En son gitmem lazım demişti ve gitmişti. Sonrasındaki 1 hafta boyunca onu ne görebilmiş ne de haber alabilmiştim. Gece'nin başına bir şey gelmesinden çok korkuyordum. Babam ne kadar arkadaşım gibi yaklaşsa da işlerinden dolayı genellikle yalnızdım. Gece'nin yaralarını sararken o da bendeki eksikleri kapatmıştı. Babam gibi koruyup kolluyor,annem gibi üstüme titriyordu. Yani anneler öyle yapar diye düşünüyorum.
1 haftanın sonunda merak etmiş ve dayanamayarak Gece'yi bulmaya karar vermiştim. Babama kız arkadaşımla buluşacağımı ve onda kalabileceğimi söyleyerek evden çıkmıştım. İlçenin otogarında Gece'nin yaşadığı köyün otobüsünü arıyordum. Nihayet bulmuş ve binmiştim.
Yolda giderken köy insanlarının birbiri ile sürekli iletişim halinde olduğu aklıma gelmişti. Çünkü otobüste benim dışımda herkes birbiri ile konuşuyordu. Şoföre Gece'yi tanıyıp tanımadığını sordum ve bana "Tanımaz olur muyum, köydeki en uslu başlı ve oturaklı çocuk" demişti. Bizim Gece miydi bu? Daha okulun ilk günü Hamdi gibi iri yarı birini tek yumrukla deviren sonrasında da birbirimize aşık olduğumuzu söyleyen çocuğu komaya sokana kadar döven gece ile aynı kişi olmazdı diye düşündüm ama "Dedesi vefat ettikten sonra asabileşti, herkesin yardımına koşmaya çalışan çocuk bir anda kimsenin yaklaşamadığı ürpertici birisi olup çıktı kızım" diye ekleyince konuşulan kişinin bizim Gece olduğunu anlamıştım. Belki de şoför nerde olduğunu biliyordu. Sormaktan ne çıkabilir ki?
+:Gece benim çok yakın arkadaşım ama 1 haftadır haber alamıyorum. Merak edip yanına gitmek istedim ama nerede bulabilirim hiçbir fikrim yok.
- :Orası kolay kızım. Ne zaman görsem köyün göl tarafında içiyor. Bu gidişle kendi kendini öldürecek. Ama oraya gitmeni tavsiye etmem.
+:Neden ki?
- :Çünkü orada içen tek o değil. Köyde birisi içki içmek isterse oraya gider. Kendini kaybedenler fazlaca var. Yani pek tekin bir yer değil.
+:Lütfen beni oraya götürün.
Tehlikeli mi? Umurumda değildi. Ailem gibi bildiğim çocuk tek başına hayatla boğuşuyordu. Ona yardım edebileceksem bunu yapmalıydım. Şoför beni getirdiğinde gerçekten de güzel bir yer olduğunu itiraf etmeliydim. Işıklar gölden çarpıp etrafı aydınlatıyordu.
Sağıma soluma baktığımda Gece'yi görememiştim. Hiçbir yerde yoktu. Neredeydi bu? Tam vazgeçmişken yorgun bir ses "Benim burada olduğumu nereden öğrendin?" diye kulağıma geldi. Ne kadar yorgun olsa da onun Gece olduğunu anlamıştım. Israrlarım sonuç vermişti ve Gece bir kayaya oturup yanını işaret etmişti.
Artık her şeyi anlatmasını istiyordum. Çünkü bilmediğiniz bir konuda hiç kimseyle yardım edemezsiniz. Anlatmasını istediğimde o da yüklerinin ağır geldiğini düşünmüş olacaktı ki en başından anlatmaya başladı.
Aradan 1 saat kadar zaman geçmişti ve artık Gece'nin içimi yiyip bitirenin ne olduğunu bilmiyordum. Ama ona nasıl yardım edeceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Aslında bakarsanız diyecek bir kelimem bile yoktu. Elindeki viski şişesi gözüme çarpmıştı. Sanırım yalnız kalmadığı gibi yalnız da içmeyecekti. Viski şişesini ondan istemiş ve kafama dikmiştim. Gece ne yaptığımı anlamaya çalışırken viski yüzünden yüzüm bıruşmuş, içim yanıyordu.
Bunları bana anlatamadığı için Gece ile tartışmaya başladım. Nasıl olur da bu kadar yükü tek başına taşırdı? Gerçekten, bu kadar yükünnaltında nasıl hâlâ ezilmemiş ayakta durabiliyordu. Ve bir de hayat dolu olduğumu ve kendi hayatının karanlığıyla benim hayatımı da berbat etmek istemediğini söylemişti. Ne hayat doluydum ama... Başımdan geçenleri anlatınca sessizliğe bürünmüştü ve benim de gözyaşlarım firar etmeye başlamıştı. Ne kadar silse de yerine yenileri geliyordu. Kendimi Gece'nin göğsünde uyurken bulmuştum.
Saat sabaha yaklaşmış ve çok soğuk olmuştu üşüyordum ama huzur doluydum. Gece üşüdüğümü fark etmiş olacak ki beni uyandırdı ve evine gideceğimizi söyledi. Zaten birisinin yokluğunu sevebilen insan bana ne kötülük yapardı ki? Ben de buna dayanarak peşinden gitmiştim.
Yolda Gece'ye bakıyordum. Hayatı bitmişti. Adeta yaşan bir ölüydü. Ama bunlara rağmen hâlâ ayakta duruyor, yıkılmıyordu. Ve bunları umursamayarak üşüyüp üşümediğimi anlamak için bana bakıyordu. Herkese karşı sert olan Gece... Sanırım insanlarla uğraşmamak için böyle bir duvar örmüştü kendine. Ama bana güveniyorsun. Yoksa o duvarların arkasında onunla olmamın başka bir açıklaması yoktu. İyi birisi olduğunu söylediğimde yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. Ama yarasını deşmiş olacaktım ki yolun diğer tarafına bakıp eskileri hatırladığını görebiliyordum.
Bir süre yürüdükten sonra evine vardık. Ailesiyle konuşacağını ve bu sırada bahçede beklememi söylemişti. Ben de o gittikten sonra etrafa bakıyordum. Etrafta türlü türlü çiçekler vardı. Mütevazi ama bir o kadar da güzeldi. Ben etrafa bakınırken Gece evin kapısından çıkmıştı. Belli ki bir şeyler ters gitmişti çünkü yine kaşları çatık ve öfkeli bir şekilde etrafa bakıyordu. Bana doğru yaklaşırken öfkesi yüzünden silinmişti. Dudağının patladığını fark edince emin olmuştum. Kafasını gel dercesine yana yaptırmıştı. Ben de onu takip etmiştim.
İstemem üzerine çorba içmeye gitmiştik. Bu çocuk kaç gündür açtı? Ben daha tabağın yarısına gelmeden o bitirmiş üstüne de düşüncelere dalmıştı. Düşünmeye başlayınca ailesiyle kavga ettiğini anlamam zor olmamıştı. Yolda gelirken cebindeki paraya baktığını fark etmiştim. Bu da eve dönmeyi düşünmediğini açıkça belli ediyordu. Gece'yi kısa bir süre tanısam da istemediği bir şeyi yapması için onu ikna edemeyeceğimdi. Kendi ayakları üzerinde durmayı istiyordu belli ki. Bir işe ihtiyacı vardı kısaca. Ne yapabilirim diye düşündüğümde babamın şoför aradığı aklıma gelmişti. Uzun ısrarlarımın sonucunda ikna etmiş ve bizim eve doğru yola çıkmıştık.
Eve gidince Gece'ye bahçede beklemesini söyleyip içeri doğru adımlamaya başladım. Fazla strese girmişti sanırım çünkü arkamı döndükten sonra sigarasını yakmıştı.
Babamla bir yandan Gece'nin şoförlük yapıp yapamayacağını diğer yandan da nasıl biri olduğunu konuşuyorduk. Belli ki şoförlük yapması doğru değildi. Üzülmüş başımı öne eğmiştim. Babam işte bana kıyamazdım. Daha önceden bir işte çalışıp çalışmadığını sordu. Aklıma dedesiyle yaptığı çiftçilik gelmişti. Ama bunun yardıma bir katkısı yoktu. Yanılmış olacaktım ki babam uzun uzun düşündükten sonra hizmetliye Gece'yi çağırması için talimat verdi.
Babamla Gece konuştuktan sonra anlaşmış ve Gece'nin uyuması için üst kattaki odalardan birisini hazırlatmıştı. Anladığım kadarıyla Gece'yi sevmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluğun Sonunda...
ActionNe kadar güçlü olursan ol, elde edemeyeceğin şeyler her zaman vardır...