15 Final bölümü..

1K 103 85
                                    

-

Yutkundum ve Rosé 'nin kolunu dürtüp dikkatini çektikten sonra konuştum.

"Benim lavaboya gitmem gerekiyor."

"Jennie iyi olduğuna emin misin, bu kaçıncı gidişin?"

Dudaklarımı ısırarak kafamı salladım ve sandalyeden kalktım. Lavaboya ilerlemeye başladığımda bir elimi karnıma götürdüm ve hafif sıkarak yüzümü buruşturdum.

Yemin ederim, karnıma bıçak saplanmış gibi ağrıyordu.

Lavaboya girip boş bir kabin buldum ve işimi hallettikten sonra ellerimi yıkamak üzere çıktım. Karnımın acısı yine kendini gösterirken dudaklarımı sarkıttım ve musluğu açıp ellerimi yıkamaya başladım. Regl ağrısı kadar kötü bir şey olduğunu sanmıyordum.

Ellerimi kurulayıp çıktıktan sonra derin bir nefes verdim ve bizim masayı görünce hafifçe gülümseyip oraya ilerledim. Gözüme çarpan bedenle gözlerimde parıltılar çıktığına emindim.

Yırtık siyah pantolon ve beyaz bir sweat giymişti. Kulağından dikkat çekici küpeler sarkıyordu ve saçları dağınıktı. Bu sade hali bile nefesimi keserken sakin olmaya çalışarak masaya ilerlemeye devam ettim.

Gözleri bana değdiğinde yüzünde anlayamadığım bir ifade vardı. Biz masadayken beni görmeden masadan kalkmıştı ancak şimdi farketmiş gözüküyordu. Gülümsememi bozmadan sandalyemi çektim telefonumu çıkartarak not defterine girdim. Kolumla dürttüğüm Rosé 'nin dikkati bana dönerken telefonumu ona gösterdim ve yazdığım yazıyı okumasını bekledim. Kendimizce bulduğumuz bir şeydi bu, dıştan söyleyemediklerimizi not defterine yazıp birbirimize gösterirdik her zaman.

'Gözlerimden kalp fışkırmıyor değil mi, iyi gözüküyorum?'

'Gayet iyi gözüküyorsun ama çok gülümsedin, düzelt şu ifadeni.'

Telefonu bana uzattığında okuduğum yazıyla dudaklarımı birbirine bastırdım ve düz bir ifade takındım. Gözlerim etrafta gezinirken onun hâlâ bana baktığını hissediyordum ve bu hiç yardımcı olmuyordu.

"Burada böyle oturacak mıyız? Tanışalım. Ben Park Jimin."

Bakışlarım sarı saçlı çocuğa dönerken istemsizce gülümsedim ve cevap verdim.

"Sizin tanıtmanıza gerek yok, emin olun sizi siz kadar iyi tanıyoruz."

"Yok be. O kadar ünlü bile değiliz."

Yoongi konuştuğunda tek kaşımı kaldırdım ve kafamı iki yana salladım.

"Ne demek ünlü değiliz? Sizin kırdığınız rekorlardan falan haberiniz yok sanırım."

Rosé benim gibi şaşkınlığını belli eden bir sesle konuştuğunda kıkırdadım. O hiç konuşmadığında yavaşça bakışlarımı ona çevirdim.

Gözünü kırpmadan bana bakıyordu.

Ben ufak bir şaşkınlık geçirirken yutkunduğunu gördüm. Kafasıyla arka tarafı işaret ettiğinde beni çağırdığını anladım ve hafifçe kafamı salladım. O ayaklanırken Rosé bana dönmüştü. Ona dönüp 'ben gidiyorum' diye fısıladıktan sonra ayağa kalktım ve onu takip etmeye başladım.

Bulunduğumuz yerin bahçesine çıktığımızda biraz daha köşelere ilerledikten sonra durmuştu. Ona yetiştikten sonra bende durduğumda tam anlamıyla bana dönüp bakmaya devam etmiştim. Kaşlarımı kaldırdıktan sonra dudaklarımı yaladım.

O böyle baktıkça kalbim tekliyordu.

"Sen, görmeyeli..."

Sonunda sesini duyduğumda gözlerimi gözlerine kenetleyip devam etmesini bekledim. Hafifçe öksürdükten sonra devam etmişti.

"Güzelleşmişsin. Hemde fazlasıyla."

Nefesimi tutarken bana bir adım atmıştı. Bir şeyler söylemek istiyordum ancak onun sesine, konuşmasına doyana kadar o konuşsunda istiyordum.

"Özlemişim."

Kollarını bana sardığında şaşkınlıktan karşılık verememiştim.

O cidden beni unutmamış mıydı?

"Taehyung ben..."

Kaşlarını çatarak benden ayrıldığında dudaklarımı ısırarak devam ettim.

"Sen beni unutursun sanmıştım. Çünkü ünlüsün ve biz ayrılalı yıllar oldu. Unutman kolay olur sanmıştım, veya beni tanımazsın falan. Hem, hâlâ bana kızgın olduğunu düşünüyorum. Seni orada tek başına bıraktım hani..."

Bakışlarımı ayaklarıma indirerek cevabını beklerken beklemediğim bir cümle gelmişti.

"Ben seni asla unutmam Jennie. Bu mümkün bile değil."

Yavaşça ona baktığımda devam etmişti.

"O gün içinde sana kızamam çünkü hakkım yok. Sen kabul etmesen bile gitmeliydin, elinden bir şey gelmezdi. Sırf bunun için sana kızacak kadar alçalmadım."

"Ben o anlamda demedim..."

"Jennie."

Uyarıcı ses tonunu duyduğumda dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ben gerçekten geçmiş hakkında konuşmak istemiyorum. Geçmişi elbette unutamam ama hatırlamakta istemiyorum. Biz sadece şu ana bakalım. Birlikte mutlu olmaya."

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Benim minik Mochileriim uupuzun bir aradan sonra tekrar yb atıyorum :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Benim minik Mochileriim uupuzun bir aradan sonra tekrar yb atıyorum :)

Umarım beğenerek okuduğunuz bir bölüm olmuştur. 🍡

Buraya bir kaç kişiyi etiketlerseniz acayip sevinirim, etiketlemezseniz de yine de sağolunn 🌟

Sensitive ۵ Kim TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin