Lee Taeyong'un çoğu kahverengi ve krem rengi eşyalarla kaplı odası, pek düzenli sayılmazdı. Çekmeceler aralıklı bırakılmıştı, dolap kapakları tam kapanmamıştı, sandalyesinde asılı bir gömlek vardı.
Sanki birisi biraz sonra gelip hepsini düzeltecek gibiydi ama kimse gelmeyecekti.
Onlar hep öyle yarım kalacaklardı.
Tıpkı her anı yarım hissettiği hayatını yarım bırakan Lee Taeyong gibi.
Bazen düşünüyorum, hatta zamanın çoğunda.
Sesimle, diğer insanlar için ne yapabilirim? Sesimle birisini kurtarmam mümkün mü? Eğer mümkünse, Kirai'yi kurtarmak istiyorum.
Taşıdığım yük kendi vücudumun taşıyamayacağı kadar ağır. Sınırıma çoktan ulaştım, bu göğüs ağrısıyla yaşamam mümkün değil. Hiç olmazsa giderken Kirai'nin yüklerini de alıp öyle gitmek istiyorum.
Onu yüzüstü bırakıp kaçan bir korkak değil, ondan nefret eden hayattan nefret eden birisi olarak beni hatırlasın istiyorum.
Beni hatırlasın istiyorum.
Hikâyemiz şans eseri karşılaşıp arkadaş olan iki liseli olarak yarım kalsın istemiyorum, her şey yarım kalmış olsa bile. Bu, gerçekten yarım kalmış bir hikâye olsa bile o, bunu yarım kalmış olarak görsün istemiyorum.
Taeyong, önündeki kağıtta birkaç değişiklik yaptı ve kulaklıklarını takarak ses kayıt stüdyosuna girdi. Şarkıyı neredeyse tamamlamış, enstürmentali bitirmişti. Sadece bazı yerlere kendi vokallerini de eklemek istiyordu.
Bu sayede Kirai ona veda ederken, o da onunla birlikte şarkı söyleyerek genç kıza veda edebilecekti.
Kirai, benim mucizem.
Duymayan kulaklarıyla sesimi duyan, müziğin ne olduğunu bilmeyen hâliyle kusursuz şarkı söyleyen bir mucize.
Gitmeden önce onu iyice eğitmek, tamamen müziğe yönlendirmek istiyorum, bu sayede yeteneğini harcamayacaktır. Belki sağır bir vokal olarak ünlenir bile.
Onun rengarenk kuşaklarını ortaya çıkartıp parlaması için, sonsuza kadar yağmur yağdırmak istiyorum.
"Sağır bir kıza göre tuhaf bir yetenek..." diye mırıldandı, kaydı durdurduktan hemen sonra.
Yavaş adımlarla stüdyodan tekrar çıktı ve bilgisayarın başına döndü. Enstrümantale göre ses kaydını düzenledi ve birleştirdi. Kirai henüz şarkı dinlememişti ya da sözleri görmemişti. Gördüğünde yüzünde bir gülümseme oluşacak türden bir şarkı yapmak istiyordu.
"... Sağır bir kıza göre çok gülsün istiyorum. Hep gülüyor, o gülüşünü korumak, onu korumak istiyorum. İçinde ne kadar zehirli sarmaşık gülü varsa hepsini ellerim kanaya kanaya sökeyim ve kendimle beraber cehenneme götüreyim istiyorum. Yeter ki hayat, onu sevsin, ona iyi davransın."
Başını öne eğdi ve bilgisayar klavyesine yasladı. Yavaşça kapattığı gözleri, dün gece yine geç saatlere kaldığından batıyor ve acıyordu."Kirai, kendisini affetsin istiyorum."
Kendisini terk eden babası, onun giderlerini ödeyebilmek için çalıştığından göremediği annesi, sağır kulakları ve peltek dili yüzünden kendisinden nefret ettiği düşündüğü hayatı affetmesi için elimden geleni yapacağım.
Onu yokluğumla beraber gelen, sonsuz bir çukura itmeyeceğim. Bana veda ettiğinde, tüm pişmanlıklarına veda edecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hated by the life itself ➵ lee taeyong✔️
FanfictionHo Kirai'nin ilk sözleri, Lee Taeyong'un son şarkısıydı. 2020 | ©yutaneko