bana göre anlamı; şu son bir yıldır yaşadığım ve bir daha asla yaşamak istemediğim lanet bir duygu. Seni çok özledim Yoongi ve inan bana, ben de bir daha senden ayrı kalmak istemiyorum." dedi ve dudaklarını dudaklarım ile buluşturdu.

...

İlk hikayem böylece bitmiş oldu. Öncelikle oy ve yorumlarıyla bana destek olan herkese teşekkür ederim. Sizi seviyorum. 

Hikayeyi böyle bir sonla bitirmem fazla klişe veya romantik gelmiş olabilir ama doğrusu böyle olması beni daha çok memnun ediyor. Hayatta yeterince kötü son var zaten. Bari hikayeler mutlu sonla bitsin, değil mi? Bu mutlak bir son değil elbette ama Mi Soo ve Yoongi'nin kalan hikayesini sizin hayal gücünüze bırakmak ve fazla uzatmak istemiyorum. Doğrusu 60-70 bölümlük hikayeler pek de bana göre değil. Umarım beğenmişsinizdir. 

Bir başka hikayede buluşmak dileğiyle, hoşça kalın...

topic title | mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin