- BÖLÜM 8 - (MAZİ)

183 64 19
                                    

(Merhaba, yeni bir bölümle karşınızdayım. Bu bölüm başlığından da anlaşılacağı üzere biraz geçmişe dönük bir bölüm olacak. Tarihleri zaten paragrafların önünde vereceğim. Multi'ye şarkı ekledim yana kaydırıp dinleyebilirsiniz, bölümle gayet uyumlu olduğunu düşünüyorum. :) Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz. Sizleri seviyorum, iyi okumalar...♥️)

~Yazarın ağzından

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~Yazarın ağzından

-14 Ağustos 2000-

Leyal arabanın azıcık açık olan simsiyah camından dışarıya , geçtikleri sokak arasında oynayan çocuklara, bakmaya çalışıyordu. Bir sürü onunla aynı yaşta olan çocuk kapı önlerinde ip atlıyor, topla oynuyor, kiremitin kopmuş parçalarıyla yerlere seksek oynamak için kareler çiziyorlardı.

Leyal onlara büyük bir özlemle bakıp yutkundu. Aslında özlem değildi bu yaşadığı duygu. Çünkü bir şeye özlem duymak için o şeyi daha önceden yaşamak gerekiyordu. Leyal dışarıda gördüğü,  özgürce oyun oynayan o çocuklara imreniyordu. Kaşlarını çattı küçük Leyal ve arabada yanında oturmakta olan babasına döndü.

Babası Fatih Bey, elindeki içmiş ve bitirmiş olduğu sigarayı kendi tarafında olan açık camdan dışarıya atmıştı. Ön konsola uzandı ve üzerinde "Tekel 2000" yazan bir sürü, dolu sigara kutularından birini eline alıp içinden bir sigara çıkardı. Sigarasını yakmadan ceketinin cebine koydu ve o an, onu dikkatle izleyen kızını fark etti.

Kızının, yüzüne düşmüş olan bir tutam saçını alıp kulağının arkasına sıkıştırdı. Ona doğru biraz eğilip çenesinin altına parmağını koydu ve başını kaldırmasını sağladı.

"Ben sana bu baş aşağı eğilmeyecek demedim mi? Ne oldu? Neden böyle üzgünsün kızım? Ne yordu güzel kalbini?" dedi Fatih Bey kızının gözlerinin içine bakarak.

Küçük Leyal, kocaman açtığı, üzüntüden dolmuş, yeşile çalan ela gözleriyle babasının gözlerine baktı.

"Baba benim niye hiç arkadaşım yok?" dedi.

Babası burnundan küçük bir nefes verip hafifçe sırıttı. Kızının yanağını okşadı ve

" Bu muydu o güzel gözlerine yağmurlar yağdıran derdin güzel kızım? Ali abin, Aykan, Toprak hepsi senin arkadaşın. Onlara haksızlık ediyorsun."dedi.

Hızlıca burnunu çekip ellerinin tersiyle dolmuş olan gözlerini sildi, küçük Leyal.

"Baba onlar da arkadaşım ama onları zaten her gün görüyorum. Onlar okula gidiyorlar, okulda bir sürü arkadaşları oluyor." dedi Leyal.

Sonrasında bir an aklına onun da zamanı gelince okula gideceği geldi. Babası Fatih Bey'e biraz daha yaklaştı.

"Ben okula gidince benim de bir sürü arkadaşım olacak, değil mi babacığım?" dedi büyük bir hevesle.

KUZGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin