Ashnikko - Cry
Değildi.
Öpücük onun için özel falan değildi. Resmen kendine gelmişti. Sana'ya sarılıyor, saçlarına öpücükler konduruyor, kahkaha atıyor ve onunla dans ediyordu. Dawon ve Hoseok gelmişti. Hoseok ve Seokjin soju içme yarışı yapmıştı. Dawon mutluydu. Herkes mutluydu. Taehyung artık benim gibi yalnız hissetmiyordu. Tüm sorumluluğu almıştım. Tüm acıyı ben yüklenmiştim. Midem bulanıyordu. Elimdeki bardağı bıraktım. Hiçbir şey bozuk moralimi düzeltemiyordu. "Namjoon sigara içmeye çıkıyorum. Takılın siz." Yoongi ile birbirlerine bakmış ardından üzgünce başlarını sallamışlardı.
Pervasızca, ona buna çarpa çarpa odadan çıktım ve terasa ilerledim. İyi olsun istiyordum ve iyi olmuştu. Sorun neydi? Bu kıvrandıran, boğazımı düğüm düğüm yapan, ateşimi çıkaran his neydi? Terasa çıkıp ısıtıcıyı çalıştırmadan koltuğa uzandım. Bot giydiğim ayaklarımı koltuğun kenarından uzattım. Sigarayı dudaklarımın arasına sıkıştırdım. Şu sıralar çok sık içiyordum. Annem duysa yaşıma bakmadan bir güzel azarlar üstüne de küserdi. Ama şu an hiçbir şeyi önemseyecek halim yoktu. Hızlı bir şekilde ucunu tutuşturup içime çektim. Delirecektim. Hiçbir şey demeden burnumun ucunu öpmüş ve çıkıp kapıyı üstüme kapatmıştı. Zavallının tekiyim.
"Sikeyim hepinizi! Üzüntünü, kavganı, ilacını, sevgilini, gurursuzluğumu, hepsini sikeyim! Sikeyim!"
"Bay Jeon?" duyduğum yumuşak tonla sessizliğe alışan kulaklarım irkilmişti. Kafamı hafifçe kaldırdım. Geldiğimde bana kapıyı açan Jieun, endişeli bir ifade ile yüzüme bana bakıyordu. Nefesimi verdim. Tabii ki sinirimi ondan çıkarmayacaktım. Zavallı kadın yiyip içtiklerimizi toparlıyordu bir de sinirimizi mi çekecekti? "İyi misiniz? Su getirmemi ister misiniz?" yutkundum. Taehyung'un hissettiği şey bu muydu? İstediği kişi tarafından ilgi görmeyince nasıl olduğunu merak eden ilk kişi ona böyle mi hissettiriyordu? Kafamı iki yana salladım. Saçmalamaya başlamıştım. "Hayır, sadece dertleşecek birine ihtiyacım var. Oturabilir misin?" demiştim karşı sandalyeyi göstererek. "Oh! Bunu yapabilir miyim bilmiyo-" lafını kestim. "Jimin sorun çıkarmaz. Hem yorgun görünüyorsun." dedim mırıldanarak. Kafasını teşekkür eder gibi sallayıp oturdu.
"Haddime değil ama anlatırsanız dinlerim." dedi yumuşacık bir tonda. Gözlerimi kapattım. Anlatsam ne değişecekti? Düzelecek miydi? Hayır. Düzelmesine imkan yoktu. Taehyung o kıza kendini ezdirdiği sürece asla mutlu olamayacaktı. Onu mutlu eden tek kişiyi de geçici bir teselli olarak görüp anında unutacaktı. "Çok güzel bir kadınsın. Gözlerinin iriliği, kaşların, burnun, kırmızıya bürünmüş dudakların, yorgunluğa rağmen gülümseyen suratın..." dudakları aralandı ve yanaklarına tatlı bir kırmızılık geldi. Benim için hiçbir şey ifade etmiyordu. Tae'nin yanağındaki kırmızılık farklıydı. Doğruldum. Sigarayı bir kez daha çekip kül tablasına bıraktım.
"B-bay Jeon.." saçlarımı dağıtıp yüzüne baktım. Bacaklarımı araladım ve baldırımı 2 kez üst üste patpatladım. Jieun'un yüzünde şuh bir ifade oluştu. Ayağı kalktı topuzundaki tokayı saçları arasından çıkardı ve buklelerin omuzlarına dökülmesine izin verdi. Arkama yaslanıp onu izleme kararı aldım. Ben ne yapıyordum? Zihnim bu soruyu sorar sormaz kepenklerini indirdi. Ardından sol tarafımdaki şey de. Sığınacak ne mantığım ne duygularım kalmıştı. Salak iç güdümle baş başaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paparazzi≮ |taekook
Fanfiction"I'm your biggest fan I'll follow you until you love me" Bu fictionın ilham kaynağı paparazzi by Lady Gaga'dır. Fiction paparazi değil stalker içermektedir. Bu fictionın Jungkook'u possessive obsessive bir karakterdir. Takıntılı, hastalık derecesind...