Bazen ufak bir karar, ufak bir dokunuş ya da tek bir adım. Hayatı yerinden oynatmaya ve bir şeyleri altüst etmeye yetiyordu. Zeynep içinden tam olarak böyle olmuştu. Şuan yanında duran adamı bir gün tesadüfen bir sahafta görmüştü ve hayatı değişmişti. Uzaktan görüp hoşlandığı bu adamın bir mafya çıkacağını hem de yakalaması gereken bir mafya çıkacağını nereden bilebilirdi ki? O da bilememişti işte. Sonra her şey tepetaklak olmaya devam etmişti. Zeynep bir şeyleri kurcaladıkça bu adamı daha iyi tanımış, onun ne yapmaya çalıştığını anlamıştı.
Birini tanımak her zaman iyi olmazdı. Zeynep içinde bu böyleydi. Bu adamı tanıdıkça ona doğru çekilmişti, bu çekime engel olamamıştı da. Onu tanıdıkça aslında nasıl bir insan olduğunu çözmeye başlamış. Yanlış yolda, yanlış adımlarla ilerlese de iyi bir şeyler yapmaya çalıştığını fark etmişti. Ve aklı, aklı sürekli kalbiyle birlik olup ona ihanet ediyordu. Onu iyi gösterecek her yolu deniyordu.
Şimdi de öyleydi. İçine düştüğü bu lanet duruma inat koltuğunda oturan adama bakmış iyi bir şeyler görmeye çalışıyordu. Sanki mantığı da kalbi de onun, kendisini içine sürüklediği tehlikeye ya da onda ki her kötü yanına gözlerini kapatmıştı. Aşk bu muydu? İnsanın kendisine bile üç maymunu oynaması?
"Şaka falan galiba, bu içinde bulunduğum durum?" derken önüne düşen saçları kulağının arkasına tıkıştırıp öfkeyle soluk alıp verdi. "Evimin kapısına herkes girebilir gibi bir tabela varda benim mi haberim yok? Hayır, herkes elini kolunu sallaya sallaya içeri giriyor da."
"Sakin olup, oturacak mısın artık Komiser?"
"Tabi tabi. Siz rahatça oturmaya devam edin ya ben de şöyle bir köşeye otururum." Derken gözlerini devirip Cihad'ın yanında ki boş yere oturdu ama bakışlarını karşımda ki iki adamdan çekmemişti. Adamlardan birisini tanıyordu. Sokaklarında tanınan isimlerinden olan Cengiz adlı adamdı. Ama diğer uzun boylu, suratsız adamı daha önce gördüğünü kesinlikle hatırlamıyordu ki, Cengiz'in adamı olduğunu düşündü.
"Bu Komiser biraz fazla mı konuşuyor Tahsilli?" Zeynep duyduklarıyla beraber kaşlarını iyice çatarken öfkeyle konuşan adama baktı.
"Evime izinsiz girdiğinin farkında mısın?" Dedi öfkeyle, her kelimenin üzerine ayrı ayrı basarak.
"Zeynep dur bir neden geldiğini öğrenelim. Cengiz, ne işin var senin burada?"
"Komiser Hanımla konuşmaya geldim."
"Konuşmaya?"
"Tamam eve böyle girmek yanlıştı ama kapıda Erdal'ın adamlarını görünce ve Komiser de kapıya vurmamıza rağmen cevap vermeyince daldık içeriye." Kapıya mı vurmuşlardı? Zeynep hiç duymamıştı. Anlaşılan Cihad ile girdiği tartışma ve aralarında yakınlaşma onu dışarda ki seslere sağır hale getirmişti.
"Bir dakika Erdal Altun'nun adamları mı?"
"Evet."
"Benim evimin önünde ne işleri var."
"Ona söylemedin mi Tahsilli?"
Zeynep'in bakışları sorgulayıcı bir şekilde yanında oturan adama döndü. "Bana ne söyleyecektin?"
"Erdal Altun, seni araştırıyor. Peşinde."
"Kerem komiseri tehdit ettiğim için değil mi?"
"Ağrı kovanına çomak sokuyorsun."
"Kerem Komiser? Şu karakolda ki şerefsiz." Diyerek konuşmaya dalan Cengiz ile ikisinin bakışları da bir anda ona döndü. Zeynep gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken, "Ta kendisi." Diye mırıldanmadan da edemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİHAD - Ara Verildi -
General Fiction"Dur!" derken elinde ki silahın kabzasını sıkıca kavradı. Ve bir kez daha ikazını yeniledi, bir kaç adım ötesinde ki karanlık siluete bakarak. "Polis! Elinde ki silahı bırak ve teslim ol!" Derin solukları sakinleşirken uzakta ki polis sirenlerinin...