"Ah, gerçekten senin şu egoist tavırlarını anlamıyorum" dedi Jimin, arabanın içinde bana oflayıp.
"Ne egoistliğimi gördün, Jimin? Alt tarafı adamlara 30 Milyar Won servetim olduğunu söyledim, onlar da onların şirketini alacağımdan korkup sözleşmeyi imzaladılar."
Jimin, "İnanılmazsın Tae, seninle olan 17 yıllık arkadaşlığım boyunca öğrendiğim tek bir şey var ki o da her şeyi parayla çözebilmen."
Ukala bir gülüş belirdi dudaklarımda.
"Para her şeyi çözüyor işte." Dedim Jimin'e kısa bir süreliğine bakıp.
"Peki ya ailen, onlar senin bu kadar zengin olduğunu görselerdi?"
Jimin'in sorduğu soruyla bir an duraksadım. Jimin'de bunu fark etmiş olacak ki özür diledi benden.
"Ah, salak ağzım. Bir kere de tutun kendinizi." Dedi dudaklarına vurup.
Gülüp ona baktım.
"Tamam, yeter. Vurma artık kendine."
Jimin, bana dönüp konuştu.
"Bak, bugün güzel başladı ve güzel bitsin istiyorum."
"Ne yapacağız?" Dedim bir elimi direksiyona koyup Jimin'e bakarken.
Jimin, gülüp konuştu.
"Çok kolay,buralarda bildiğim bir bar var; oraya gidelim, sen viski içersin ben de bira."
Bu fikri çok beğendim, çünkü Jimin genelde hep eğlenceye diğer arkadaşlarıyla gider.
"Olur, tarif et şu barı." Dedim gülüp.
Jimin, "Arabayı durdur, ben süreyim; çünkü oranın yolu karışık biraz." Dediğinde frene basıp arabayı durdurdum ve kemerimi açıp kapıyı da açtıktan sonra şoför koltuğundan indim. Jimin'de kemerini açıp kapıyı açtığında arabanın etrafında dolaşıp şoför koltuğuna geçip oturdu, bende yan koltuğa geçip oturdum ve kapımı kapatıp kemerimi taktım.
Jimin, "Hazır mısın?" Dedi bana bakıp ve gaza yüklenip arabayı sürmeye başladı.
"Jimin, bu kadar hız sevdiğini bilmiyordum." Dedim Jimin'e bakıp.
Jimin, güldü.
"Ben Park soyundan geliyorum, biraz şu zenginliğin tadını çıkar." Dedi gülerek.
Bir şey demeyip camdan dışarıya baktım. Gerçekten de yolu karışıktı.
15 dakika sonra Jimin, arabayı durdurup kontağı kapattı.
"Evet, geldik bay Egoist." dedi bana bakıp.
Göz devirdim ona bakarak.
"Bana öyle deme Jimin." dedim sinirle.
Jimin, güldü.
"Tamam, tamam. Hadi in" dediğinde onun kemerini çoktan açtığını fark etmiştim. Kemerimi açıp kapıyı da açtıktan sonra arabadan çıktım ve kapıyı kapattım. Jimin'de kapıyı kapattıktan sonra arabayı kilitleyip mekanın önüne doğru yürümeye başladı.
Normal bir bardı, ama neden bu kadar kalabalıktı?
"Hey, Jimin, neden bu kadar kalabalık?" Dedim Jimin'in yanına giderek.
Jimin, "O gitarist çocuk yüzünden kalabalık." Dedi gülerek.
"Merak ettim o çocuğu, hadi içeriye gidelim." Dediğimde Jimin, kolumdan tutup durdu beni ve kendine çekti.
"Hey, sırayı görmüyor musun?"
Gözlerimi devirip saate baktım.
22.18
"Bak Jimin, ben saatlerce bu kuyruğu bekleyemem." Dedim biraz sert bir sesle.
Jimin, gözlerime baktı. Ama sanki garip bakıyordu.
"İyi, git bunu da paranla hallet." Dedi bir şey ima edercesine.
"Her neyse, ben bir şekilde çaresine bakarım." Dedim ve Jimin'in yanından ayrılıp kalabalığın yanına gittim.
"Hey millet! Orada bir milkshake arabası gördüm, Cha Eun Woo'nun arabasıymış!" Dediğimde kalabalık bir anda gösterdiğim yöne doğru koşmaya başladı. Jimin'e bakıp gülümsediğinde Jimin yanıma geldi.
"İnanamıyorum sana." dedi bana şaşkınlıkla bakıp.
"İnanama zaten" dedim ve arkamı dönüp bara doğru yürüdüm. Bar kapısından içeriye girdiğimde dışarının iki katı bir kalabalıkla karşılaştım.
"Hım, harika. Şimdi ne bok yiyeceğiz? Oturacak yer yok, iğne atsan yere düşmez." Dedi Jimin şikayet edercesine kulaklarıma gelen yakın sesiyle.
"Bir dakika, ben halledeceğim" dedim gözümü sahnenin hemen yanındaki masadan ayırmayarak. Jimin, bir şeyler söylemişti ama duymadım ve masaya gittim.
"Merhaba, iyi akşamlar" dedim masadakilere bakarak.
"Buyurun?" Dedi adam biraz sert bir tonla.
"Ben bu masayı bu gece için ayırtmıştım, fakat size vermişler. Bende sizin masanızın hesabını ödemem karşılığında masadan gitmenizi rica ediyorum." Dedim hemen aklıma gelen ilk yalanı uydurarak.
"Sen ne hakla bizi masamızdan kovarsın?!" Dedi adam sert bir sesle masaya vurarak.
Dudaklarımı birbirine bastırıp bir adım geriye gittim. Ama adamın ve ailesinin üstündeki kıyafetlerin benim tasarımım olduğunu fark ettiğimde konuştum.
"Bakın, ben sizin tadınızı kaçırmak istemiyorum. Siz buraya her zaman gelirsiniz, fakat ben New York'tan yeni geldim. Üstünüzdeki kıyafetler Vante's Design'ın 3 ay önceki kreasyonuna ait, değil mi?" Dediğimde adamın karısı olduğunu sandığım kişi "Evet de ne alaka şimdi kıyafet?" Dediğinde ona baktım ve gülüp gömleğimin cebinden bir kart çıkarıp adama uzattım. Adam, anlamayarak kartı alıp yüzüme baktı. Ben, tebessüm edip konuştum.
"Ben Vante's Design'ın sahibi Kim Taehyung. Size bu masayı bana vermeniz karşılığında mağazamdan 3 bin dolarlık hediye çeki vereceğim. Her iki şekilde de siz kârda olacaksınız." Dedim ikna edici bir tonla. Adam , düşündü ve masadaki ailesine dönüp "Kalkalım" dedi. Ailesi, masadan kalktı.
"Sizi yarın göreceğim." Dedi adam son kez ve uzaklaştılar. Bende boşalan masaya gidip oturduğumda Jimin'de karışma gelip oturdu.
"Bu sefer ne yaptın?" Dedi Jimin, yine ima ederek.
"Onların evlerini temizleyeceğimi söyledim." dedim bıkkın bir sesle.
Jimin, güldü daha doğrusu kahkaha attı.
"Sen mi bunu yapacaksın?"
Sinirle ona baktım.
"Adama 3 bin dolarlık hediye çeki teklif ettim." Dedim Jimin'in yüzüne bakarak.
Jimin, "İyi bok yedin." Dedi sinirle.
Bir şey demeyip cebimden sigaramı çıkardım ve dudaklarıma götürüp çakmakla yakıp ağzımdan çektim.
Garson, "Efendim, maalesef sigara içmek yasak." Dediğinde gülüp ona baktım.
"Bana en pahalı viskiyi getir, arkadaşıma da en pahalı birayı"
Garson, "Peki efendim, siz de sigaranızı söndürün lütfen" dediğinde sigaramı plastik bardağa su koyup içine atıp söndürdüm. O sırada viskim gelmişti ve ben hiç düşünmeden viskiyi kafama diktim.
Çok acıydı ama seviyordum bu acılığı.
Huzurla takılırken barın sahibi olduğunu düşündüğüm adam sahneye çıktı.
"Ve işte hepinizin sabırsızlıkla beklediği kişi; Jeon Jungkook!" dediğinde barda alkış kıyameti koptu.
Jimin, "İşte çıkıyor" dediğinde sahneye siyah tişört giymiş, elinde elektro gitarıyla sahneye çıktı ve gitarını çalmaya başladı, birazdan mikrofona yaklaşıp söylemeye başladı.
"Kızım, sadece çığlık at."
"Bana ne düşündüğünü söyle, şimdi seni çıplak görmek istiyorum."
"Şimdi itiraf ettiğini duymak istiyorum."
"Biz daha yeni tanıştık"
"Ama sen şimdiden bana bir şeyler hissettirmeye başladın."
"Şimdi, eğer halledebilirsem seni evime götüreceğim"
"Böylece sevişebiliriz."
Jungkook şarkısını söylerken onun fotoğrafını çektim. Masanın önünde olduğum için fotoğraf çok net çıkmıştı.
Tamam, itiraf ediyorum; çok havalıydı. Ama onu görür görmez saçma düşüncelere dalmıştım.
Jungkook, şarkısını söylemeyi bitirdiğinde herkes onu alkışladı. Jungkook, sahnede eğilip herkese teşekkür etti ve mikrofona konuştu.
"Beni sahneye ait hissettirdiğiniz için teşekkürler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meddle About - Taekook
FanfictionTaehyung, dünyanın en ünlü giyim markası Vante's Design'ın sahibidir. Arkadaşı ve ortağı Jimin'le eğlenmek için gittiği barda, gitarist Jeon Jungkook çok ilgisini çeker.