Seokjin o sabah odasının kapısını açtığında, her zaman yaptığı gibi kahve söylemek için telefona yöneldi.
Ancak ahizenin hemen yanında yanıp sönen kırmızı ışık, birisinin ona mesaj bıraktığının göstergesiydi. Bu nadir olurdu, çünkü saat gerçekten erkendi.
Bir eliyle ahizeyi kaldırıp kulağına yerleştirirken, bir eliyle de tuş takımında mesajları dinlemek için yapılan tuşa bastı.
"Seokjin merhaba. Bu saatte sana mesaj bıraktığım için üzgünüm. Ben Joohyun. Bu akşamki doğum gününü unutmuş olabileceğini düşündüm. Yerin'in vaftiz anne ve babası olarak orada olmalıyız. Seni hiçbir yerde görmek istemiyorum olabilirim ama Yerin ile ilgili etkinlikler buna dahil değil."
Seokjin ahizeyi kapatırken yüzünü buruşturdu. "Sanki ben seni görmek isterim de!" diye mırıldandı.
Joohyun ile yıllar önce tanışmışlardı. Joohyun Hee Jin'in yakın arkadaşıydı. Hee Jin'in sevgilisi Jin Wook da Seokjin'in arkadaşı olunca tanışmaları kaçınılmazdı.
Hee Jin ve Jin Wook en yakın arkadaşlarının bir çift olmasının iyi bir fikir olacağını düşünmüş olacak ki, onlara bir buluşma ayarlamışlardı. Ancak bu son yüzyıldaki en kötü fikirlerden birisiydi. Asla anlaşamamışlardı. Birbirlerinden nefret etmişlerdi ve bir daha görüşmek istememişlerdi.
Ama bu imkansızdı çünkü Hee Jin ve Jin Wook önce evlenmiş, sonra da bir bebek sahibi olmuşlardı. O yüzden Seokjin kendi arkadaş grubundan çok Joohyun'u görüyor ve hayatının büyük kısmını onunla atışarak geçiriyordu.
Ahizeyi kapatırken yine de bu aramaya memnun olmuştu çünkü bu doğum gününü unutmuştu. Yerin'in doğum gününde olmasaydı Hee Jin ve Jin Wook'un ona neler yapabileceğini hayal bile edemiyordu.
Bugün öğleden sonra bir ameliyatı vardı, sabahtan ise polikliniği yoktu, sadece viziteye çıkması gerekiyordu. O yüzden önlüğünü üstüne geçirip çıkmaya hazırlandı. Erken çıkıp bebek için bir hediye de bakabilmeyi umuyordu.
O yüzden ameliyatından çıkar çıkmaz hastaneden çıktı ve bebek için hediye almak için mağazaların olduğu caddeye sürdü. Arabayı uygun bir yere park ettikten sonra, altın ürünleri satılan bir yerden bebek için güzel bir bilezik aldı. Güzel bir paket de yaptırdıktan sonra arabasına atlayıp eve sürdü.
Aslında inanılmaz yorgundu, tek yapmak istediği biraz dinlenmekti ama söz konusu Yerin'di. En sevdiği arkadaşı Jin Wook'un güzel kızı Yerin. O yüzden miniğin doğum gününe yeterince hazır olabilmek için üstüne krem bir keten pantolon ve lacivert bir gömlek geçirdi.
Çok oyalanmadan evden çıktı. Arabasını Jin Wook'un müstakil evinin önüne çekip bahçeye girdi. Evin içinden hafif bir müzik yayılıyordu ve ışıklar yanıp sönüyordu. Sanki yılbaşının daha neşeli hali gibiydi. Hızlı adımlarla kapıya ilerleyip zili çaldı.
Neşeli zil içeri yayılırken kapıyı açan kişi Joohyun'du. "Geldiğin için teşekkürler. Mesajıma cevap verme nezaketinde bulunmadığın için dinleyip dinlemediğinden emin olamadım!"
Seokjin içeri girerken cevapladı. "Bilirsin ki bana söz hakkı bıraksaydın cevaplardım. Ama sen zaten gelmemi buyurmuşsun!"
Sonra mutfağa yöneldi. Hee Jin, Yerin'i kucağına almış, onları çeken Jin Wook'u işaret ediyordu. "Kameraya bak, evet! Baban nerede?"
Seokjin onlara selam verdikten sonra pastaya mumları dikmekte olan Joohyun'a baktı. Kıza yavaşça yaklaşıp sordu. "Yardım lazım mı?"
"Mumları kendim dikebilirim sanırım." Bir kaşını havaya kaldıran kız, Seokjin'e bakmadan söyledi. Seokjin gülümseyip alaylı bir ses tonuyla söylendi. "Basit şeyleri yapabiliyorsun demek, anladım. Randevuda sohbet etmek senin için biraz karmaşık sanırım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh!Baby Series: My Sunshine✔
Fanfiction"Bunu biliyor muydun?" diye sordu Seokjin. Joohyun başını iki yana salladı. "Hayalini bile kurmadım." Seokjin beşikte onlara bakan küçük kıza baktı. "Merhaba gün ışığı. Yeni ailene hoş geldin." Oh!Baby Series {5} The fifth book.