3.

214 20 18
                                    

"En boktan pazar sabahımı yaşıyorum."

Zayn elindeki tabağı sertçe masaya koydu.

"Ben hergün en boktan sabaha uyanıyorum.."

Dediğimde tersçe bana baktı.

"Sen ne zaman doğru dürüst bi insan olacaksın acaba? "

Omuzlarımı silktim.

"Birde benden büyük olacaksın hiç örnek olmuyorsun. Neyse oturda kahvaltı.."

Elimdeki çatalı salatalıktan ayırıp masaya koydum.

"Sana afiyet olsun"

Dememle kafama terlik atması bir oldu.

"Bana bak çok olmaya başladın ama.."

Hızla evden ayrıldım ve salatalığı ancak yutmuştum ki..

Niall'a dikkat ettim. Yakındık hemen hemen. Kapıda biriyle sohbet ediyordu. O da dükkana gelen yeşil gözlü çocuktu.

Bir adımın gitmem için duruyordu ancak gidemiyordum. Gözüm onlardaydı.

Çocuk ayrıldı ve yürümeye başladı. Ufak adımlarla yürüyordu.

Geri dön desemde dönemedim. Takılmıştım arkasına nedenini bile bilmeden.

Ara yollarla ilerliyordu. Pazar günü nereye gittiğini merak etmiştim.

Enteresan bir şekilde her girdiği sokakta hemen hemen herkesi tanıyordu ve günaydın demeden geçmiyordu.

Çocuk işte.. demek ki iyi büyütülmüştü. Merak ettiğim şey ise bu kadar iyi kalpli birinin hiç mi kimsesi yoktu?

Kediye bile yemek vermeden geçmedi. Hiç bir kapıdan boş geçmemesini garipsemiştim. Sakince devam ettim.

elinde bir kutu vardı ve adımlarını bir binanın kapısında durdurdu. Kapıdan girdi. Bu bina bana yabancı değildi. Kısa bir süre sonra elindeki kutu olmadan çıkmıştı.

Sigaramı yakmış ona bakıyordum. Yaşıtlarına göre güzel bir çocuktu. Her anlamda güzeldi. Ergen bir çocuk pek güzel olmazdı düşüncemde.

Ancak ben ne yapıyordum? O daha çocuk.. geri dönmek için arkamı döndüm ve sigara mı üfleyerek yürümeye başladım.

"Hey.."

Sesiyle adımlarım durdu. Galiba beni farketmişti. Arkamı döndüm.

"Siz mağazadaki adamsınız?"

Dediğinde ne diyeceğimi bilemedim.

"B-ben.. evet."

Dediğimde tebessüm etti.

"Sanırım burada yaşıyorsunuz?"

Dediğinde olumsuzca kafa salladım.

"Aslında hayır sadece geçiyordum bir tanıdığım bu binada kalıyor.."

Deyip parmağımla çıktığı binayı işaret ettim. dikkatle ona baktım.

"Ah! Anladım. "

Şüphelenmemişti bile. Çok saftı.

"O halde iyi günler.."

Deyip el salladı ve yoluna devam etti.

Umarım çakmamıştır. Ya anlamışsa bile dedim ama anlamamış gibiydi. En azından anlamaması iyidi.

Yavaşça yoluma devam ettim ve Niall'ın evinin önüne geldim.

O sırada sessiz sokakta sadece bi çığlık duydum.

"Ya bırak!"

Sese doğru baktığımda bizim ufaklığı gördüm. Ancak peşinde biri vardı.

"Beni bi kere dinlesen! Bunların hiç biri olmazdı?!"

Adam Çocuğun kolunu sertçe tutmuştu.

"Ben ne seni, ne o saçma salak adamı dinlemiyeceğim?!!"

Adamın yüzüne tükürdü ve koşmaya başladığında yanımdan geçerken kolunu tutup arkama geçmesini sağladım.

"Utanmıyor musun bacağın kadar çocuğu incitmeye! Senin cüssenle onun ki bir mi lan!"

Dediğimde adam dikkatle bana bakmaya başladı.

"Seni ilgilendirmez! Aile meselesi! Sonra görüşeceğiz Harry!"

Deyip hızla uzaklaşmaya başladı. Aniden çocuğa bakmaya döndüğümde kıp kırmızı olduğunu farkettim.

"Şşt! Geçti gitti sana bişey yapamaz"

Sadece titriyordu ve ağlıyordu.

"Tamam tamam.."

Sarıldım ve ağlamasını dinledim sadece. Ufak çaplı bir sinir krizi geçiriyordu sanırım.

"Anlatmak ister misin?"

Diye sorsum. Kapının önündeki merdivene oturttum.

"Biraz bekle kıpırdama derin nefes al.."

Deyip hızla marketten su aldım. Kapağını açtım ve eline tutuşturdum.

"Sakin sakin.. iç bi yudum"

Bi kez içtikten sonra sadece tek bi kelime söyledi.

"Teşekkür ederim.."

Gözlerimi yavaşça kırptım.

"Sorun yok..ne demek"

Dediğimde hafifçe tebessüm etti.

"Ailen yok sanıyordum?"

Dediğimde olumlu kafa salladı.

"Kısmen yok. Terkedilmekle kalmadım evden kovdular. O gelende korumaydı. Babamla aram iyi deyilde. Annem'de hasta beni görmediği için..
babam onu görmeme müsade etmiyor ama ben ona gizlice alışveriş yapıp kapısına götürüyorum. "

Nefes verdim.

"Yaşadığımı bilmesi yetiyormuş.. öyle söylemişti"

Elimi hızla alnıma çaktım.

"Oha ne oldu?!"

Niall'ın sesi ile eline su şişesini tutturdum.

"Arkadaşınla ilgilen iyi değil.. ben gidiyordum zaten"

Dediğimde aniden bana seslendi.

"Ş-şey Teşekkür ederim.. ama bir daha kendinizi benim için tehlikeye atmayın."

Olumlu kafa salladım ve evin yolunu tuttum. Birde hala mütevazi olmaya devam ediyordu. Bu çocuk ne yaptı da istenmedi?

THE SUNFLOWERS (larry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin