2

1.2K 136 99
                                    


"Hey! Taehyung biraz bekle, dinlenmem lazım."

Sesini duyup arkamı döndüm. Ellerini dizine koyup eğilmiş derin nefes alıp veriyordu. Onunla okul bahçesinde oyun oynamak en güzel aktiviteydi benim için.

İkimizde koşmaktan soluk soluğa kalmıştık. Yavaş yavaş yürüyerek yanına ulaştım. Elimi omzuna koyup.

"Pes ettiğine göre sanırım ben kazandım."

Cümlemden sonra onu sinir edecek gülüşümü takındım yüzüme. Hızlıca kafasını kaldırıp yüzüme baktı ve konuştu.

"Kim demiş pes ettiğimi! Yorulamazmıyım canım, dün sende aynı şeyleri yapmıştın. Ama bak ben bir şey diyormuyum?"

Cümlesini tamamlarken  o kadar tatlı konuşuyordu ki. Duyamıyordum onu, rüyada gibi hissediyordum.

Kafamı iki yana sallayarak kendime geldim. Onu sinir etmeye bayılıyordum. Ama o zıt olarak bu durumdan hoşlanmıyordu. Yine de okulda tek en iyi anlaştığı ben olduğum için bir şey söyleyemiyordu.

"Kim demiş sana birşey deme diye. Deseydin canım, o zaman da belki sen kazanmış olurdun."

Kollarımı önümde bağlayarak. Bir sağa bir sola sallandım.

O da ellerine beline koymuş hafif çatık kaşlarıyla bana bakıyordu.
Sonra her zaman olduğu gibi dayanamayıp bahçenin ortasında kahkaha atmaya başlamıştık. Etraftakiler çok tuhaf bakışlar atsalarda biz umursamıyorduk.

Çünkü tanıştığımız günün sabahı kimsenin bizi üzemeyeceğine ayrıca birbirimizi de üzmeyeceğimize dair söz vermiştik.
İnsanların karşısında güçlü durmalıydık, bize yakışan buydu ve biz sonuna kadar buna inanıyorduk.

Kahkaha atmayı kesip hafif kıkırdayarak söze başladı.

"Şuradaki banka oturmaya ne dersin? Hem iyi sen kazanmış ol, ama bir dahakine ben kazanıcam görürsün."

Ağzımdan havaya doğru bir 'hah' sesi çıkardım.

"Peki oturalım ama kim demiş senin kazanacağını, hem sen bana kıyamazsın kii."

Cümlemi tamamlarken ellerimi yanaklarına koyup sıktım.
O da yüzünü ekşiterek geri çekildi. Sonra ilerideki bankı işaret etti.
O tarafa doğru yürüdük. Oturduğumuzda sadece ileriye bakıyorduk. Ben yerimde duramayıp ayaklarımı sallamaya başladım. Normalde rahatsız olması gerekiyordu ama o sadece susmayı tercih ediyordu.

Kendi düşüncelerimizde bağırırken, dudaklarımızla susmaya devam ettik.

En son, artık dayanamayıp bir soru sordum.

"Sence ileride yani yıllar sonra da beraber olabilecek miyiz?"

Sorduğum soru karşısında önce derin bir nefes aldı sonra cevapladı.

"Hiç ayrılmayalım olur mu? Kimse bizi ayıramasın."

İçimden umarım ayrılmayız diye düşünmeden edemedim.

Yaklaşık 3 dakikadır oturuyorduk. Karnım acıkmıştı. Daha fazla dayanamayıp..

"Yemekhaneye inmeye ne dersin? Ben acıktım, sen acıkmadın mı?"

Önce bana döndü sonra okula bakıp hafifçe gülümsedi.
Neden gülümsediğini anlayamamıştım.
Sanırım gerici ortamı bozmak istiyordu. Bende karşılık vererek gülümsedim.

"O zaman kalkalım, bende acıktım."

Mutlulukla banktan kalktım. Acıktığımı ona ben söylemiştim ama o önden koşarak gidiyordu bile.
Arkasından yetişmeye çalıştım.

Sensitive ۵ Kim TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin