Merhaba arkadaşlar😊öncelikle geç bölüm yayınladığım için özür dilemek istiyorum.Hikayemin bu kadar çok okura sahip olacağını tahmin etmemiştim.Yorumlarınız ve oylarınızla beni desteklediğiniz için teşekkür ederim.
Hikayemde beğenmediğiz veya anlamadığız kısım olursa lütfen yorumlara yazmayı unutmayın.
Sağlıcakla kalın 😊°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
Hayatınızda hiç kaybolmuş ,yolunuzu bulamayan bir yabancı gibi hisssetiniz mi?
Galiba ben bu tanıma harfi harfi uyan birisiydim. Koskaca okyanusun ortasında mecazen değil ,kelimenin tam manasıyla kaybolmuştum.Tanrının bile unuttuğu bu yerde kaptana güvenmek zorunda olmak gururumu incitmiş olsada bir asilzade gibi davranmalıydım. Kahrolısıca asil geleneklerini umutsuz bir sekilde hala uygulamaya çalışmak gülünçtü.
Nedense o adamı ne zaman ansam başıma sinirden ağrılar giriyordu.
Ama bunu düsünmek yerine bu gözler önüne serilen manzarayı izlemek kaptanı düşünmekten daha keyif vericiydi.Güneşin ışıklarının son demleriyle masmavi okyanusa vurmasiyla oluşa görsel şölene uzunca bir süre bakmak dükalık ve manastirdan ibaret olan hayatımdan tamamen farklı daha özgür bir insan gibi hissetmişti. Bu zamana kadar hiç bu kadar mutlu ,olamamış günesi bu kadar güzel görmemiştim.Daha önce gördüğüm gri duvarlar ve siyah gökyüzünden daha farklı daha canlıydı .Simdi ise herşey hayatımı yeniden renklendirmem için bir fırsat gibiydi.
Kırmızı sarı haleler birbirine girmiş can alıcı sıcaklığı tenimde bir ürpertiye sebebiyet vermişti.Ah galiba denizde yaşamak böyle huzur verici bir şeydi.Yaşamım sadece kilise ve dükalıktan ibaret olsada şuan bu özgürlüğü tatmak ,altın kafesinden uçan serçenin özgürce kanat çıpınışlarına benziyordu. her ne kadar okyanusun tam ortasında olsamda nedensizce kendimi güvende hissediyordum.
Geminin tahta menteşelerini daha sıkı kavrayarak ,gözlerimi kapatıp,anın vermiş oldu rehavete doğru yol aldım.Aklımdan geçen düşünceler benimle bir yandan oyun oynuyor gibiydi .Kaptanla olan diyoloğumuzu tekrar tekrar düsünmekten alıkoyamıyordum.Bu kadar çabuk anlasmaya varmamız hayret vericiydi aslında .Ama bildigim bir sey varsa bu korsan gercekten tehlikeli ,zeki ve dikkatli bir kişiliğe sahipti.Ama anlamadığım bir korsan nasıl oluyorda ingiliz hükumetine bağlı bir sekilde hareket ediyordu.Çok yuksek bir mevkiye sahip olmalıydı yoksa bu kadar kendinden emin bir şekilde hareket etmez ve konuşmazdı.
Bu lanet korsanın verdiği söze güvenmiyorum ,ama başka çaremin olmadığınida biliyordum.Köşeye sıkışmıs bir fare gibiydim.Dadımı ve diğer esir insanları kurtarmak zorundaydım.Benim yüzümden ölmelerini düsünmek bile kalbimin paramparca olması gibi acı veriyordu bana .Bu yolculuğa sadece 2 ay katlanmak zorundayım.Sonra adaya vardıgımda Kontla evlenebilir ve yaşananları kötü bir anı olarak hatırlayabilirdim.
●●●●●●●●●●●●
Kaptan Aleron kamarasından tahtada oyulmuş ve altın işlemerle süslenmiş sandalyesinde sol eliyle başını ovarak küçük fransız kadınla yaptığı konuşmayı düşünüyordu.
Tanrı cezasını versinki hayatı boyunca bu kadar güzel ve dişli bir kadınla daha önce karşılaşmamıstı.
Cesur ve dikbaşlılığı su götürmez bir gerçekti,ama cesareti, aslanın karşısında miyavlayan tatlı bir kediye benziyordu.
Onu ilk gordüğünde simsiyah uzun saçları güneşin hareleri tarafından sarmalanmış ,eflatun rengi gözleri kısık bir şekilde denize bakıyordu.Gözcülerinden biri güzel bir kadın gördüğünü haber verdiğinde, bu kadar olacağını tahmin etmemisti.Kaptan Aleron, Karina hakkında düşüncelere daldığı o sırada odanın tahta kapısı iki kez tıklatıp içeriyi birisi girdi.
Giren kaptanın sağ kolu aynı zamanda en yakın arkadaşı Alex'ti.
Alex arkadaşını gorür görmez:
"Eee, Aleron söyle bakalım bu kadını ne yapacağına karar verdin
mi?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORSANIN AŞKI
Ficción históricaHayat acımasızdı bir bataklık gibi içine bir kez battın mı gün ışığını görmek sadece hayal gibi gelirdi bana.Kalenin duvarlarının arasında kaybolmuş ,günesi görmeyen bir çicek kadar solgun ve zayıftım.Küçük yaşımda annemi kaybetmem ve ardından gele...