1. BÖLÜM

165K 4.3K 1.3K
                                    

Bu bölüm olaylara giriş olduğu için kısa oldu. Düşüncelerinizi yazın lütfen. Başlama tarihi bırakırsanız sevinirim 🥰

Terleyen ellerimi çaktırmadan pantolonuma silip derin bir nefes aldım.
  Evet, şuan ölmek üzereydim. Alnımdan terler akıyor, derin nefesler alıyordum.

Çünkü mantıklı cümleler kurmazsam beni ayaküstü evlendireceklerdi. Ferhunde teyze,- Namı değer yılan Ferhunde- beni evlendirmeyi kafasına koymuştu. Sürekli birilerini buluyor, tanıştırmaya çalışıyordu.

Her ne kadar istemediğimi söylesem de pek dinleniyordu. Annem de ayıp olmasın diye bulduğu damat adaylarına göz ucuyla bakıp geçiyordu. Ben istemediğim sürece olmayacağını biliyordu tâbi ki. Ferhunde teyzenin tekrar
bir fotoğraf uzatması ile sinirlerim iyice gerilirken ters birşey dememek için dilimi ısırdım.

Sonuçta kadın benden büyüktü, saygısızlık yaparsam annem etlerimi keserdi. Sabrım taşmaya başlasa da çıkışmamak için ağzımı açmıyordum.

"Bak Nilperi kızım, bu çocuk baya yakışıklı. Hem de hâli vakti yerinde. Senden 7 yaş büyük, iyi anlaşırsınız. Kuyumcu dükkanları varmış, anlayacağın baya zengin yani. Şimdi 5 yaşında bir oğlan çocuğu varmış ama olur o kadar. 
Hem çocuklara annelik edersin fena mı?"

Yıpranan sinirilerim adamın benden 7 yaş büyük olduğunu ve bir çocuğu olduğunu öğrenince iyice gerildi. Açtım ağzımı yumdum gözümü.

"Saygısızlık olmasın diye susuyorum ama iyice abarttın Ferhunde teyze! Koca falan istemiyorum ben!"

Cevabını beklemeden, annemin seslenmesine  cevap vermeden ayakkabılarımı giyip hemen kendimi dışarı attım. Tâbi yılan Ferhunde durmamış, balkona çıkmış bana sesleniyordu avaz avaz.

"Kız! Ben senin iyiliğin için söylüyorum, ne olacak yani birini kabul etsen? Adam zengin diyorum ayol. At kapağı gül gibi geçin. Ne var yani adamın çocuğu varsa? O kadar kusur kadı kızındada var"

Etrafta ki birkaç kişi de Ferhunde teyzenin bağırması yüzünden bizi izlemeye başlarken iyice sinirlendim. Sanırım günün sonunda terlik kıçımda patlayacaktı. En azından değseydi bari.

"Bıktım senden Ferhunde teyze! İlla birini evlendirmek istiyorsan 35 yaşına gelen yeğenini evlendir, ya da milletin evinden çıkmayan diğer yeğenini! İstemiyorum dedikçe ısrar ediyorsun ya! Bana koca adayı bulmaktan vaz geç! Yemin ederim
usandım ya. 40 yaşında ki kardeşin bekar hâlâ benimle uğraşıyorsun! Git el işi falan yap uğraşma benimle. Ayrıca numaramı da verme kimseye, yazıp duruyorlar en sonunda abime söyleyeceğim, dövecek hepsini!"

Tam içimi rahatlatıp arkamı dönmüştüm ki gördüğüm kişi ile olduğum yerde kaldım. Barış abi dibime girmiş, sinirli gözlerle bana bakıyordu.

"Kim yazıyor sana?! Ağzını yüzünü kırarım hepsinin."

Bir an olduğum yerde donup kalsam da mahalleden gören yanlış anlar diye geri çekildim. Hâlâ sinirli gözlerle bana bakıyordu. Hatta çenesi kasılmıştı. Hiç sevmezdi böyle olayları. Özellikle bana yazanları duyunca deliye dönmüştü.

"Boşver Barış abi, ben hallettim."

"Başlatma abine! Söyle."

"Ya Barış abi kavga çıkarma lütfen hadi git sen."

"Bu olay burada bitmedi çilli, anlatacaksın. Şimdi işim var gidiyorum."

"Görüşürüz."

Cevap vermeden gidince gözlerimi devirip önüme döndüm. Aman ne olacaktı o da cevap verseydi? Soğuk prens havaları yapıyordu herhalde.

Burası sıradan ama güzel bir mahalleydi işte. Sabah erkenden dükkanlarının açan esnaf, sürekli gün yapan, dedikoducu teyzeler, mahallede oyun oynayıp koşuşturan çocuklar vardı.

  Bakkal Rasim amca beni her gördüğünde eski günlerde olduğu gibi gülümser, laf atardı. Her akşam mahalle parkı gençler ile dolar, çiğdem çitlenirdi.
  Süt mısırlarının kokusu tüm mahalleyi sarardı. Burası pınar mahallesiydi. Herkes
birbiri ile iyi anlaşırdı. Birinin derdi olduğu zaman her beraber halledilirdi. Düğünler mahallede yapılır, gençler ara sokaklarda görüşürdü. Çocuklar geceye kadar top oynar, çikolata yerdi.

   ~Kaçıp giden eski anılara ve çocuğukluğumuza ithaf edilmiştir~

 SADEM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin