"Emir senin kaçman lazım hemen"
Emir sıkıntıyla iç çekti.Gerginlik bütün yüzüne yayılmıştı."Nereye kaçabilirim İpek?Küçücük odanın içindeyiz"
Dışarıdan gelen sesler her dakika artıyordu.Buraya doğru geliyorlardı.Derin bir nefes alıp cama doğru yürüdüm.
"Cam,camdan atla Emir"
Emir şaka mı bu der gibi bana baktı."İpek deli misin burası 2.kat.Ayrıca hastane bahçesine atlamam sencede biraz dikkat çekmez mi?"
Hah abim şu an hastaneyi dağıtırken camdan atlaması dikkat çekmez miymiş?
"Diğer ihtimal beynine kurşun yemen.Hemen camdan atla.Ben dışarı çıkıp bir seyler uydurucam"
İtiraz etmesine fırsat vermeden Dudağına küçük bir öpücük kondurup,derin bir nefes alarak koridora çıktım.Koridorun sonunda ortak alanda abim ve sayamadığım kadar çok koruma vardı.Abim bana arkası dönük sürekli bağırıyordu.Daha beni farketmemisti.Beynim bana adeta kaç emri veriyordu.
Korumalardan biri beni farkedip boğazını temizledi.Abim arkasını döndü ve beni gördü.Gözlerindeki sinir elle tutulur cinstendi.Ben bu sinirin altında eriyip yok olurdum.Abim eliyle gel işareti yaptı ve ellerini pantolonunun cebine koydu.Korkudan ölünür müydü?Yoksa ben ilk örneği mi olacaktım?
Olabildiğince yavaş adımlarla yanına ulaştım.Kafamı yere eğdim.Yüzüne bakınca kaçasım geliyordu.Çenemi kaldırıp gözlerini gözlerime dikti.O kadar karanlık bakıyordu ki o küçük odaya kaçmak istiyordum.
"Abi been..
Elini kaldırarak beni susturdu ve kendine çekti.Kulağıma fısıldadı.
"Kes sesini.Eve gidene kadar ağzını açma"
Ağlamaya başlamıştım bile.Abim kolumdan tutup arabaya sürükledi.Kapıyı
açıp beni içeri fırlattı.Kendi de binince araba hareket etti.Stresten karnım ağrımaya başlamıştı.Ne diycektim şimdi?Çaktırmadan abime bakmaya çalıştım.Dümdüz,ifadesizdi.Gerçekten sinirlendiğinde hep böyle olurdu.Eziyet gibi geçen yolculuğun sonunda nihayet araba durduğunda abimin sesini duydum."Çalışma odasına çık.Beni bekle"
Bu sefer bitmiştim.Neden bu kadar kızmıştı ki?Açıklama yapmama bile fırsat vermemişti.Hem sadece 10 dakika ortadan kaybolmuştum ben.Ne ara bunlar olmuştu?Mantıksızdı.Bir seyler dönüyordu.
Çalışma odasına girip,masanın karşınında ki büyük deri koltuğa oturdum.Telefonumu çıkarıp Emir'e mesaj attım.
"İyi misin?"Odanın kapısının çat diye açılmasıyla ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı.Aceleyle telefonu çantama,çantamı da koltuğun arkasına attım.Engin abim masanın arkasındaki geniş koltuğa oturdu.Gözlerini gözlerime dikti.O kadar farklı bakıyordu ki sanki kardeşine değil de düşmanına bakıyordu.Dün akşamdan o kadar farklıydı ki.Sadece 10 dakika ortadan kayboldum diye miydi bu sinir?Artık iyice kafayı yemişlerdi.Kontrol manyaklığının da üst seviyesiydi bu.
Kapının tekrar açılmasıyla gelene bakma gereği duymadım.Yağiz abim de masanın önündeki koltuklardan birine oturunca Engin abim nihayet konuşmaya başladı.
"Anlat"
Öyle bir tonla söylemişti ki doğumumdan itibaren her şeyi anlatasım gelmişti."Aaabi ben cok bunalmıştım.Hastaneden sonra biraz gezmek istedim.Korumaları atlatmak için de saklanıyordum"
Bravo sana İpek artık düşünmeden bile yalan söyleyebiliyorsun.Engin abim yalandan gülümsedi.Kapının çalmasıyla abimin gülüşünün altında ki sinirini gösteren sert sesi duyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çarpışma■
ChickLitGöz yaşlarım çoktan akmaya başlamıştı.Biliyordum bırakmayacaklardı.Görüş açımı bulanıklaştıran yaşları silerken çembere dahil olan iki kişiyle korkum tavan yapmıştı.Gelmişlerdi.Kim mi Engin ve Yağız Aladağlı.Abilerim.Bir zamanlar siyahla beyaz kadar...