Bir gün o seni çok sever ama sen sevmezsin, sevemezsin. Ona karşı hissizleşmişindir. Onun için yazdığın şiirleri yakmışsındır. Ya da ne bileyim gizlice çektiğin fotoğraflarını silmişsindir. Postalayamadığın mektupları yırtmışsındır. Ağlamazsın onun için. Gördüğünde heyecanlanmazsın. Kalbin onun için atmayı bırakmıştır. Ama o seni, senin onu ilk gün ki sevgin gibi seviyor. Ama artık bir şey ifade etmez senin için. Nefret dahi etmiyorsun çünkü biliyorsun ki nefrette bir duygudur. Onun sana yaşattıkları gelir aklına bi tebessüm atarsın ve susarsın. Gecelerce ağladığın gelir aklına, bileklerinle bakışmaların. Hatta ve hatta saçlarını hıçkıra hıçkıra ağlarken kesmen gelir aklına. Çok sevmiştin onu. Çöldeki bir gülün suya muhtacı gibi. Bir annenin yeni doğmuş bebeği gibi. Onun seni sevme ihtimali gibi. Aşkla, yürekle, kalple, gözlerinle sevdin. Çok sevmiştin çok. Miş’li bir zamandan sana kalan tek şey acıların oldu. Ve bir gün karşına çıkıyor seni seviyorum diyor. Normalde koşa koşa boynuna atlarsın, öpersin, sarılırsın ama bu başka. Çünkü hissizsin unutmadın ama yoruldun onun yolunda hicret etmeyi. Kalbin yoruldu, bedenin yoruldu. Aklınla kalbini idrak etmeye başladın artık. Çok şey yaşadın çünkü. Şimdi sen ve acıların var. Yaraların var. Kırıkların var. Azda olsa umutların var. Hayalin yok ama kuramıyorsun çünkü. Kurdun en güzel hayalleri kendi ellerinle boğdun. Sen varsın şimdi. Ama o yok. İstemiyorsun çünkü biliyorsun ki sana yaşattığı tüm bu acıların kahramanı o. Sen varsın. Artıklarından kalan sen. Bir gün onu tekrar seveceksin diye de çok korkuyorsun. Tekrar o duruma düşmekten. Çünkü biliyorsun sen onu en ince ayrıntısına kadar sevdin. Onun gözlerini, saçlarını, kokusunu, kıyafetlerini her şeyini ezberledin. Gözlerini kapattığında gözleri aklına geliyor. O yüzden uyuyamıyorsun aylardır. O yüzden yıkamıyorsun ellerini sırf elleri ellerine değdi için. Sevmiyor sun ama unutamıyorsun da. Biliyorum seni çünkü. Hala deli gibi aşıksın ama kendini kandırıyorsun sadece. Kapa gözlerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöküş
Short StoryZaman, belki de en zor zamanlarında tek başına ağlayarak yeni bir güne başlayan insan için en zor ve en yavaş geçen şeydir.