Chapter 10: I Will Not Leave You

534 66 38
                                    

Seokjin en az iki adım uzağında oturan kıza ellerini çırptı. "Rin-ah! Hadi kızım."

Kızı yüreklendirmeye çalışarak tekrar denedi. “Hadi bebeğim. Bir yaşındasın, artık yürümen gerek. Yürü de bir ortalık yürüyüş görsün be güzellik. Hadi kalk ayağa.”

Yerin, sanki adamın cümleleri onu çok eğlendiriyormuş gibi kocaman gülümsedi. Sonra boncuk gözlerini yere çevirip avuç içlerini yere bastırıp emekleyerek Seokjin’in önüne geldi. Ve başardığı şeyi göstermek ister gibi ellerini parkeye vurup gülümsedi. “Eh?”

“Emekliyorsun, bu yeni bir haber değil ki.” Seokjin hayal kırıklığıyla derin bir nefes aldı.

“Onu rahat bırak.” Yanlarından geçerek mutfağa doğru ilerleyen Joohyun söylendi. Yarım dakika içinde, elinde sürahi ve bardakla çıkarken yine yanlarından geçip kendini koltuğa bıraktı. “İstediği ve hazır olduğu zaman yürüyecektir. Bunu benden daha iyi biliyor olmalısın.”

Seokjin söylediklerini es geçip gözlerini sürahiye dikti. “Neden sürahiyle geziyorsun? Su savaşları mı var?”

Joohyun gözlerini kıstı. “Korkunç beslenme tarzın yüzünden kilo alıyorum. Diyetteyim.”

Seokjin gözlerini hala yerde oturan bebeğe çevirdi. “Böyle saçma sapan şeyler yapmana hiç gerek yok Rin-ah. Diyet büyük saçmalık, ciddiyim. Ve şimdi lütfen kalkıp yürü de, teyzene neler yapabileceğini gösterelim.”

Bebek cevap olarak ellerini keyifle yere vurdu.

“Onu kucağına al. Kucak istiyor işte.”

Seokjin başını salladı. “Biliyorum. Ayağa kalkıp kendisi gelir diye bekledim ama-“ Bebeği kucağına alıp saçlarından öptü, “-yürümeye hazır görünmüyor. Eh napalım?”

Joohyun alaylı alaylı gülüp üçüncü bardağı içerken konuştu. “Anlayabilmene sevindim.”

Seokjin ona dil çıkarıp kucağındaki Yerin’e baktı. “Teyzenle ilgilenmiyorum. Tek odağım sensin. Söyle bakalım ne yapmak istersin?”

Bebek küçük parmağını ağzına götürdükten sonra etrafa baktı. Sonra ileride yerde unutulmuş olan bir kitabı gösterdi eliyle. “O!”

“Tamam, senin için alalım.”

Kızı yere bırakıp ayaklandı ve kitabı aldıktan sonra geri döndü. “Bakalım bu kitapta neler varmış?” Kitabı gelişigüzel açarak kızın önüne bıraktı. “Ah! Bak bir tavşan!”

“Tavşa?”

“Evet bir tavşan.” Seokjin gülümseyip kızın yanağından bir makas aldı. Yürümeye hazır olmayabilirdi ama konuşmaya son derece hazır gibiydi. Bu düşünce onu gülümsedi. Konuştuğunu, onlarla sohbet ettiğini hayal etti kısa bir an. Yemek masasında, akşam yemeklerinde edecekleri sohbetler gözünün önünden geçer gibi oldu. Sonra kızın ısrarla parmağını sayfaya bastırıp “Bu bu bu.” Demesi ile gözünü sayfaya çevirdi.

“O bir araba kızım.” Yerin başını salladı. Sonra tekrar parmağını arabaya bastırdı. “An-ne, bab-ba.” Dedi. Eş zamanlı olarak Seokjin’in içinde bir şeyler kırıldı ve Joohyun ile göz göze geldiler. Kızın gözünde de hüzünlü bir ifade vardı. Polis memurunun ve Yerin’in o zamanki bakıcısının anlattığına göre Yerin en son anne ve babasını evden çıkarken görmüştü. Evden çıkmışlar, arabalarına binmişlerdi. Ve bir daha asla dönmemişlerdi.

Oh!Baby Series: My Sunshine✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin