Multimedya Cihad'ın toplantıya giderken ki kombini :)
....
"Sen ne yaptın ya da ne yapıyorsun Cihad?"
Cihad ona cevap vermedi. Ela gözlere sabitlenmiş koyu gözlerini kırpmadan onun gözlerine bakıyordu sadece. Sorusuna verecek bir cevaba da sahip değildi ya zaten. Aslen Cihad bile artık ne yaptığını, ne yolda yürüdüğünü bilmiyordu. Kurtulmaya çalıştığı pislikte debelendikçe batıyordu sadece.
"Sana soruyorum Cihad ne yaptın?"
"Duymak istediğini mi söyleyeyim yoksa gerçeği mi?" sesi gecenin ayazından daha keskindi. Öyle ki Zeynep duyduğu boğuk sesle beraber titrediğini hissetti. Karşısında ki adamın koyu gözlerine, güzel yüzüne baktı. Ardından bakışları belinde metale kaydı. Ona cevap vermedi, veremedi. Ne duymak istediğini şuan kendisi de bilmiyordu.
"Sen, onu gerçekten..." dese de devamını getiremedi. 'Öldürdün mü?' demeye dili varmıyordu. Ölümü bu adamla eş tutamıyordu hala. Karşısında ki bu adam, onun için hala sahafta gördüğü o adamdı. Bu dünyanın değil, o sakin, güzel dünyanın adamıydı. Zaten bu yüzdendi içinde ki bu delicesine çelişki. Onu olduğu gibi değil de, olmak istediği biri gibi görmek istemesindendi.
Oturduğu yerden kalkarken önüne düşen birkaç tutam saçını kulağının arkasına sıkıştırdı ve kısa birkaç adım attıktan sonra bir anda tekrar Cihad'a döndü. Oturduğu yerde dikkatle kendisini izleyen adamın koyu harelerine takılı kalınca kısık bir soluk aldı.
"O silahı ateşlemediğini söyle bana!" sesi öfkeli ve yüksek çıkmıştı. Öyle ki Zeynep bile bir an kendi tepkisine şaşırdı. Adamın belinde ki silahı çıkarışını ve bankın üzerine koyuşunu dikkatle izledi.
"Ateşlemedim."
"Sen öldürmedin yani."
"Birini öldürmek için illa silahını ateşlemene gerek yok Komiser." Zeynep durdu, dikkatle karşısında ki adamın ifadeden yoksun yüzüne baktı. Onu anlayamamak her geçen gün kendisi için çok daha katlanılması zor bir durum haline geliyordu.
"Ne?" derken kaşları çatılmıştı ve hala dikkatle ona bakıyordu. Cihad, oturduğu yerden kalkarken silahını alıp tekrar beline yerleştirdi. Ardından Zeynep'in karşısına geçip kısa bir an duraksadı.
"İyi geceler Zeynep Komiser." Dedi ve ona kısa bir baş selamı ile veda edip ilerlemeye başladı fakat birkaç adım sonra koluna dolanan parmakları hissedince duraksadı ve arkasını döndü.
"Böyle gidemezsin, beni böyle düşüncelerimle baş başa bırakıp gitmene izin veremem. Ne demek istedin, cevap ver."
"Zeynep," Cihad dudaklarından dökülen isimle beraber duraksadı. Karşısında ki kıza bakarken kalbinin delicesine çarpmaya başladığını hissetti bir anda. Aralarında ki mesafeyi bir adım daha atarak iyice azalttı ve bir elini kaldırıp onun omuzuna koyup, hafifçe sıktı. "bence sen ve ben...biz bir daha görüşmeyelim Komiser."
"Ne?"
"İçimden bir ses biz birbirimizi yakıp yıkacağız diyor be Komiser."
"Bunu, bana biraz önce telefon numarasını veren adam mı söylüyor?"
"Ben berbat bir adamım Zeynep ve son istediğim şeyde seni kendi bataklığıma çekmek."
"Anlamıyorum."
"Biraz önce neyi ima ettiğimi sordun ya hani. Birini öldürmek için illa da silah ya da her hangi bir şey gerekmez. İnsan bazen sadece düşünceleriyle ya da sebep olduklarıyla da katil olabilir. Sen, bana, cevabını veremeyeceğim sorular soruyorsun. Evet, bu silahı ateşlemedim ama ben yine de lanet bir adamım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAD - Ara Verildi -
General Fiction"Dur!" derken elinde ki silahın kabzasını sıkıca kavradı. Ve bir kez daha ikazını yeniledi, bir kaç adım ötesinde ki karanlık siluete bakarak. "Polis! Elinde ki silahı bırak ve teslim ol!" Derin solukları sakinleşirken uzakta ki polis sirenlerinin...