(Geçen sene Kasım'ın 16'sında bir söz verdim ve tutamadım. Bu beni çok mahcup etti ve üzdü. O sözün yerine geçer mi bilmiyorum ama bu bölüm sana Çarşı Kuşum... İyi ki doğdun... Şimdi ve her zaman Yaa Burnee ✨ bulut_iremnur )(Not: Multiyi yana kaydırın bölümdeki aksiyona uygun bir şakı var dinleyebilirsiniz. :))
(Keyifli okumalar bebişler♥️)
~Leyal
Saat tam on ikiydi. Akrep ve yelkovanın saatin tam tepesinde birleştiği o an , odadaki çoğu kişi için bir şey ifade etmeyebilirdi fakat benim için çok şey ediyordu.
Elimdeki kartlara tekrar göz gezdirdim. Bir şey çıkacağı yoktu ama zaten gerek de yoktu. Şu an kazanmam gereken tek şey zamandı. Görüldüğü üzere onu elde etmekte de gayet başarılıydım.
Kafamı kartaldan kaldırıp bulunduğumuz odaya öylesine bir bakış attım. Görünen buydu fakat ben an'ı kovalıyordum.
Bakışlarımı tekrar bulunduğum masaya çevirdim. Tam karşımda oturan Levent Köksal'a yarım bir bakış atıp flörtözce gülümsedim. O da bana aynı şekilde baktı. Zaten çekik olan gözleri artık, iki ince çizgi gibi duruyordu. Diliyle dudağını yalayıp alt dudağını hafifçe ısırdığında , tuzağa düştüğünü açık bir şekilde ele verdi.
Kulağımdaki kulak içi kulaklıktan gelen sesle aniden irkildim ama belli etmemeye çalıştım.
"İşaretini bekliyoruz Gece." dedi Ali gergin bir sesle.
Bu tip durumlarda aşırı geriliyordu ama gerilecek çok bir şey yoktu aslında.
Ne olmuş üç gün önce kolumdan vurulup kaçırılıp nerdeyse bir gün boyunca esir tutulduysam? Daha önce yaşamadığım değil, alışık olduğum bir durum sonuçta. Ağlayıp zırlayıp kılımı dahi kımıldatmadan hedefimdeki kişinin kucağıma düşmesini bekleyemem.
Ali'ye harekete geçmeleri için işaret vermem gerekiyordu. Elimdeki kartları, göğüs dekoltesi gayet abartılmış olan elbisemin açıkta bıraktığı tenime yapıştırdım ve masada ileriye doğru eğildim. Karşımda oturan Levent'in gözlerinin içine onu yiyecek bir aslan misali bakarak masanın ortasındaki kartlardan bir tanesini çektim.
Elimdeki diğer kartların arasına yerleştirdiğimde bir kaç saniye elimdeki kartlara boş boş baktım. Sonra elimdeki kartların bitmeme yardımcı olmadığını bile bile, birden yapmacık bir heyecanla ayaklandım ve kartları masanın ortasına aniden koydum.
"Kazandım!" diye bağırdım. Masanın diğer iki yanında karşılıklı oturan adamlar masaya koyduğum kartlara şaşkın şaşkın baktı.
Biri başını kaldırıp bana baktı ve
" Kazanmamışsın salak sürtük! Kazanmayı dahi bilmeyen bir kadını niye masaya aldık ki?" dedi.
Ona yapmacık bir şaşkınlıkla baktım. Sonra karşısındaki adam da lafa girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZGUN
Actionİkimiz de savaşın ortasında kalmış iki çocuk gibi birbirimize bakıyorduk. Aslında bu doğruydu,biz tam manasıyla savaşın ortasında kalmış ve savaşla büyümüş iki çocuktuk... NOT: Kitabın ilerleyen bölümlerinde bolca +18 sahne olacaktır. Rahatsız olaca...