Bölüm 1: Karne Günü

2.1K 32 10
                                    

Selam, ben Jessica Holmes ve bu da benim yürek burkan hikayem...

"Dırrr..! Dırrr..! Dırrr..!"

Alarmın üçüncü çalmasından sonra derin bir nefes alarak esnedim. Yatağımdan çıktım ve saate baktım.

"9:15"

Nee! Bu olamaz! Okula geç kaldım. Hemen lavaboya koşup aynaya yüzümü sıkıntıyla ve çaresizce buruşturup baktım. Bir türlü sözümü dinlemeyen lanet olası saçlarım ve yüzümdeki sivilcelerim! Ahh iğrenç gözüküyorum. Okula geç kalmakla beraber benle dalga geçeceklerini biliyorum. Hemen geceliklerimi üstümden yırtarmışçasına çıkarıp bir klasik t-shirt, kot pantolon ve sade hırkayı üstüme jet hızıyla geçirdim - Nasılım? Biliyorum çok rüküş giyiniyorum, üstelik okulun karne gününde! En azından diğerleri gibi düğüne ya da partiye gidermişçesine giyinmiyorum- . Saçımı klasik topuz yapıp tokayı saçıma rastgele geçirerek mutfağa doğru tökezleyerek inmem bir oldu. Annem telaşla ve biraz da garipçe bana bakarak

"Jessica! Saat sekizden beri seni bekliyorum. Okula çok geç kaldın. Hemen bir şeyler atıştırıp evden çık arabada seni bekliyor olacağım!"

Ahh! Bu annem. Sürekli benim için meraklanan ve endişelenen annem var. Aslında bu iyi bir şey, ama belli bir zamandan sonra insanın canını çıkartmakta üstüne yok.
"Anne! Okula kendim gidebilecek düzeydeyim sana ihtiyacım yok. Sürekli benle olmandan sinirleniyorum, artık on altı yaşındayım!"

Bu cümlemden sonra bana önce hiddetli sonrada masum bir bakış atarak

"Jessica, senin için endişeleniyorum hayatım. Benim için çok önemli birisin. Seni de baban gibi kaybetmek istemiyorum. Lütfen beni biraz anla."

Evet... Babam yaklaşık ben doğduktan bir ay sonraki gün trafik kazasında öldü. Babamı hiç hatırlamadığım için kendimi sürekli mutsuz ve acı verici hissediyorum.

"Tamam anne, sen git ben hemen geliyorum."

Annem bana son kez endişeyle bakarak arabayı çalıştırmaya doğru yöneldi. O arada bir şeyler atıştırmak için yemek masasında duran waffles ve meyve suyuyla açlığımı gidererek hemen evden çıktım. Arabaya doğru yavaşça yürüyerek arka koltuğa bindim... Çok heyecanlıydım, okula gelmek üzereydik. Yolda annem heyecanımı bastırmak için benimle konuştu
"Tatlım, karnen çok iyi gelecek bundan eminim. Heyecanlanmana ve endişe etmene hiç gerek yok rahatla biraz."
"Biliyorum anne."

Aslında heyecanlandığım olay karne değil. Dersleri oldukça iyi olan bir kızım -Başka bir deyişle ineğim- . Asıl heyecanlandığım olay Brandon'dı -Brandon yan sınıfımızdaki uzun boylu, orta kilolu, kumral ve uzun saçlı, gri gözlü, esmer tenli ve en ama en önemlisi o göğüs ve karın kaslarıydı, tanrım böyle bir şey olamaz- . Onu göreceğim için o kadar heyecanlıyım ki tırnaklarımı kemirmekten başka bir şey yapamıyorum... Vee işte okula geldik! Soluk borumdan gelen hızlı nefes seslerimi anneme belli etmemek için can çekişerek ve mutlulukla birlikte birden içimi öfke kapladı. Ben mi yanlış görüyorum yoksa annem de beninlemi geliyor?
"Annee! Ne yaptığını sanıyorsun?"
"Jessica hiç ısrar etme seninle birlikte geleceğim. Okulun son günü ne olur olmaz kendini üstün gören farklı erkekler kendilerini belli ederler."

Bakın size ne demiştim. Annem fazla abarttığında insanı çileden çıkarıyor demiştim.

"Anne burası özel okul, senin sandığın gibileri genellikle hiç olmaz. Hepsi kendl sorumluluğunu bilen insanlar kendl okulumu senden daha iyi tanıyorum. Hadi git artık, şimdi Anastasia ve Katy yanıma gelirler benim için endişelenme."
"Peki hayatım, seni kırmıyacağım, kendine iyi bak okuldan sonra hemen evde ol ve beni ara. Bu gün çok çalışacağım, görüşürüz."
"Görüşürüz anne!, iyi çalışmalar."

Eğer YaşarsamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin