Dudakları hâlâ dudaklımda olan Yoongi'yi ittim ve "Ne yapıyorsun?" dedim.
"Sadece aşık olduğum kadını öpüyorum."
"Yoongi, sen bana aşık falan değilsin. Sadece bu zamana kadar fikirlerim hoşuna gitti. Hem şu gülüşüne aşık olduğun kız da var..."
Ayağa kalktı ve biraz geri giderek beni izcelemeye başladı.
"Sen cidden bir aptalsın. Gülümsediğinde gözlerimi senden alamıyorum ve sen bunu fark etmedin mi?"
"Ben..."
"Bluer olmasını dilediğim kişi sendin. Gülüşüne vurulduğum da..."
Bir süre sessizce birbirimize baktıktan sonra Yoongi arkama geçti ve geri dönmeye başladık.
"Eee Mi Soo, benim sevgilim olur musun?"
"Ben biraz... düşünmeliyim. Şu an her şey çok hızlı ve benim kafam karıştı."
"Peki, bekleyeceğim."
●●●
Eve geldiğimde salonda heyecanla beni bekleyen babamla karşılaştım. Gülerek yanıma geldi ve "Nasılsın meleğim?" diye sordu.
"İyiyim baba, sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim tatlım. Seninle bir şey konuşmak istiyoruz."
Annem ve babam bir koltuğa yerleştiğinde ben de sandalyemle karşılarına geçtim. Gereksiz gergin bir ortam oluşmuştu.
Annem yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle konuşmaya başladı.
"Biliyorsun, ameliyat olursan yürüyebilme ihtimalin var tatlım. Baban da bunun için yıllardır neredeyse yüzümüzü görmeden çalışıyor. Bu durum patronunu oldukça memnun etmiş olacak ki tedavi masraflarını karşılayacağını söyledi. Eğer sen de okuluna bir sene ara vermeyi kabul edersen Japonya'ya tedavi için gidebiliriz. Babanın patronu arayıp senin için randevu alacak."
"Elbette isterim. Bu sandalyeden kurtulacak, herkes gibi koşup yürüyeceğim. Bundan daha güzel ne olabilir?"
Annem ve babam cevabımdan memnun olmuştu. Babam hemen patronunu aradı ve konuştu. Evde tam bir bayram havası vardı. Annem akşam yemeği için tam anlamıyla bir ziyafet hazırlıyordu, ben de uzun bir zaman sonra ilk defa babamla zaman geçiriyordum. Herkes çok mutluydu fakat babama gelen bir arama bütün moralleri bozdu.
Beni salonda bırakan babam mutfağa annemin yanına gitti. Ben de peşinden gittim ve konuştuklarına kulak misafiri oldum.
"Hayatım, az önce Bay Kang'la konuştum ve randevu aldığını fakat doktorun bunun riskli bir ameliyat olacağını söylediğini söyledi."
"Ne yani Mi Soo bu ameliyat yüzünden ölebilir mi?"
"Ne yazık ki, o yüzden vaz mı geçsek?"
"Tabii ki vazgeçeceğiz, sırf yürüsün diye biricik kızımı ölüme yollayamam."
"Tamam ama şimdi bunu ona nasıl söyleyeceğiz?"
Gözüme dolan yaşları sildim ve mutfağa girdim.
"Ne olursa olsun bu ameliyatı olmak istiyorum. Böyle yaşamaktan daha iyidir ölmek."
Annem ağlayarak geldi ve bana sarıldı.
"Ah yavrum, bizi hiç mi düşünmüyorsun. Sana bir şey olursa biz ne yaparız?"
Ben de ona sarıldım ve "Sizi de düşünüyorum anne. Bu zamana kadar kendinizden çok benim için yaşadınız. Size minnettarım ama bu hep böyle devam edemez. Bir gün yaşlanacaksınız ve bana bakamayacak duruma geleceksiniz, hatta bir gün öleceksiniz. O zaman ne yapacağım? Yalnızlık ve vicdan azabıyla ölümü bekleyeceğim." dedim.
Babam da bize katıldı ve "Ne diyorsun sen Mi Soo? Biz senin için yaşamayıp da kimin için yaşayacağız? Bu dünyada annen ve sen dışında neyim var benim. Seni kaybedemem." dedi.
Bir süre öylece ağladıktan sonra birbirimizden ayrıldık. Biraz kendime gelmeye çalıştım ve konuştum.
"Lütfen, Japonya'ya gidelim. İnanın bana ölmekten korkmuyorum. Hem hayatta kalma ve yürüme ihtimalim de var. Keşke demek istemiyorum. Lütfen, izin verin de bu ameliyatı olayım."
Bir süre birbirlerine baktılar. Gözleri ile birbiriyleriyle konuşuyorlardı. Babam bana döndü ve "Sen nasıl istersen meleğim." dedi.
Her ikisi de çok üzgündü ama ben böyle yaşamaya devam etmek istemiyordum. Koşup onlara, Hoseok'a ve Yoongi'ye sarılmak istiyordum.
Yoongi... Ona koşmak için onu bırakmam gerekiyordu. Anne ve babamdan izin alarak odama geçtim ve telefonumu elime aldım. Gözyaşları yüzünden ekranı bulanık görüyordum.
bluer: Yoingi, sana cevao vereceğim.
mygif: evet?
bluer: Hayır Yoongi, srninle sevgili olamam.
bluer: kusura bakma.
Umarım güzel bir haftasonu geçiriyorsunuzdur. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin 💜🍒