Bir, iki, üç.
Hadi yükseklere uç.
Dikkat et, kırılmasın kanatların.
Hiç acımasın yaraların.Kulağıma kuşların hayatımın en mutluluk verici sahnelerini andıran sesleri çarpıyor, Güneş bütün ihtişamıyla karamsarlığa meydan okurcasına tepemde dikiliyordu. Hoş çiçeklerin haz uyandırıcı kokularını burnumda hissediyor, tenimi ısıtan sıcaklığın ne kadar yakıcı olduğunu algılıyordum. Meraklı bakışlarımla etrafı incelerken gözlerimi kırpıştırmadan edemedim. Yemyeşil ağaçlarla çevrilmiş çevrem bana el sallarken önümdeki dere bütün güzelliğiyle parıldıyor, masmavi sular sanki zaman yokmuşçasına akıp gidiyordu.
Neredeydim, n'apıyordum, niye buradaydım hiçbir fikrim yoktu. Kırmızı karelerle süslenmiş bir örtünün üstünde kaşlarım çatılmış bir halde oturuyor, karşımda bana güler yüzle bakan sarışın kadının kim olduğunu anlamaya çalışıyordum. Hoş, bakır kahvesi saçıma tezat sarı tutamlar omzuma dökülüyor, üzerimde karnımın ortasında bağlanan mavi kurdeleye kıyasla tıpkı o kurdeleyle aynı şeritlere ev sahipliği yapan beyaz elbisem beni çıkmaz bir sokağa götürmek istercesine kafamı karıştırıyordu. Ve gözlerim yukarı kaydığında mavi rengiyle eş başka bir kurdelenin saçlarımı bir düzene sokmak amacıyla tepemde bağlandığını görüyordum.
Önüme çeşitli yemekler dizilmiş, örtünün bir köşesine piknik sepeti konulmuştu. Bunlar hangi ara olmuştu, kim yapmıştı çıkartamıyordum. Hele bana içten gözlerle temas kurmaya devam eden kişinin hala neden yanımda olduğu da ayrı bir muammaydı. Benim yakınımmış gibi bir davranma amacı vardı, acaba kimdi ve burada işi neydi?
Bu ve buna benzer düşünceleri kafamdan uzaklaştırarak baharın can alıcı kokuları beni mest ederken birkaç dakikalığına gözlerimi karanlığa boğdum. Keşke hep baharda kalsak diyordum bir yandan, hiç yaza geçmesek ya da yazı atlayarak direk sonbaharı kucaklasak? Gerçekleşmesi benim müziği sevmem imkansızlığıyla eş değerdi, öyle bir negatif sonuç barındırıyordu. Göz kapaklarımı yukarı kaldırmamla rüzgarı yüzümde hissetmem bir oldu, oturduğum yerden uzakta çalılıkların yanında biri var oldu.
Kaşlarım çatıldı, gözlerim kısıldı. O kişinin kim olduğunu seçmeye çalışırken netleşen görüntü beni hayrete düşürdü, kader ağlarını yeniden ördü. Karşımdaki kişi karanlığa bürünmüş Jeon Jungkook'tan başkası değildi, hayat olacakları önceden bildi. Melekler bana alnımın yazgısını fısıldadı, zaman insanın yaşamında bir iz bırakan o keskin çizgiyi kırdı. Hatalar yeniden yazıldı, günahlar hayatları çaldı. Ben, ben olmaktan çıktım, yaşantımın başka bir noktasına ulaştım.
Jeon Jungkook havaya tezat siyahlıkları benimseyen kıyafetlerinin arasında sürekli sol kolundaki saatine bakıp duruyor, acelesi varmış sanki geç kalmış gibi davranıyordu. Bu beni iyice hayrete düşürmüş, kendi içimde karışmama neden olmuştu. Sürekli bana bakan kişiyi geçtim onun burada ne işi bulunuyordu tahmin etmesi gerçekten güçtü. Sağına soluna dönüp birden aceleyle önüne ilerlediğinde bedenim istemsiz oturduğu yerden kalktı, ayaklarım harekete geçti. Elbisemi silkeleyerek onu takip etmeye başladım. O hızlandıkça ben de hızlanıyor, onu gözden kaybetmemeye özen gösteriyordum.
Merak duygusu içimde çığ gibi büyümeye başlamış, resmen her yerime yayılarak bedenimi ele geçirmişti. Neden saatine bakıyordu, bu kadar acelesi olmasının sebebi neydi, burada olması tamamen tesadüf müydü gibi sorular dilimin ucuna takılıyordu. Bu sorularıma cevap almayı ummuyordum ancak başka bir şeyle karşılaşmaya hiç hazır mıydım, emin bile olamıyordum.
Sağ köşedeki çalılıkların ardından geçerken ben de aynısını uygulayarak bakışlarımı çevremden ayırmadım. Fakat çeşitli ağaçların dikili olduğu, bu ağaçların üzerinde meyve veya kozalakların aksine mikrofonların yer aldığını, yeni açmış farklı çiçeklerin parıl parıl parladığını, onunsa arkasını dönük bir şekilde yerinden kıpırdamadığını görünce durmak zorunda kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one of these nights • rosékook
Fanfictionve o gökyüzünün parlak yıldızları altında insanları büyüleyen sesin piyanonun başında söylediği son cümle küçücük kız çocuğunun uykuya dalmadan önce mırıldandığı söz ile aynı oldu. "bu gecelerden birinde yeniden buluşalım." - jungkook×rosé fanfict...