Yeni bir güne uyanmak her zaman güzeldir çünkü yaptığınız tüm hataların geçmişte kaldığına inandırabilirsiniz. Ama bazıları vardır ki geçmişte yaşamaya mahkumdur.
Sabah olmuş be okulun başlamasına 2 saat gibi bir süre vardı. Yani hazırlanıp okula gitmek için yeterli bir süreydi. Yine her sabahki gibi kahvaltımı yaptıktan sonra saçımla uğraşıyordum. Aklıma Gece gelmişti bir anda. Daha okulun ilk günü olay çıkarmıştı ben de merakla ona bakarken göz göze gelmiştik. Bir insanın gözlerinin mavi olması çok güzel. Bu da yetmezmiş gibi onun gözleri deniz gibi insanı uçsuz bucaksız yerlere çekiyordu. Aşık olmamıştım ama beni ona götüren bir şey vardı onu inkar edemezdim.
Zor bela hazırlandıktan sonra babam beni okula bırakmıştı. Bu adam neden her işini gereğinden fazla erken bitiriyordu ki? Dersin başlamasına yarım saat vardı ve sınıfta tektim. Okulda gezinmek için dışarıya çıktığımda Gece'nin Tosuncuk dediği ve tek yumrukla yere serdiği Hamdi'yi gördüm.
Sabah sabah neden böyle salaklarla uğraşıyorum ki? Her zamanki gibi yanıma gelip saçma sapan yollarla bana yürümeye çalışıyordu. Bir bahane uydurup yanından uzaklaştım ve sınıfıma gittim. Yapacak bir şey bulamadığım için çantamdan kitabımı çıkarıp okumaya başladım. İçindeki bir cümle beni çok etkilemişti doğrusu. "Herkes birinin gelip yaralarını sarmasını ve kol kanat germesini ister. Peki o gelenin yaralarını kim saracak?" Bu cümleye hak vermiştim. Kız veya erkek olsun herkes yarasının sarılmasını ister ama kimse yara sarmayı düşünmez.
Dersin başlamasına 10 dakika kala tahtaya yaslanmış sabah yoklamasını alıyordum. Edebiyatçımız ve sınıf öğretmenimiz Leyla hoca seçim yaptırmadan beni başkan seçmişti. Hiç istememiştim ama çemkirmesine dayanamayıp kabul etmek zorunda kalmıştım.
Yoklamayı aldığım sırada kapıdan sertçe vurma sesi gelmişti ama kapı açıktı. Kafamı çevirdiğimde siyah bir saat ve topraklı bir el görmüştüm. Kim olduğunu merak edip yanına gideceğim sırada tökezledi. Tam düşeceği sırada kolunun altına girip onu tuttum. Kafamı çevirdiğimde ise uzun boyuyla Gece'yi gördüm. Bitikti. O masmavi gözleri kıpkırmızı olmuş, içki içmekten üzerindeki kokusu yerini bira kokusuna bırakmış ve bütün kıyafetleri toprak içinde kalmıştı.
Onu bu denli yiyip bitiren şeyin ne olduğunu merak ediyordum doğrusu ama sorarak canını yakmaktan korkuyordum. Herkese karşı sert olan bir insandı ama içinde yumuşacık biri olduğuna emindim.
Onu sırasına kadar götürdüm ve"Biraz dinlen, çok bitkin düşmüşsün. Bir ihtiyacın olursa seslen ben gelirim" dedim. O kadar yorulmuş ki bakmaya çalışsa da beni seçememiş ve bayılır derecesinde uyumuştu.
Aradan 2 saat geçmiş ve saat 10 a yaklaşmıştı. Bu çocuk sırada nasıl 2 saat aralıksız uyuyabilmişti hayret ediyordum. Bayağı bitkin düşmüştü anlaşılan. Yanımdaki kıpırtıyla birlikte ona doğru döndüğümde uyandığını görmüştüm. Gözleri daha ışığa alışamadığı için çatıktı. Kaşları normal haline gelince gözlerimin içine baktığını fark ettim. "İyi misin?" diye sordum ama bir cevap alamadım. Sadece gözlerimin içine bakıyordu, sanki kilitlenip kalmış gibi. Gözlerine dikkatli baktığımda içim bir kötü olmuştu. O maviliklerin arkasında acı görüyordum, hemde çok fazla. Ben gözlerinin arkasındaki acıları görmeye çalışırken o da gözlerini benden hiç ayırmamıştı. Aradan geçen sürede zil çalmış teneffüs olmuştu ama o kadar odaklanmıştım ki farkına varmadım.
"Bunlar birbirine aşık değil de ne?" sözleriyle o maviliklerden çıkıp dünyaya geri döndüm. Aşık mı? Birbirine bakan her insan aşık mı oluyordu? Gerçekten saçma gelmişti. Ama anlaşılan Gece bu sözleri fazla ciddiye almıştı. Az önce arkasında tonlarca acı gördüğüm gözlerini öfke kapkamıştı. Ve sonrasında da "Ne dedin sen lan?" diye kuvvetli bir şekilde bağırmıştı. Bu bağırmanın üstüne aşık olduğumuzu iddia eden arkadaş kekeme olmuş kıvırmaya çalışıyordu. Gece nasıl bir öfkeye yenik düştüyse dümdüz edene kadar yumruklarının ardı arkası kesilmedi. Korkmuştum doğrusu. Birini bu kadar öfkeli yapan şey bir cümle olamaz. Eğer öyleyse çok ciddi sorunları vardı. Gece'yi çocuğun üzerinden aldıklarında tanınmayacak haldeydi. Gece'nin de elleri paramparça olmuştu. Sınıfın en fırlama çocuğu olan Hakan onu alıp lavaboya götürdü.
Neden bu kadar öfkeliydi? Neye bu kadar öfkeliydi?
![](https://img.wattpad.com/cover/239561504-288-k21336.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluğun Sonunda...
حركة (أكشن)Ne kadar güçlü olursan ol, elde edemeyeceğin şeyler her zaman vardır...