7. Bölüm

3 0 0
                                    

    Aradan 3 ay kadar zaman geçmişti sanırım. 2.dönem başlamıştı ve Defne yanımdan ayrılmıyordu. Bana aşık değildi zaten olmasını da istemezdim. Gerçekten sevilmeyi hak eden birisi. Saf, temiz kalpli, kötü günlerimde yanımdaydı. Ama bu kız beni severse kendine en büyük kötülüğü yapardı. Çünkü benim kalbimde başkası var ve hep öyle kalacaktı.

   Aylardan Mart olmasına rağmen okul çıkışlarında yürüyorduk. Muhabbet ettiğim tek insan oydu. Dershanede de beraberdik. Bir süre önce dershaneye gitmek istiyorum ama hangisi iyi bilmiyorum demişti ben de kendi dershanem önermiştim ve o da yazılmıştı.

   Yine beraber yürüyor dershaneye gidiyorduk. En sonunda dayanamayıp sormuştum.

   +:Neden yaralarımı sarmakta bu kadar ısrarcısın?

   - :Ne diyorsun Gece akşam akşam? Dersler beynini mi sulandırdı? (Gülümsedi)

   +:Hayır ciddiyim. İlk günden beri herkese pislik gibi davranıyorum. Yanımda olanlar sadece okuldaki gücüm için yanımda. Ama sen... Sen yaralarımı sarmak için yanımdasın. Neden bunu yapıyorsun ki?

   - :Okula geldiğinde bitkin olduğun günü hatırlıyorsun değil mi? Seni sıraya kadar ben götürmüştüm.

   +:Evet, hatta o günden sonra yan yana geldik.

   - İşte o gün bir kitap okuyordum ve o kitapta "Herkes birinin gelip yaralarını sarmasını ve kol kanat germesini ister. Peki o gelenin yaralarını kim saracak?"diye bir cümle vardı.

   +:Ne yani, yaralarını sarmam için mi yanımdasın? (Kafam iyice karışmıştı. Gerçekten neden yardım ediyordu ki?)

   - :Hayır tabiki de. (Gülümsedi) Benim de yardıma ihtiyacım olduğu zamanlar vardı ama kimse yanımda olmadı. Şuan senin olduğu gibi. Benim yanımda kimse olmadığı için nasıl bir his bilirim. Sende sanırım kendimi görüyorum bu yüzden yardım etmek istiyorum.

   Biz bu şekilde konuşurken dershanenin önüne gelmişiz ve ben bunun farkında bile değildim tam konuşacağım sırada telefonum çaldı. Arayan babamdı. Babam beni neden arasın ki? Telefon rehberimde beni en son arayacak kişiydi. Telefonu açtığımda hastaneye gelmemi söyledi. Dedem iyi değilmiş.

    Defne'ye gitmem gerektiğini söyleyerek birşey demesini beklemeden hastaneye doğru yola koyuldum. Neden felaketler beni buluyordu ki? Hastaneye vardığımda annemin, teyzemin, anneannemin ve kardeşimin ağladığını gördüm. Ağlamayan tek kişi babamdı. Gidip ona ne olduğunu sorduğumda dedemin kalp krizi geçirdiğini ve acilen ameliyata aldıklarını öğrendim.

   Kalp krizi mi? Ben bu adama sabah sarılıp evden çıkmıştım ne kalp krizi? Ailemdeki geri kalan herkesi sakinleştirmeye çalıştım. Bir yandan da dedemin sağ salim çıkmasını umud ettim. Saat 6 da başlayan ameliyat gece  1 de bitmişti. Doktorlar bitkin düşmüştü. Söylediklerine göre hayati tehlikeyi atlatırsa yaşayacaktı. Tabi bunu söyledikten 5 dakika sonra kalbi durduğu için tüm doktorlar dedemin yanına koştu.

   Ben de camdan olan biteni izliyordum. Doktorlardan birisi kafasını sağa sola salladı. Ardından üstündeki örtüyle dedemin yüzünü kapattı. İçimde bir yerlerde kalbimin kalan ufak parçaları sökülüp alınıyordu sanki. Sevdiğim kızdan sonra bana babamdan daha çok babalık yapan adamı kaybetmiştim. Hem de toparlanamadan.

   Dayanacak gücüm kalmadı sanıyordum ama kalan duygularımı yitirdiğimi fark etmiştim. Hiçbir his yoktu. Acı, sevinç, mutluluk, sevgi... Sadece, öfke vardı.

   Peki şimdi ne olacaktı? Artık bundan çok şimdi kimi kaybedeceğim diye düşünüyordum. Gerçekten, sıra bana ne zaman gelecekti?

Sonsuzluğun Sonunda... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin