Bölüm 6: Yıldız Çarpışması

289 13 4
                                    

          ♣Aradan biraz uzun zaman geçti bu yüzden sorry bu arada bölümlerime oy vermeyi unutmayın hepinizi çok seviyorumm  ♣

          Bu çocuk şaka mı yaptı? Şaka yaptıysa neden böyle bir şaka yapsın? Hayır hayır bu olamaz! Şuan ben Antonia Gilbert'le arkadaşmıyım? Aklımdaki deli sorulara daha fazla vakit ayıramazdım. Baya bi afalladım, yere şaşkınca ve kocaman açılan gözlerimi Antonia'nın gözüne devirdim.
          "Eee napim?"
          Evet iticiyim hem de fazla itici. Çünkü sevmiyorum, kalbim Brandon'da. Tamam Brandon Anastasia'yı sevebilir ama bu benim onu kendi çapımda sevmeyeceğim anlamına gelmez. Bana kaşlarını garip bir şekle bürerek, yarı şaşkın yarı sinirlice baktı.
          "Bana diyene bak! Asıl sen şaka mısın? Şuan Antonia Gilbert'le arkadaşsın. En azından bir şaşırsaydın ya da sevinseydin."
          Tamam çocuk haklı. Aslında haksız çünkü ben zaten şaşırmıştım, sevinmedim. Anastasia ve Katy'nin aşık olduğu ve hep hayallerini kurduğu bir çocukla arkadaş olmak ha?
          "İyi tamam be şaşırmıştım, sadece sana belli etmedim. Yeterince burnun havalarda zaten. Yalnız şunu bil seni gerçekten arkadaş olarak görmiyeceğim. Eğer babam hakkında bir şey bilmeseydin, şuan kıçına tekmeyi basmıştım."
          Kendime inanamadığım iğrenç bir kahkaha attım. Evet çok psikopatım. Bana korkmuş gibi bakıyordu. Aslında haklı o kahkahamdan herkes korkardı, hiç bir şeyden korkmayan sözde cesur annem bile.
          "İçkini içmeyecek misin?"
          Önce viskiye bakıp sonra Antonia'ya baktım.
          "İçkinin canı cehenneme. Senden ben portakal suyu istemiştim ama beni dinlemeyip gittin. Sonuç olarak hayır. İçmicem."
          "İyi tamam. Sen içmezsen ben içerim."
          Önümdeki kafam kadar olan bardağı aldı ve kendi bardağına boşalttı bunu bu kadar alkolik yapan neydi ki? Evet beyimiz bir yıldızdı unuttum ya da bu kadar fesat düsünmeyip annesiyle babasının ayrı olduğunu hatırladım. Annesi ve babasının hakkında daha ayrıntılı bilgiler öğrenmek istiyordum. Sonuçta iyi bir arkadaş olacaksak her şeyini öğrenmem gerek. Bana göre iyi bir arkadaş her şeyini öğrenmekle başlar.
          "Kırılmazsan bir şey soracağım.'
           "Tabi sor."
          "Annenle babanın ayrılma sebebi ne? Yanlış anlama sadece arkadaş olacağımız için öğrenmek istiyorum."
          İçkisinden bir yudum aldı ve derin bir nefes alıp verdi.
          "Sebebi benim... annem ve babama karşı iyi bir evlat olamıyordum. Ben onlara göre değildim. Annem ve babam beni düşünme yönünden birbirinden çok farklı. Onların istediği gibi biri olamadım."
          Sonra gözlerini hızlıca kırpıştırdı başını eğip yere baktı.
          "Bu yüzden de ayrıldılar. Anladın mı?"
          Sesimin tonu olması gereken gibi normaldi.
          "Evet anladım."
          Viskisinden bir yudum daha aldı. Bana gözlerini kısarak ve kilitleyerek.
          "Ben de sana bir soru sormak istiyorum."
          "Bekliyorum."
          "Baban trafik kazasını nasıl geçirdi? Yani nedeni ne bilinçli bir kaza mı sıradan mı?"
           Gözlerim faltaşı gibi açıldı ve ağzım açık bir şekilde beş saniye ona öylece baktım.
          "Heey bana baksana sen! Hani biliyordun? Beni kandırıyor musun? Ben de senle bu yüzden arkadaşım!"
           Antonia hafif bir irkildi ve bana şaşkınca baktı.
          "Şa.şa.şaka yaptım. Şakaaa! Tabiki de şaka!"
          Yüz ifadem rahatladı. Bu çocuk yüreğimi indirecek. Masada duran yarım viskiyi Antonia'nın elinden çektim ve kafama dikerek fon dip yapıp ona sinsice sırıttım.
          "Herkesin bir psikopatlığı vardır Antonia'cım."
          Antonia bana ayaklı balık görmüş gibi bakıyordu. Masada duran el çantamı aldım ve hareketlendim.
          "Ben gidiyorum, annemgil beni merak etmişlerdir."
          Hemen o da ayaklanıp arkamdan geldi elimi tuttu ve kendine çekti.
          "Heey bekle. Bu numaram mesaj atarsın bana. Görüşürüz."
          Önce Antonia'ya baktım sonra da kağıda baktım ve hızlıca yürümeye devam ettim. Asansöre tam binerken son bir kez daha ona baktım. Bana kendini sevimli mickey mouse gibi sanan bir sırıtış atıyordu. Ben de hiç bir tepki vermeden asansöre bindim. Tanrım bu çocuk beni sinirden öldürcek. Odanın olduğu kata geldim. Koridorda arkamdan atlı koşarmışçasına hızlı yürüyordum. Odanın kapısını açtım ve annem gayet geç gelmemi normal karşıladı. Görmemezlikten gelip mutfağa geçti. Tanrıya annemin bu halini bana gösterdiği için minnet duydum.
          "Anne, Anastasia ve Katy nerde?"
          "Bilmiyorum, sanırım odasındalar."
          Mutfak masasının üzerinde duran çerezlerden bir kaç tane alıp ağzıma atarak odalarına doğru yürümeye başladım. Kapıyı tıkladım.
          "Heey, kızkar girebilir miyim?"
          "Jessica bizim odamıza girerken ne zaman izin aldın?"
          Katy'nin bu akıllıca uyarısına karşılık içeriye girdim. Gördüğüm manzara karşısında içimi birden hüzün kapladı. Anastasia hıçkıra hıçkıra yine ağlıyor ve Katy onu yine teselli ediyordu. Yavaş yavaş yanlarına yürüdüm ve yatağa oturdum.
          "Anastasia? İyi misin?"
          İlk önce biraz durdu ve sonra yine ağladı. Anastasia çok çabuk kırılabilen insandır aynı benim gibi. Empati kurduğumda onu gerçekten çok iyi anlayabiliyordum. Katy, Anastasia'ya sarıldı. Başını Anastasia'nın omzuna koyarak bana baktı.
          "Jessica, Anastasia yine eski günlerini hatırlıyor. O pislikle neler yaptıklarını, anılarını hatırlıyor. Yaklaşık yarım saat böyle ve gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum lütfen yardım et."
          Katy de doğal olarak kendisini zor tutuyordu.
          "Katy sakin ol tamam. Anastasia'yla beni yalnız bırabilir misin?"
          "Tabi."
          Katy odadan kapıyı usulca kapatarak çıktı.
          "Anastasia bana bak.'
          Başı eğik bir haldeyken bu cümlemle gözleri sulu bir şekilde bana baktı. Ne diyecektim ben şimdi? Ne diyeceğimi bilmiyorum ama aklımdan neler geçiyorsa ona bunu söyleyecektim en dürüstüde bu olur.
          "Anastasia şuan seni çok iyi anlıyorum. O pislik için bu kadar üzülmene değmez. Şuan o mutludur, seni bile düşünmüyordur. Sen ona olduğundan daha çok değer verdin. Bu nedenle beklentin istediğin gibi çıkmadı. Üzülme, sen üzüldükçe biz de üzülüyoruz. Brandon seni seviyor. Evet, olabilir. Ben de Brandon'u seviyorum. Kendini sakın kötü biriymiş gibi düşünme, senden nefret etmiyorum. Şimdi git elini yüzünü yıka ve bir şeyler planlıyalım tamam mı? Sil o göz yaşlarını."
          Konuşmayı yapmakta gerçekten zorlanmıştım. Hiç iyi konuşamayan birine göre gayet iyi bir konuşmaydı. Anastasia eliyle gözyaşlarına sildi ve bana sımsıkı sarılarak kulağıma 'Seni seviyorum Jessica.' diye fısıldadı. Oturduğumuz yataktan kalkarak elini yüzünü yıkamak için banyoya yöneldi. Ben de onunla birlikte kalkarak dışarıda bizi bekleyen Katy'nin yanına geçtim.
          "Katy, Anastasia'ya bunları unutturmamız gerek, yoksa hep böyle devam edecek."
          "Elimden geleni yapacağım Jessica."
          Odadan çıkıp yanımıza geldi. Ortalıktaki dramı bozmaya çalıştım.
          "Hadi, artık gülelim. Her şeyimizi unutup geri de bırakalım var mısınız kızlar?"
          İkisi hep bir ağızdan 'Eveet!' dediler. Anastasia ortada olacak şekilde birbirimizin omuzlarına kollarımızı geçirerek akşam yemeği için yemekhaneye doğru yürüdük.
          "Anneee! Biz yemekhanedeyiz."
          Anneme son sözümü verdikten sonra mutlulukla yürümeye devam ettik. Yemekhaneye çekingen bir tavırla girmiştik, nedensizce. Bir köşeye oturduk ve garsonu çağırdık.
          "Ne alırsınız bayanlar?"
          "Şefin tercih ettiklerinden olursa iyi olur."
          Anastasia ve Katy de benimle aynı fikirdeydi. İki saat şimdi garsona sipariş mi verecektik?
          Etraftaki insanlar sevgilileriyle, arkadaşlarıyla ya da aileleriyle yemek yiyordu. Arkada çalan yumuşak ve rahatlatıcı klasik bir müzik bize eşlik ediyordu. Üçümüz birbirimize afallamış şekilde bakıyorduk. Böyle yerlere çok yabancıyız da. Konu açmak istiyordum. Ama ne açacaktım? Ne konuşacaktım daha bilmiyordum fakat Antonia'yla ilgili bişeyler bulmaya çalıştım. Ne de olsa Ana ve Katy elbet bir gün Antonia'yla tanışacaklar. Benim yüzümden.
          "Heey! Bişey sorcam size."
          İkisi bir bana aniden gözlerini açıp baktılar.
          "Bağırmandaki amaç ne kızım?"
          "Pff boş ver. Soriyimi sormiyimi?"
          Ana gözlerini sinirlice devirdi.
          "Sor!"
          "Sizin şu bir numaralı fan olduğunuz salak, şapşal ve en önemlisi de sakar olan dünya starınız kimdi?"
          İkisi bir bana dövecekmiş gibi baktılar.
          "Heey! Antonia'ya ya öyle diyemezsin. Bi kere o yakışıklı, tatlı ve çok sempatik biri ağzını topla Jess!"
          Şimdi de ben gözlerimi devirmiştim ve hiddetlice bakmıştım.
          "Nee! Beni onamı satıyosun Ana? Benim o tip çocukları sevmediğimi biliyosun. Tarzı da, şarkıları da beni çileden çıkarıyo. Bööğ tanrımm."
          "Bunları duymamış olim Jess. Tamam sen sevmeyebilirsin ama biz seviyoruz. Hem de forever!"
          Haa? Biz şimdi o salak için kavga mı ediyoduk? Bu şaka demi? Evet evet şaka olmalı ama değil. Daha fazla onun için en yakın arkadaşımla kavga etmemek için konuyu 'tamam' diyerek kapattım.
         Karşıdan siparişlerimizi getiren siparişimizi alandan farklı bir garsonu görünce masada duran telefonlarımızı ve çantalarımızı kaldırdık.
          "Buyrun küçük hanımlar."
           OMG! Yok artık! Bi dakika küçük hanımlar mı? Bu bana bir şey çağrıştırıyodu. Olamaz Antonia! Antonia şuan garson kılığıyla tam karşımızda duruyordu!

Oyuncular:
*Jessica Holmes = Nina Dobrev
* Antonia Gilbert = Vini Uehara
* Brandon Gilbert = Francisco Lachowski
* Anastasia Grey = Candice Accola
* Katy Drink = Kat Graham
         
         
         
         
         
  
       
     
         

Eğer YaşarsamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin