First Day

580 76 455
                                    

 Bu şarkı neden bu kadar harika, mükemmel hatta mükemmel ötesiiiii?

 Yazardan

Mavi saçlı genç kız, düşünün birinde üzerinde bembeyaz hoş bir elbise ile, yemyeşil ormanlık bir alanda yürüyordu. İçinde huzur, rahatlık vardı ve kendini özel hissediyordu. Sonra her şey bir anda gelişti. Masmavi gökyüzünde kara bulutlar beliriyor, korkunç derecede gürültüye sahip şimşekler kendini belli ediyor ve Marinette'in kulağında sadece tek bir ses yankılanıyordu. Gittikçe netleşen bu ses kızını kaybetmiş bir babanın feryadına benziyordu.Korkmuştu Marinette, çünkü bu ses babasının sesiydi. Onu korkutan belki de şaşırtan şey,babasının feryatlarının rol değil, gerçek gibi olmasıydı.

"Neredesin kızım, neredesin gökyüzüm?"


Marinette sıçrayarak uyandı, nefes nefeseydi. Çok terlemiş ve gözleri yaşarmıştı. Babası ona çocukken hep gökyüzüm derdi ve bu onların tek iletişim şekli gibi bir şeydi. İlk defa şimdi Marinette'in içine büyük bir endişe düşmüştü. O burada kalmakla büyük bir hata mı yapmıştı, çok mu çabuk karar vermişti? Çok çabuk karar verdiği kesindi ama hata yaptığı konusunda şüphe duydu Marinette. Burada yeni bir başlangıç yapmalı, kötü geçmişini unutmalıydı.  

  Saate baktığında saatin çoktan on ikiyi geçtiğini gördü ve yeni hayatının ilk günü başlamış sayılırdı. Odanın banyosuna girip sıcak bir duş aldı. Temiz kıyafetler giyip saçını kuruladıktan sonra biraz da temiz havaya ihtiyacı olduğunu hissetti. Sessiz hareketlerle altın rengi hakim koridorlardan geçerek karargahın büyük balkonuna geldi. 

 Temiz havayı içine çeken Marinette, rüyasının etkisinden çıkmış ve kendini sakinleştirmişti. Bunu evindeyken de hep yapardı, günün stresinden ve yalnızlığından kaçarken... Artık dinlenmesi gerektiğini esnemesinden anlayan Marinette içeriye yöneldi. Karşısına koridorlar çıkınca kafası karıştı genç kızın ,bu koridorların hangisinden gitmeliydi odasına ulaşmak için?Tekerleme ile ilk koridordan başladı ama etraf zaten tanıdık gelmezken, karanlık olması işleri daha da güçleştiriyordu. Orası mı, burası mı derken Marinette iyice kaybolduğunu hissetti.

Yanlış geldiğini anladığı bir koridordan daha koşarak çıkarken bir şeye çarptı ve o şeyin üzerine düştü. En sonunda kavrayabilmişti ki üzerine düştüğü şey bir insandı. Utana utana başını kaldıran genç kız altında sabahın ilk ışıkları yüzüne vurmuş olan bir çift neon yeşili göz gördü. Bu şaşkın gözler kendisinden hiç haz etmediği belli olan Chat Noir'e aitti ve Marinette şu an yerin dibine girmişti. Üstelik üzerinden kalkmaya çalışıp tekrar o kaslı vücuduna toslaması bir olmuştu.

"Artık kalkacak mısın? Nefesim tükeniyor."

"Ah a ş şey ben tabi yani k kalkarım. Ö özür.."

"Lütfen bir şey söyleme."

"Ben yanlışlıkla düşmüştüm. Burada kaybolduğumu anlayınca..." Chat Noir'in üstünden kalkıp kendini toparlayan Marinette'in sözünü Chat Noir'in alaycı gülüşü kesmişti.

"Bir de kayıp mı oldun sen?  Eminim ki odanı bulamazsın şimdi birinin yardımı olmadan. Bir de bizim aramıza katılmaya çalışıyorsun. Komik..."

"Sakar olabilirim ama senin gibi ukala değilim Mırmır."

"Sen ne dedin?" korkutucu sesi ve bakışları ile genç kızı duvara yapıştırdı. Kendine hakaret eden birini en son hastanelik ettiğini hatırlıyordu ama bu kız böyle yapmaya devam ederse ona başka şeyler yapabilirdi. Genç kız ise karşısındaki kedinin bakışlarını gerektiğince ciddiye almış ve korkudan kalp atışları hızlanmıştı. Bu kedi bir tür psikopat olabilirdi ve durumu toparlamaya çalıştı.

UPSIDE DOWN:LOVE~~MarichatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin