İnsanların hayatlarında dönüm noktası olurdu. Başlarına gelen bir olaydan, bir insandan ya da herhangi bir şeyden dolayı. Bazı şeyler, bazı insanların dönüm noktası haline gelirdi. Ve bu dönüm noktaları bizi biz yapan kimliğimizden sıyırırdı. Tıpkı yılanın deri değiştirmesi gibi insanlarda bir tür değişime girerdi. İyi ya da kötü... değişim, değişimdir.
Zeynep için bu an, bulunduğu bu nokta dönüm noktasıydı hayatının. Üzerinde ki bazı yükleri atmış, kalbinde ki bazı ağırlıklardan kurtulmuştu ama bunların yerini başkalarıyla doldurduğu bu anda, bir şekilde artık eski Zeynep olamayacağını biliyordu. En azından kalbi...artık eski kalbi değildi.
Yanında ki adamın varlığını her hücresine kadar hissederken zamanın şu anda durmuyor olmasının haksızlık olduğunu düşünüyordu. Batan güneşe bakarken tek dileği bu olmuş ama zaman durmamıştı. Her zaman olduğu gibi akrep ve yelkovan akmaya devam ediyordu.
Zeynep, onun yanında öylece ne kadar oturup sessizliği paylaşmıştı bilmiyordu. Hava artık iyice kararmış, güneş yerini yıldızlara teslim ederek çekip gitmişti. İşte öylece yan yana oturup batan güneşi seyretmişlerdi ve o an Zeynep bir şeyin daha farkına varmıştı. Bu adamla sessizliği de seviyordu. Onunla sessizliğinde bir sesi vardı.
"Bana kendinden bahsetsene biraz."
Cihad'ın sorusu onu içine düştüğü derin sessizlikten çekip çıkartmıştı. Şaşkın bakışları yanında ki adama döndü.
"Kendimden mi? Benimle ilgili her şeyi bildiğini düşünüyorum." Dedi eğlenceli bir ses tonuyla ama bir yandan da kaşlarını hafifçe çatmıştı.
"Kağıtlardan öğrenemeyeceğim şeyler. Sana özel şeyler."
Zeynep kısa bir süre susup ona baktı. Dakikalar sonra dudaklarını araladığında ona kendisini anlatmaya başlamıştı bile. "Aslında korkak biriyimdir." Diye mırıldandı. Karşısında ki kaşlarını kaldırıp, kendisine inanamadığını belli eden bakışlarını gördüğünde kısa bir an duraksayıp gülümsedi. "Bakma öyle, doğruyu söylüyorum. Belalara gözü kapalı dalıyor olabilirim ama benim asıl korkum, yalnızlık galiba yani bir gün sevdiğim insanları kaybedip yapayalnız kalmak beni çok korkutuyor. Çocukken bu düşünce beni hep ağlatırdı. O zamanlar annem bana sarılıp, beni yatıştırırdı."
"Ben annemi pek hatırlamıyorum."
"Nasıl vefat etti?" Zeynep onun annesini çocukken kaybettiğini biliyordu ama nasıl öldüğünü bilmiyordu.
"Öldürüldü. Babamın bazı pis işleri annemin sonu oldu."
"Ben-"
"Bir şey söylemene gerek yok. Ben galiba bunu sindirdim. Ama annem öldükten sonra babamla olmayan ilişkimizin bağları da temelli koptu. Ben onu suçladım, o ise her daim benden kendisinin bir kopyası olan makine yaratmak istedi. Hep içinde bulunduğum hayata zıt gittim. Ama sonuçta yine buradayım"
"Gelecekte ne yapmak istiyorsun?" diye sordu, Zeynep. Bu konuyu daha fazla deşmemeye karar vererek.
"Bilmiyorum."
"Bilmiyor musun? İstediğin bir şey yok mu?"
"Senin istediğin bir şey var mı?"
"Benim mi?"
"Evet, senin. Gelecekte ne yapmak ya da nerede olmak istiyorsun?"
"Ben, polisliği bırakıp küçük bir şehire yerleşmek istiyorum. Kendime ufak bir dükkan alıp onu işletmek istiyorum."
"Polisliği bırakmak mı istiyorsun? Neden?"
"Bilmem. Yani, belli bir nedeni yok. Sadece tek düze, sıkıcı bir hayata geçmek istiyorum." Dediğin de Cihad'ın gülümsediğini gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAD - Ara Verildi -
Genel Kurgu"Dur!" derken elinde ki silahın kabzasını sıkıca kavradı. Ve bir kez daha ikazını yeniledi, bir kaç adım ötesinde ki karanlık siluete bakarak. "Polis! Elinde ki silahı bırak ve teslim ol!" Derin solukları sakinleşirken uzakta ki polis sirenlerinin...