20.gün
Kendi çukurlarımızı oluşturup oraya gömüyoruz bedenimizi. Üzülmek için bahaneler arıyoruz. Özlüyoruz her dakika.
Kokusunu, gülüşünü bakışını özlüyoruz. Yanımızda olmayışına kızıyoruz.
Kiminle nerde ne yapıyo merak ediyoruz. Ben mi? Ben bekliyorum. Inatla sabırla bekliyorum. Sonu iyi veya kötü olsun. Bekliyorum. Onun kokusunu koklayana kadar bekliyorum.
Kahverengi gözlerinde ki sevgiye arkadaşlık ile baktığım için kızgındım. Kimseye diyemedigim için kızgınım. Bana kullandığı o kelimeleri umursamadığım için kızgınım. Kızgınım herşeye.
Onu arkadaş olarak gördüğüm için kızgınım. Kullandığım kötü kelimelere, onu umursamama kızgınım.
20 gün seni bana çok net anlattı. Seni bende çok güzel yaşattı. Dedigim kelimelerin vicdan azabını da yaşattı. Bana olan bakışların beynimin en belirgin yerinde.
Hiç utanmadan söyledin. Hiç düşünmeden belli ettin. Ben seyrettim sen oynadın. Ikimizde başroldük. Fakat ben ikinci sahnede yan rolden ayrılacaktım. Başrolü ikimizin paylaştığı bir film veya roman olacaktık.
Kelimelerin basınç yazdığı cümlelerimde yine sen varsın her zaman. Vurgu tonlarım benim imla kılavuzum gibisin. En güzel yanlışımın doğru kalanıydın. Özür dilerim. Sana bu yaz yaptığım her için.
Özür özür özür. Binlerce kez özür dilerim senden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENIM KALEMIM
Non-FictionKarmaşık, kendimce. Hayatımda olan şeylerden küçük parçalar biraz da. Kelimelerimin karışıklığını anlayacaksan gel. A harfinden anlam çıkaramadığın gibi beni de anlamayacaksın.