00.
Kırgınım.
Kalbim kırık.
Pişman, her bir zerrem.
Başrolün o olduğu, hayallerle dolu bir dünya var ettim kafamda, bu dünyayı var etmeme o izin vermişti. En mutlu olduğum günlerde bile, beynimdeki kargaşayla savaşmak zorundaydım.
Üzerime bir enkaz bırakan adamı, bir tozu üfledi diye affetmiştim bunca zaman. Herkesten her şey beklenir derlerdi de ondan bu kadarını yine de beklememiştim.
Anladım ki, birine zayıf noktanı belli edersen, seni oradan vururmuş. Birine onu koşulsuz şartsız sevdiğini hissettirirsen, seni bir çırpıda harcarmış. Birini kendinden çok sevmek, insanı rezil rüsva edermiş hakikaten.
Sevgi... Sevgi dilenilecek bir şey değilmiş. Haykırarak karşısında ağladığım adamın, sabahında seviyorum diyerek yanıma getirdiği kadınla anladım.
Ne düşünüyordum ki, hata bendeydi. Sen, kokunun bedenime sinmesine izin verecek kadar yaklaşmamış, vakit geçirmemiştin ki benimle. Ben biçare tutunmuştum hayallere.
Böyle olmasını geçtim ama keşke sana inanmışlığımdan vurmasaydın beni.
Yüreğimde var ettiğim seni, böyle öldürmeseydin.
Ben, yakasında asılı kaldığım umudumu kestim. Gerçi kursakta kalana umut denmiyormuş. Ben şah damarımı kestim, kanaması durmayan ve her saniye daha da çok acı veren, şah damarımı. Ama hala ölmüyorum. Ölmüyorum işte, başaramıyorum ölmeyi.
Beni, koşup da varmak istediğim yere adım atamaz hale getiren her şeye kırgınım.
Yüreğimde oluşan boşluğun, acı silsilesiyle zehir olan gecelerinde yalnızım. Yanılgılarla var olan umutlar, vadedilen geleceğin yıkılışıyla dile gelen yalnızlıklar.
Bin bir umutla var ettiğim dünyanın yıkılışına şahit olmuşken, kopmaz sandığım o bağların koparılışını izlemişken, yeni bir dünya var etmeye cesaret edemiyorum. Ben, eski ben değilim artık. O güçlü kadın, yıkılan enkazın altında kaldı, can çekişiyor.
Kendimi kandırmıştım bunca zaman, o yol zaten yürümeye değmezdi ki. Bunu biliyor olmama rağmen söküp atmamıştım, o asla yeşermeyecek olan umutlarla çevrili sevgimi.
Çektiğim onca acıya, hayal kırıklığına rağmen bir kez olsun onun gibi canice karşılık vermemiştim. Vicdanım var çünkü. Bir sürü şeye engel olan vicdanım. Yoksa yaşattıklarını yaşatırdım, sırf bunun için çıkardım o enkazın altından.
Ben, ona haksız olduğunda dahi iyi davranıp alttan alırken, o azıcık ters davransam beni kötü ilan ederdi. Pes etmeyen ben, hak etmiştim. Hak ettiğim buydu.
Şimdilerde anlıyorum, o bir karadelik. Çekim gücüyle çekim alanına giren beni, kendine çekip yok eden bir karadelik.
Umutlarla dolu dünyamın yıkılışıyla çöken kasvet, kasıp kavurdu ortalığı.
O kasvet yeşerttiğim umutları üzerime yıktı.
Sen gittin, beni, bizi geride bıraktın.
Yaşanacak düşler, vadedilen gelecek, hepsi çöküntünün altında kaldı.
Yaşama tutunacak güçleri ellerinden alındı.
Seni hiç sevmedim, ne kadar acı verici bir cümle.
Yalanmış yani yaşanan onca şey.
Ben, harelerin beni unuttu sanırken, hiç tanımamışlar.
Bir hançer saplandı kalbime, uyarı neticesinde.
Bir gerçek daha vurdu yüzüme.
Haykırıyordu adeta.
Yalan anılar, ziyan düşler...
Güçsüzüm artık. Tüm gücüm, seninle birlikte terk etti beni. Gücümü senden aldığım için değil, kendime bu sonu reva gördüğüm için terk etti.
İmkânsız bir düş artık hayata tutunmak, yeniden sevmek.
Yenik düşüyorum. Ölmek istiyorum ama içimdeki çocuk buna müsaade etmiyor.
Umutlarımın hepsi, bir enkazın altında yaşamını yitiren bedenlerin içine hapsolmuş aptallardı sadece.
Beni, bana geri ver, lütfen.
En uzun, en çaresiz gecenin bile bir sabahı oluyordu. O halde ben neden bu karanlık, kasvetli geceye hapsoldum.
Halim hiçlik. Karadeliğin içinde, yaşamak için çaba sarf etmeyen bir hiç.
Hiç.
Orada kıvrılıp uyuyorum. Birinin gelip "Sen umutlarını kaybetmişsin, ben sana umut olmaya geldim. Sen sevmeye olan inancını kaybetmişsin, ben inandırmaya geldim. Kırıldığında, göğsüne sığınıp, uyuyabileceğin adam olmaya geldim. Ben seni kollarımla sarıp sarmalamaya geldim. Ben sadece sana geldim." demesini bekliyorum belki de.
Nefes alan bedenimin, her gün toprağını suluyorum.
Ben bu muzdarip bedene takılı kaldım.
Mahvoluyorum ben.
Sonumu kendi ellerimle yazdığım gerçeği çarpıyor suretime. Kabullenemiyorum, bu sonu kendime kabullendiremiyorum. Hak ettiğimin bu olduğunu kabullenemiyorum. Gocunmadan, delicesine severken, bana reva görülen bu hiçliği aşamıyorum.
Sabahattin Ali'nin de dediği gibi; "Belki de yeni başlangıç yapmanın vaktidir."
×××
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL
Ficção AdolescenteKırgınım. Kalbim kırık. Pişman, her bir zerrem. Başrolün o olduğu, hayallerle dolu bir dünya var ettim kafamda, bu dünyayı var etmeme o izin vermişti. En mutlu olduğum günlerde bile, beynimdeki kargaşayla savaşmak zorundayım artık. Üzerime bir enkaz...