3

1K 120 71
                                    


Tarih= 29.12.2012

Cevapları çaktırmadan kulağıma söylerken bu işi özenle yapıyordu. Matematik dersinde oldukça iyiydi. Bir soruyu pratik bir şekilde hemen çözebiliyordu.
Onun aksine ben çözmekte zorluk çekiyordum.

Hocanın bize dağıttığı fotokopileri umursamıyordum pek. Çünkü yanımda zaten cevapları veren birisi vardı. Ama benim umursamayışım onu bir hayli kızdırıyordu.

"Ben cevapları veriyorum diye umursamıyorsun ama bunun bir de sınavı var o zaman ne yapacaksın?"

Sorduğu soruyu kızgın bir şekilde söylemişti. Sonra kafa sallayarak önünde döndü.

Bu haline o kadar çok gülesim geliyordu ki, kendimi zor tutuyordum. Jennie'nin ciddiyeti muhteşem bir şeydi.

"Sınavda da yine sen varsın yanımda, niye endişeleneyim ki? "

Haklı olduğumu düşünüyordum. O varken herşey kolaydı.

"Ne yani ben varım diye hiç bir şey yapmayacak mısın? Diyelim ki ben yokum ve sen sınava tek girdin ne yapacaksın o zaman?"

Düşünür gibi yaptım sonra aklıma hiç ayrılmayacağımız için verdiğim söz geldi ve kendimi tutamayıp söyledim.

"Hatırlıyor musun, birbirimize söz vermiştik-"

Ben daha cümlemi tamamlayamadan.

"Hatırlıyorum tabiki." dedi.

Bi an düşüncelerimi okuduğunu düşünmedim değil.
Devam ettim.

"İşte bu sebeple hiç korkmuyorum."
dedim. Alay eder bir şekilde.

Dudakları hafif yana kıvrıldı. Sonra önüne dönüp tekrar çözmeye başladı.

-

Zilin çalma sesi kulaklarımızın içine doluyordu. O kadar tiz bir sesti ki, rahatsız ettiği kadar, mutlu da ediyordu. Çünkü zil sonuçta, can kurtaran sesi.

Eşyalarımı toplayıp Jennie'ye baktım o çoktan toplanmıştı beni izliyordu.

"Ne o çok mu yakışıklıyım?"

Ağzından bir 'hah' sesi çıkartıp başka tarafa döndü ve ilerlemeye başladı. Bu durum gülmemi sağlamıştı.

Peşinden ilerledim biraz ilerideydi adımlarımı hızlandırdım. Tam yanına yaklaşacağım sırada durdu.
Neden durduğunu anlamak için bir an önce yanına gittim.

"Neden durdun, yürüsene odaya gidelim."

Öylece bakıyordu. Elimle bir kez dürttüm, kendine geldi.
Sonra elimden tutup odaya sürüklemeye başladı.

"Dursana yavaş ol biraz, bileğimi acıtıyorsun."

Sonunda odaya gelmiştik. Eliyle kapı kilidini işaret etti. Hemen anahtarı çıkartıp açtım ve içeri girdik.
Benimle hala konuşmuyurdu ve ben ne olduğunu aşırı derecede merak ediyordum.

Merakıma yenik düşüp sordum.

"Ne olduğunu söyleyecek misin?  Koridordan odaya kadar sürükledin beni ayrıca hâlâ neden orda dikili kalıp bir şey söylemediğini anlamaya çalışıyorum."

En sonunda tüm söylemek istediklerimi söylemiştim. Rahatlamıştım doğrusu. Kendi yatağımdan kalkıp onun yatağına doğru ilerledim.
Yanına oturup gözlerinin içine bakmaya çalıştım.
O da kafasını kaldırıp söze başladı.

"Koridorda yürürken yanımdan geçen çocuklardan duydum. 3 gün sonra evlatlık için bir çocuk alacaklarmış."

Ne diyeceğimi bilmiyordum. Öylece yüzüne baktım. Devam etti.

Sensitive ۵ Kim TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin