Blair MİKAELSON
Etrafıma şaşkın bakışlar saçıyordum. Paul uzandığı yerden kalkmıyordu. Bayılmıştı sanırım. Karşımdaki celat tipli bu herif ise büyük bir zevkle eserine bakıyordu. Ani bir hareketle arabanın ön koltuk kapısını açtı.
- Evime gitmek istiyor musun?
Kız kafasını sallamakla yetindi.
- Güzel, o zaman şu çocuk kılıklı sarı çiyanı haklaman gerekiyor.
Çocuk mu? Sarı çiyan mı? Ben 17 yaşında ve gayet de seksi bir kızım tamam mı? diye bağırmak geldi içimden. Ama tabii şaşkınlıktan ağzımı bir türlü açamamıştım. Yanımdaki korumanın ağzına etmekle kalmamış, bir de üstüme kızıl drakula salmıştı. Kız arabadan inip bana doğru yürümeye başladı. Ağzımdan çıkan sözlerden habersizdim ama çaresiz oluşum her halimden belliydi.
- Bak, benim sizin gibilerle uğraşacak vaktim yok.. Eve çok geç kaldım.
Bu cümleyi kurduğumda ukala bir kahkaha attı. Çocuk hakaretini kanıtlamıştım resmen. Ne zavallıyım ben böyle!
- Ayy.
- Kavga havamda değilim. Tek istediğim evime gitmek. Rahat bırakın beni.
İki elini ileri geri sallayarak beni yanına çağırdı. Gitmek istemedim. Bakışları sertleşince birkaç adım attım. Cebinden bir kağıt çıkardı ve bacağından destek alarak bir şeyler karaladı.
- Eve gitmek istiyorsun demek. Bak seni şu altımda gördüğün,
Bu arada arabanın önünün üstüne oturmuştu.
- Bebekle 5 dakikada evine yetiştirebilirim. Ama bunu yaparsam sana iyilik etmiş olurum. Tahmin edersin ki benim gibi adamlar çocuklara durduk yerde iyilik yapmazlar. Sende bunu karşılığında sana mesaj attığımda gece yarısı bu adreste olursun.
Kağıdı elime sıkıştırdığında açık olan ağzım aklıma geldi ve hemen kapattım.
- Sen delirmiş olmalısın! Şu halime bir bak. Sana fahişe gibi mi görünüyorum!
- Bana . Sesini . Yükseltme .
Öyle tane tane konuşmuştu ki bunu söylerken ağzımın dibine girdiğini anlayamamıştım. Kafamı geri çekip ağır sigara kokusundan kurtuldum. Sigarası mentollü olmalıydı.
- O halde daha sakin söylemeliyim. Ben kimsenin evine gitmem.
- O halde artık burda oturup otostop çekersin.
Aman Tanrım haklıydı! Burdaki adamlardan biri beni gece gece evime değil çöp konteynırlarının olduğu bir yere götürür ve böğürtürdü. Bunu göze almak bir yana karşımda duran tip de pek güvenilir değildi. Elena ise kim bilir neredeydi ve onu bulmaya çalışırken daha büyük belalara bulaşmak da istemiyordum. Mantıklı düşünmeliydim. Bu kızı haklayabilirdim. Bu da başka bir bela daha demekti. Anneme bu saatte nerede olduğumu açıklayamazdım. Hemen eve gitmeliydim. Başka şansımın olmadığını farkettim. İstemsiz bir şekilde elbisemi aşağı çektim. Aklımca eteğimi uzatmaya çalışıyordum. Bu hareketime gülümseyerek yanıt verdi. Cevabımı anlayacak olmuş ki mal gibi dikilen kızıl saçlı kıza seni ararım işareti yaparak kapımı açtı. Bende mahzun gözlerle Paul' a baktım. Zavallı.
Kalksana ayağa! Ben sana güvendim be! Hemen diktin nalları!
Arabaya bindiğimde şaşırtıcı derecede içeride sigara kokusundan eser yoktu. Elimde sıkarak buruşturduğum kağıt hala okunabilir haldeydi. Daha şimdiden beni eve bırakırsa onun evine nasıl gitmem onun planlarını yapıyordum. Kaçış yoktu çünkü beni eve bırakırken ev adresimi öğrenmiş olur ve gece gece anneme çok güzel masallar anlatabilirdi. O da bu masallara aksiyon katıp benim üzerimde uygulardı. Tam da rahibelere yakışır bir cenaze töreniyle, küllerim denize saçılırdı. Gözlerimi dehşetle açtım. Bana baktığından habersizdim ve irkildim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVE AND SMOKE (Aşk ve Duman -1)
ChickLitİlk Yalan - Peki bir şey soracağım, beni sigara kadar sevebilir misin? Yüzünü buruşturdu. - Saçmalama tabi ki de o kadar sevmem. Bana karşı bu kadar dürüst ve odun olmasına alışmaya çalışıyordum. Balkonun kapısını açıp yatağa onun yanına döndüm. Yı...