0.8

1K 121 7
                                    

Gizem dolu bakışlar.
Önüne bırakılan hayatlar.
Sonu gelmeyen mahvedişler.
Bir bir yıkıma sebep oluyor o eller.

Masalların getirdiği o huzurun naifliğinde dünyaya gözlerimi açmış, ebediyetin kollarında beni her zaman daimi bir mutluluğa kavuşturan sesin anlattığı maceralarla büyümüştüm. Çoğu çocuk gibi bir masaldan diğerine koşmuş, farklı farklı evrenleri ziyaret ederek can kulağıyla dinlemiştim. Fakat çoğu çocuğun aksine ben onlar kadar etkilenmemiş, kalbime dokunacak kadar bana anlatılan masalları benimseyememiştim. Külkedisi, Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel, Küçük Deniz Kızı, Rapunzel... Hepsi bir noktada aynıydı. Hepsinde hayatı zor ama yaşamına kıyasla kendisi güzel bir prenses, o prensese kötülük eden bir üvey anne, üvey kardeş veya zalim peri ve hikayenin sonunda bu prensesi onların elinden kurtaracak yakışıklı bir prens vardı. Ayrı kişilerin serüvenini insanlara aktarsa da aslında aynı yere değiniyordu. Ve küçükken tıpkı birisi gibi ileride güçlü bir kadın olmayı hedefleyen ben, Roséanne Park Chaeyoung bunları dinlediğimde sadece dinlemiş; okumaya dahi tenezzül etmemiştim.

Ne yani, külkedisinin üvey anne ve üvey kız kardeşlerden kurtulması için illa bir prens şart mıydı? O evden ayrılıp kendi ayakları üzerinde duramaz mıydı? Ya da pamuk prenses kötü kraliçeye karşı gelemeyecek kadar mı çıtkırıldımdı? Ormana kaçıp o 7 cücelerle tanışarak bir şekilde masalı kurtarmıştı ama en sonunda yine kraliçenin oyununa gelip bir prensin öpücüğü ile mi uyanmak zorundaydı? Tabii, aynı öpücük olayı uyuyan güzel de de vardı; zalim perinin lanetini bir tek gerçek aşkın(!) öpücüğü bozabilirdi yoksa prenses sonsuza kadar uyuyacaktı.

Veya küçük deniz kızı Ariel... Ona ayrı bir kızgındım çünkü bir prens uğruna ailesini terk etmesi olacak iş değildi. Karaya çok çıkmak istiyorsa bunu kendi de yapabilir, bir prensi amacın haline getirmeyebilirdi. Çünkü aile önemlidir. Aile seni seven, sımsıkı kollayan, her şeyde yardımcı olan ve yanından asla ayrılmayandır. Benim ailem beni bırakmak mecburiyetinde kalsa bile sadece tek bir kişi olmuş, ailenin ne demek olduğunu ve o mayhoş sıcaklığı onunla ve bana anlattıklarıyla öğrenmiştim. Prens yüzünden ailemi bırakmayı geç, onları şimdiye getirebilmeyi çok isterdim.

Gerçi Rapunzel'in uzun sarı saçlarını beğensem de onun da diğerlerinden bir farkı yoktu. Kötü bir cadının eline düşmüş, ömrünün yarısından çoğunu kulede geçirmiş, hep dışarıya gitme arzusu bulunsa da cesaret edememiş; tıpkı o prensesler gibi kendisini kurtaracak birini beklemişti. O güzelim saçlara sırf bir erkek için ihtiyaç duymuş, bir erkeği kuleye çıkarmak adına kullanmış; hapsolduğu bu yerden kendi saçlarını kullanarak çıkmayı akıl edememişti.

Geçmişe tezatla şimdi bu masallar hakkında hissettiklerim birer hiç olsa da çocukken biraz fazla sinirlenir, bir süre sonra duymaya katlanamazdım. Yaşıtlarım bunları çok sevip sürekli dillerinde dolaştırırken ben onlardan uzak kalmayı seçerek bir nevi kaçardım. Hatta o bilindik masallar hakkında söylediklerim dün gibi aklımdaydı: "Bunlar nasıl masal böyle ya? Hiç prensesin kendini kurtardığı, bir prens istemediği ve aşkın olmadığı bir masal okuyamayacak mıyım ben?"

Çevremdekilerse verdiğim bu tepkiye güler, pek bir şey demeyerek beni kendi halime bırakırlardı. Bir gün ayaklarımın zemine değmediği koltukta oturduğum yerde sallanarak pencereden dışarıda yağan karı izlerken yine söylenerek iç çektiğimi ve seveceğim bir masalla tanışamayacağımdan üzüldüğümü hatırlıyordum. Ardından ben böyle düşünmeye devam ederken önüme bırakılan rengarenk bir kitabı ve üstünde maviyle yazılmış kocaman bir başlığı.

Alice Harikalar Diyarında.

Kapağı aşırı ilgimi çekmişti. Beni heyecanlandırmış, daha önce hissetmediğim merak duygusunun vücudumda dolaşmasına neden olmuştu. O zamanlar okuma ve yazmayı yeni öğrendiğimden dolayı yardım için birilerine ihtiyaç duymuyor, kendi başıma halledebiliyordum. Kırmızı renginde tekli kadife koltukta geriye yaslanarak kitabı bacaklarımın üzerine koymuş, kapağını kaldırarak sayfalarına göz gezdirmeye başlamıştım. Nefesimi tutarak bambaşka bir yolculuğun kapılarını aralamış, zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmamıştım.

one of these nights • rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin