21.Bölüm Rüya

6.7K 192 28
                                    


Mine

Yemyeşil ormanın içinde yürürken içim rahat, içim huzurlu.

Üzerimde uzun beyaz geceliğimin etekleri, hırçın rüzgarla dans ederken. Uzaktan kulaklarımı gelen denizin dalgaları beni rahatlatıyor. Bir uçurumun dibine geldiğimi çok geç anladım. İçim ürperiyor. Belime sarılan sert ellerin güven hissi bedenimi huzura bırakırken kulağımın yanı başında duyduğum ses, beni tarifi zor duygulara sürüklüyor.

- Nerelerdeydin sevgilim.

Ve hayal etmeye korktuğum boğuk ses, arkama dönüp baktığım da Serdarın gülümseyen yüzü içimi ısıttı. Huzur bu mu, mutluluk bu mu allahım. Ellerimi ellerinin arasına aldı. Uçurumun kenarında yürürken, arkamda duyduğum kırık sesle ayaklarım çakılı kaldı olduğum yere.

- Gitme Mine.. Lütfen beni bırakıp gitme.

Arkama döndüğümde bana bakan bir çift kederli gözler vicdanımı sızlatıyor. Ayaklarım durdu sanki, gitmiyor. Onu ilk kez ağlarken görüyorum. Göz yaşları içime yangın olup kalbime akıyor sanki, Serdar ellerimi tutup çekiştirirken ben gözlerimi Emirden ayıramıyorumç

- Gidelim Mine. Bakma artık ona, o bunu hak etti, bizim aramıza giren o, kendi payına düşeni acıyı yaşıyor. Gidelim hadi..

Gidemedim, gidemedim... Ayaklarım gitmiyor, gözlerimi emirden ayıramıyorum. Onu bu halde görmek ne biliyim, bu hissin adı ne allahım. Serdarın elleri eskisi gibi güven vermiyor. Emirin bakışları eskisi gibi yabancı gelmiyor, bana noluyor böyle.

Emirin uçurumun dibine yürüdüğünü görünce korkudan ne yapacağımı şaşırdım. Napıyor bu, niye gidiyor oraya. Durması için bağırdım.

- Emirrrrrrr!!!!! Durrr.

Ona koşmak için birkaç adım atmıştım ki, Serdar gitmeme izin vermedi, belim den sarılıp engelledi, emir tam uçurumun dibinde aşağıya bakıyor. Hayır atılmasın, lütfen atlamasın. Gözlerimde biriken yaşlar bana isyan edercesine tek tek süzülürken, ben emire seslendim defalarca, duymadı sesimi duyuramdım.

- EMİRRRRR... DUR NOLUR.. DÜŞECEKSİN.

Bana dönüp baktı, yüzüne yerleşen kederli gülümsemesi içime ateş olup yakarken, sözleri suçluluk denizlerine attı beni.

- Senin yokluğunla zaten öldüm Mine, aldığım nefes oldun, şimdi nefesimi de alıp gidiyorsun öyle mi?

Gözümün önünde uçurumdan atladı, film şeridi gibi izledim. Emir kendini boşluğa bıraktı uçurumda kanatları kırılmış kuş gibi düşüşünü görünce attığım çığlık sesim bana bile yabancı geldi.

Titreyen göz kapaklarımı açıldı birden, rüyamıydı allahım. Emir nerede, bahçe vuruldu. Ambulas...

Yattığım yerden birden kalkınca kolumdaki sızıyla duraksadım birden, hastane odasındayım. Emir nerede. Niye kimse yok burada. Kolumdaki iğneyi söküp atarken acısını bile umursamadım. Vuruldu, gözümün önünde vuruldu ve ben hiçbir şey yapamadım. Salak salak mine, engel olamadın. Ya ölürse, ne hissetmem gerekiyor şuan bilmiyorum. Korkuyorum, çok korkuyorum. Hayatımı cehenneme çevirdi, ölürse...

Bu düşünce içime buz gibi yangınlara sürüklerken, üzerimde hastane önlükle çıktım odadan, koridorda bana doğru gelen hemşire beni görünce telaşla yanıma gelerek.

- Hanım efendi niye ayaktasınız siz? Tansiyonunuz çok düşük, yatıp dinlenmeniz lazım.

Ne yatmasından bahsediyor bu kadın benim yatacak halim mi kaldı, endişeli bir halde sağ alimi hemşirenin kolunu tutarak.

Psikopat KocamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin