Chapter 6: Beach and Sunny Day

671 71 48
                                    

Seokjin mahkeme salonundan içeri girince, uğuldayan kulaklarına rağmen içeri bir göz gezdirdi. Kalabalık onu her zaman geriyordu, yemin ettiği zaman bile tek düşündüğü bu işin bitmesi ve bir an önce evine dönmek ve yedilinin Vienna Pub'da onun için düzenlediği o partiye katılmaktı.

Neyse ki içerisi çok kalabalık değildi, fazla izleyici de yoktu. Hakim beyanlarını dinledi, bir kaç soru sordu. Daha sonra tam da avukatın dediği gibi ailenin yazılı beyanını kabul ederek Yerin'in velayetinin onlara verildiğini duyurdu.

Seokjin büyük bir rahatlama hissiyle Yerin'in bebek sabunu kokan saçlarına küçük bir öpücük bıraktı.

Sırtlarından büyük bir yük kalktığını hisseden ikili, hızlı adımlarla salondan çıktı. Avukatla vedalaşıp çıktıktan sonra, otoparktaki arabaya doğru yürüdüler. Seokjin bebek arabasını katlayıp bagaja koyarken muzip bir sesle güldü.
"Saat erken. Havalar da henüz soğumadı. Bunu kutlamak için sahile gitmeye ne dersin?"

Kapalı ama sıcak bir gündü. Hava yazın olduğu kadar sıcak olmasa da ılıktı. Bazen sıcak bir rüzgar esiyor, güneş bulutların arasından yüzünü gösteremese de kemikleri ısıtacak sıcaklığını gönderebiliyordu.

Joohyun onayladı. Kapıyı açıp oturur, kemerini takarken iyot kokusunu hayal ederek gülümsedi. Sahili eskiden beri severdi. Lisede, kalbini kıran herkesten kaçmak için koştuğu ilk yerdi.

Seokjin de kucağındaki Yerin'i oto koltuğuna koydu, ince müslin bezi bacaklarına örttü ve kemerini kontrol etti.

Yerin'le çok az zamandır beraberlerdi. Ama her hareketi, sanki yıllardır onunla ilgileniyormuş gibi otomatik ve mekanik hale gelmişti.

Sürücü koltuğuna geçip kemerini takarken bir yandan da radyoyu açtı. Scrubb'ın 'Close' şarkısı kısık bir sesle arabanın içine yayılırken kıvrak manevralarla arabayı otoparktan çıkardı.

Bir süre otobandan gittikten sonra sahil yoluna saptı. Joohyun camı hafifçe indirip derin bir nefes aldı. "Woah! Kore sahili! Bu kokuyu çok seviyorum.

Seokjin sahile kadar yalnızca şirin görünüşlü, ufak bir marketin önünde durdu. Joohyun'u arabada bırakıp ufak tefek bir şeyler almak için indi. Bu küçük moladan sonra engin maviliğiyle onlara gülümseyen sahile kadar durmadılar.

Güneş bulutların arasına saklanmış olsa da havanın ılık olması keyiflerini yerine getiriyordu. Sabah güneşiyle çoktan ısınmış olan sahilin beyaza çalan sarı kumları davetkar bir görüntüye sahipti.

Seokjin ve Joohyun arabadan indiler. Joohyun bebek arabasını alıp açarken, Seokjin de Yerin'i kucaklayıp tekrar arabasına koydu. Sıcak olmasına rağmen arada esen rüzgardan korumak için ince müslinini tekrar üstüne örttü.

Poşetleri de aldıktan sonra, bebek arabasını iten Joohyun'la güzel bir yer bulmak için yürüdüler.

İyot kokusunu duyabilecekleri kadar denize yakın ama kumların hala kuru ve sıcak olduğu bir yere yürüdüler. Seokjin uzun anorağını çıkarıp oturacakları yere serdi. Her ihtimale karşı Yerin'in bebek arabasının tekerleklerini de kilitledi.

Joohyun ile birlikte kuma serilmiş koyu renk kumaşa oturdular. Seokjin poşetin içinden iki şişe soğuk bira ve açacak çıkarıp ilk açtığını Joohyun'a uzattı. Kız hevesle gülümsedi.
"Kumsal birası. Bayılırım!"

Seokjin de gülümseyip kendininkini açtı ve hafif bir çınlama sesiyle şişeler birbirine çarptı. Seokjin burnuna dolan tuz kokusuyla hafifçe gülümsedi.
"Yunan halkının en büyük kahramanlarından olan ve 'Yunanların En İyisi' lakabına sahip olan Akhilleus'un, bir deniz nympha'sının oğlu olduğunu biliyo muydun? Denizin oğlu. Rivayete göre her zaman iyot kokusuyla dolu olurmuş. Deniz kokusu bana hep bu hikayeyi anımsatır."

Oh!Baby Series: My Sunshine✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin