Seokjin, Yerin'in küçük ellerini tutup bebeği kaldırırken gülümsedi. "Hadi bakalım kızım. Yürüyelim artık biraz."
Joohyun görse, "Yine mi?" diye dalga geçerdi kesin. Seokjin'in elini tuttuğu için bir kaç sarsak adım atabildi Yerin. Seokjin gülümseyerek başını salladı. "Aferin, aferin kızıma."
O sırada Joohyun telefonla konuşarak içeri girdi. "İtalya mı?" dediğini duyan Seokjin, başını kaldırıp kadına baktı.
Yüzü asıktı ve kararsız bir ifadeyle dinliyordu. Bir eliyle telefonu tutuyor, bir eliyle de belini sımsıkı kavramıştı. "Epey uzun bir süre. Ayrıca yapabileceğim bir şey mi bilmiyorum."
Seokjin sonunda tam önüne yürümüş olan Yerin'e kocaman sarıldı. "Aferin sana!"
Yerin keyifli mırıltılarla, bebek sabunu kokan başını Seokjin'in boynuna gömdü.
O sırada Joohyun telefonu kapatıp camdan dışarı baktı. Seokjin Yerin'in saçlarındaki bebek kokusunu içine çekerken sormadan edemedi. "Canın sıkkın görünüyor."
Joohyun bir süre konuşmadı. Neden sonra "Bir iş teklifi aldım." dedi.
Seokjin hala durumu kavramakta zorluk çekiyordu. "Mutlu olman gerekmez mi? Her gün iş teklifi almıyorsun sonuçta. Hem, ne tür bir iş bu?"
Joohyun sabırsızca söylendi. "Ne işi olabilir Seokjin? Kasaplık değil herhalde! Uluslararası Sanat Enstitüsü'nde Uygulamalı Resim Tekniği dersini vermemi istiyorlar. Ancak enstitü biraz uzak."
Seokjin, Yerin'i işaret parmağını sıkı sıkı kavrayıp ağzına götürüşüne gülümseyerek bakıyordu. "Hmm? Ne kadar uzak? Gwangju? Jeolla? Ilsan?"
"İtalya."
Seokjin'in gülüşü aniden dudaklarında dondu. Derin bir sessizlikten sonra dudakları, duygularını saklamak için büründüğü bir alaycılıkla kıvrıldı. " 'Biraz' diye nitelemek için fazla uzak olduğunu düşünüyorum?"
Joohyun ellerini saçlarından geçirdi. "Bu işi çok istiyordum. Yerin yokken başvurmuştum... Eğer o olmasa..."
Seokjin kızın işi istediğini duyunca daha çok üzülmüştü. Kendi kendine güldü. Gülüşünü duyan Joohyun başını kaldırıp ona baktı.
"Pardon." dedi Seokjin. "Kendimi tutamadım. Bu işi istiyorsan gidebilirsin. Yerin terkedilmeye alışık sonuçta, sen de gidebilirsin. Neyse ki ben hep yanında kalırım."
Sonra koruma iç güdüsüyle Yerin'i kucaklayıp merdivenlere yöneldi. Daha sonra salona tekrar dönüp baktı. Kızın yüzü iyiden iyiye asılmıştı. "Bu arada Joo, Hee Jin'in istediği bu değildi. Düşün bunu.""Biliyorum kahretsin! Biliyorum. Zaten o yüzden tereddüt ediyorum! Yerin olmasa bir saniye beklemezdim!"
"Tabi ki beklemezdin!" Aynı onunki kadar öfkeli çıkışı, Joohyun'u şaşırttı. "Arkanda bıraktığın şeyleri önemsemiyorsun. Yerin olmasa, Hee Jin'i ve Jin Wook'u arkanda bırakmakta tereddüt etmezdin. Beni... Beni de düşünmezdin!"
Joohyun tek elini ona doğru uzattı. "Seni neden düşüneyim Seokjin. Bensiz de yapabilirsin. Ama Yerin... Bana emanet, bana muhtaç!"
Seokjin, Yerin korkmasın diye elini bebeğin sırtında gezdirirken sesini alçalttı. "Yerin'i sevdiğin için değil de o sana muhtaç olduğu için gitmiyorsan, gitmen daha iyi. Hee Jin ve Jin Wook bize muhtaç olduğu için bize emanet etmediler onu, seve seve bakacağımızdan emin oldukları içindi. O yüzden, ona karşı bir mecburiyet hissediyorsan, gerek yok. Ben varım, Yerin sana muhtaç değil."
Joohyun tekrar konuştuğunda sesi çok bezgindi. "Bana destek ol, yol göster. Daha fazla yorma, taş koyma yoluma. İşimi zorlaştırıyorsun Seokjin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh!Baby Series: My Sunshine✔
Fanfic"Bunu biliyor muydun?" diye sordu Seokjin. Joohyun başını iki yana salladı. "Hayalini bile kurmadım." Seokjin beşikte onlara bakan küçük kıza baktı. "Merhaba gün ışığı. Yeni ailene hoş geldin." Oh!Baby Series {5} The fifth book.