I

1.1K 97 159
                                    

Herkese selamlar efendim! nerelere geldim böyle, neyse iyi okumalar bebekler. Umarım diğer versiyona tezatla biraz da olsa gelişmişimdir.

AMİN (!)


Ayşıl Çağın Şimşek

Bazen dil bir silaha dönüşür kelimeler ise mermiye, dil konuşup sizi vurursa keskin bir acı hissettirir başta, sonra acı uyuşur ve hissizliğe bırakır kendini yok olur zamanla sanırsınız ki olağan akla gelecek tek düşünce budur lakin yara açık siz hissiz.

Bana çevrilen gözler ve diller bana bunu bizzat yaşatmıştı. Hissizleşmiş ve biraz daha büyümüştüm. Her şeye rağmen de güçlü kalmış da sayılabilirdim. Zaman hep kötü şeyi doğurmaz bazen size ilaç da olurdu. Her şeyi zamana bırakmış ama her koşulda savaşmayı göze almıştım. Bazen göze almak o kadar kolay olmazdı ama hayat sizi bir yerlere savurmaya başladıkça göze almak o oranda koruma iç güdüsüne dönüşür ve her şeyi göze almaya başlardık. Ben başardım her şeyle savaşmaya hazırdım.

Uzun zamandır kendime hatırlatmaktan bıkmayacağım şey güçlü kalmalısın olmuştu. Bunu becermiş miydim, tartışılırdı. Kulaklarım kafenin uğultusundan sıyrılıp, arkadaşımın sesine odaklandı ki soğumaya yüz tutmuş kahveyle bakıştım o sırada.

"Sınavlar başlayacak Ayşıl, Bize gel çalışırız birlikte, hem biraz uzaklaşırsın onlardan." bunu diyen yaklaşık dört yıldır sırdaşım, kan bağı olmaksızın kardeşimdi. Bu hayatın çekilebilir olduğunun bir nebze de olsa kanıtı belki de.

"Bakarız. Onlarla konuşmak bile beni yoruyor ama sen biliyorsun onları tekrarlamanın manası yok zaten." kurumuş dudaklarımı ihtiyaçla yaladım.

Hafif dudakları kıvrıldı ve masada ki elimin üzerine elini bıraktı.

"Bilmez miyim, üzülme sen hep yanındayım ben senin bir gün bunlarda geçecek, inan ki çabuk geçsin" dudaklarım söylediği şeyler üzerine kıvrıldı gözlerim küllü düz kumral saçlarına ve ela gözlerine değdi.

"Biliyorum ve bildiğim bir diğer şey iyi ki senin de hayatımda olduğun."

"Ben hep senin yanında olacağım meleğim. Arkadaşlar bugünler içindir. Ve rahatsızlık hissetme yeterince üzülüyorsun zaten, birde ufak şeyleri kafaya takma çünkü değmez." Beni rahatlatmak için elinden gelenin fazlasını yapan bir dosta sahiptim.

"Haklısın ama," dedim ve yüzüme düşen siyah saçlarımı kulağımın arkasına iliştirdim. "Huyum bu, yapamıyorum rahatsız oluyorum hep konu benim ve benim ailem. Benim hiç derdim bitmiyor ki hep sen dinliyorsun bu aralar. Ben hiç sana vakit ayıramıyorum. Çok üzülüyorum."

Adara gülümsedi ve eliyle elimi ovdu.

"Meraklanma ben başa çıkıyorum. Seninkiler başa çıkılmaz ama, yani bu aralar dertli jiletçi olan sensin. Açarız bir Müslüm baba, bir şeyciğin kalmaz" güldük.

O da böyleydi işte, ne kadar yaralı olsa da en çok gülmeye sığınır, gülmenin dertleri azalttığını söylerdi ama ben aksine pek gülmezdim. Gülmek bana göre iki dudağın kaslar ile hareket etmesiydi.

"Buna 70'lik rakı da açılır yalnız. Birde balık da olsa fena olmaz. Acıktım galiba ben. Haydi kalk gidelim."

Başını sallayarak ayağa kalktı. Bende ayaklandım ve kasaya gidip hesabı ödedik. Kafeden dışarı çıkıp yürümeye başladığımızda eylül ayının getirisi olan yağmur ile montlarımıza sarıldık üşümemek için.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 14, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KUYUDİBİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin