5. Bölüm: Cam Kırıkları

166 136 10
                                    

5.Bölüm: Cam Kırıkları

The Neighbourhood - Fallen Star-

,



Düşüncelerim ölüm çukuruna hapsolmuş kurtarılmayı beklerken, zihnim müstehcen bir ifadeyle olan biteni izliyordu. Akrep, yelkovanı kovalarken dakikalar birbirini öldürüyor, saatler kendinden geçmiş bir ifadeyle yavaş bir şekilde etrafı turluyordu. Bundan memnuniyet duyan zaman hızla geçmeye devam ederken bir şey oldu.

Zaman durdu.

Herkes olduğu yerde kalırken ortaya düşen sessizlik gökyüzünü ürküttü. Zaman olduğu yerde durdu, buna kayıtsız kalan Tanrı merakla etrafı inceledi. Sessizlik peydah olmuş sokaklarda artık özgürlük vardı. Kimse kimseyi öldürmüyor, kimse kimsenin hayatına müdahale etmiyordu.

O an tekrar akrep yelkovanı kovalamaya başladı. İnsanlarsa hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etti.

Gözlerim bu anın gerçekliğiyle kapanıp açıldığında karşımda gördüğüm beden sarsılmamı sağladı. 

Bize ait dedigimiz şarkılar olur insanlarla aramızda, bizim bildiğimiz ama kimsenin anlamadığı kelimeler gizli saklı gittiğimiz yerler olur ve ne zaman kullanılsa size onu hatırlatır. Kayıp vermek zordur ama ben elimden kaybetmiştim, adeta bir şans verilmişti bana; ya kavanozun içinde olan kızı kapağını açarak özgürlüğüne kavuşturacaktım ya da daha sıkı kapatıp ölüme terk edecektim. Bense kapağı hafif açtım, çıkabileceğini düşüneceği ama her yeltenişinde ölüme gittiğini bilmeden. Özgürlüğüne ulaştığı sandığı an o kavanoz kendiliğinden kapandı ve o kendi ölümüne sebep oldu.

Eğer düşüncesizce çırpınmasaydı kurtulabileceği esaretten acımasızca kendi infazını getirdi, ona yaşama şansı tanıdığımı düşünmüş ve bu onu heyecanlandırmıştı. Önce onu çıkmayacağına inandırmış ve öldürmüştüm daha sonra yaşayabileceğini göstermiştim, daha sonraysa kendi kendine acı çekerek ölmesini sağlamıştım.

İnsanlarda böyle değil miydi?

Duygularımızın içinde yaşadığımız esaret bizi günden güne öldürürdü hiç yaşamayacağımı sanırdım daha sonra bir sevgi kırıntısı sarardı bedenimi ve istemsizce sarılırdım ona tüm gücümle, bunun beni daha çok öldüreceğini nereden bilebilirdim ki? Ve belki de en kötü duygu seni yaşatacağına inandığın sevgidir, en mutlu insanı da yapar seni en dibe de sürükler geçmişini.

O kavanozda kilitli kalmış bir kelebek bendim meğerse, kaçtığım sevgiye esir olmuşum kurtulmayı beklerken kaybolmuşum, fark etmeden bir kırıntı sevgiye muhtaç kalmış özgürlüğünü aramaya başlamıştım. Ama bir kelebek bir gün çırpınsa diğer gün kaderi öldürürdü onu, yaşayacağı günleri de kurtulmaya çalışırken harcamıştı. Belkide kelebeklerin ömrü iki gün kadardır ve insanlar daha az yaşadığını sanır.

Binlerce yılın varken biraz sonra öleceğini hissetmen gibi bir şey.

"Kalbe giden yol o güzel ellerinde taşıdığın damarlardan geçer." demişti ve bir süre boyunca elleri parmaklarımı sıkı sıkıya sarmıştı. Içimde verdiğim binlerce savaşın altından kalktığım gibi şimdi ayağa kalkabilir ve o davete giderek hiçbir şey olmamış gibi devam edebilirdim bunu çoğu kez yapmıştım, ama sanki tüm gücüm alınmış ve dizlerimin üzerine nasıl kalkılır onu dahi unutmuştum.

SOLARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin