Bölüm 4-- İHANET

208 19 8
                                    

Arkadaşlar merhaba! Derslerim çok yoğun olduğu için bölümlerde gecikmeler olacak. Bu konuda anlaşalım. İyi okumalar. Bol vote ve yorum gelmeden de yeni bölüm yayınlanmayacak.

Blair MİKAELSON

 O beni evde öylecek bıraktıktan sonra Elena'nın evinde kendime pijama seçip oturmaya başladım. Kapı çaldı ikimiz de merak içinde sesleri dinledik.  Derken annem geldi ve bu büyüyü bozdu.Geç kaldığım için kızdığı belli olan yüz ifadesiyle arabayı gösterdi.  Daha sonra ev hapsi aldım. Bu da yetmezmiş gibi annem ve babam kardeşimi başıma bırakarak yurt dışına çıktılar. Bu konuda tabiki bize güvenmiyorlardı daha doğrusu bana. Kardeşimle aramızdaki sürpriz yakınlaşmadan haberleri olmadığından birbirimizi mutlaka yetiştireceğimizi düşünmüşlerdi. Hristiyan ve zengin ailelerin yaptıkları din toplantılarıydı bunlar. Her yıl yapılırdı. Aslında biz de giderdik ama ev hapsinde olunca beni layık görmediler sanırım. Sonra Tom'un da başı yandı, gidemedi. Ben odamda psikolojik bunalıma girerken sevgili kardeşim de sanki Jason benim siyah phorche'li prensimmiş gibi beni kurtarması için onu aradı

- Yetiş Blair sıkıntıdan ölecek!

Ondan zar zor kurtulmam yetmiyormuş gibi daha başıma sarmasa olmazdı sanki. İşin garibi o da geldi. Arka kapıdan kardeşimin yardımıyla girdi ve odamın kilitli kapısını kırarak bana giyinmemi ve dışarı çıkacağımızı söyledi. Ben de dediğini yaptım. Onun yanında iyi görünebilmek için annemden sakladığım şortumu ve baskılı tişörtümü çıkardım. 

- Bu olur.

Giyineceğim için çıkmasını işaret ettim ve gözlerimi kapıya diktim. O ise bunu anladığı an yatağıma oturup beni izlemeye başladı. Kafam o kadar dağınıktı ki kafamı kaşıyarak ona boş gözlerle baktım. 

- Giyinmemi istiyorsan çık.

- Bu odadan kurtulmak istiyorsan giyin.

- Burada ömrünü çürütmek istemiyorsan çık.

- Çıktığımızda benim tarafımdan başına bir şey gelmesini istemiyorsan giyin.

- Çık!

- Giyin!

En sonunda ateş saçan gözlerine karşı teslim oldum ve ona arkamı döndüm. Pijamamın üstünü çıkardığımda kendimi feci şekilde savunmasız hissediyordum. Kafam dalgındı dedim ya bu yüzden tişörtün kafama geçirmem gereken kısmını aşağıda tutuyordum ama bunun farkında değildim. Derken konuşmaya başladı.

- 1.'si tişört giyerken kafanı alttan sokmalısın. 2.'si de yeşil iç çamaşırı giyecek kadar ne yaşadın?

Ne! Yeşil mi?

- Ya ne bileyim ben! Farketmedim. Yeşil ne alaka onu da bilmiyorum. 

Üstüme başıma bakarken yolunda gitmeyen o şeyi fark ettim. Benim iç çamaşırım yeşil değildi. Aslına bakarsanız giymemiştim!  Utançtan yanaklarım al al oldu ve ne yapacağımı şaşırdım. Omzumda onun nefesini hissettim.

- Kıpırdama.

Zaten kıpırdayamıyorum. Çekmecemden aldığı siyah straplez çamaşırımı giydirdi.

- Bekle.

Bekledim. Arkamda devam eden hareketlilikle tüylerim diken diken oldu. Üstünde Jason'un resminin olduğu beyaz ve mis kokulu bir tişört üzerimde duruyordu. Öylece kalakaldım. Arkamı döndüğümde o yoktu. Kapıdan Tom bana bakıyordu.

- Tanrım bu adam bir harika!

- Nerede o ?

Odamdan çıktım ve diğer odaları dolaşmaya başladım. Evimiz gerçekten büyük ve labirente benzer bir evdi. Odalarda onu göremedim. Ben ne yapmaya çalıştığını düşünürken onu benim odamı karıştırırken yakaladım.

LOVE AND SMOKE (Aşk ve Duman -1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin